Obama'nın danışmanı Nasr: 'Türkiye modeli' örnek alınmalı
ABD Başkanı Barack Obama'nın Ortadoğu danışmanlarından Veli Nasr, Türkiye'nin ekonomik büyüme modeli ve siyasi çoğulculuk anlayışını övdü. Nasr, Türkiye'nin Ortadoğu politikalarını şekillendirmesinde Batı için çok önemli bir "model" oluşturacağını sö
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-05-05 09:34:04
Yeni çıkan kitabı "MECCANOMIC$"in tanıtımını yapmak için Londra'da bulunan Veli Nasr, Imperial College'da kitabının içeriğiyle ilgili bir konuşma yaparak katılımcıların sorularını cevapladı. Imperial College Turkish Society, Business-Network ve Cordoba Foundation tarafından organize edilen programa Londra Başkonsolosu Ahmet Demirok ve birçok akademisyen iştirak etti.
Veli Nasr, tanıtımını yaptığı yeni kitabında Arap ülkelerindeki ekonomik gelişmeleri masaya yatırıyor. Kitapta Türkiye'nin hızlı ekonomik büyümesini geniş olarak ele alan Nasr, "Türk Modeli" başlığı altında AK Parti ile başlayan hızlı kalkınmanın bölge ülkeleri için etkili bir model olabileceğini savunuyor.
Türkiye'nin 2002 yılından itibaren herkesi şaşırtan bir şekilde yükselişe geçtiğini ifade eden Nasr, "AK Parti'nin serbest piyasada yaptığı reformlar ve AB'ye üye olmak için açılan fasılları yerine getirmesi, Türkiye'nin sosyo-ekonomik kalkınmasını hızlandıran başlıca sebepler olarak gösterilebilir." şeklinde konuştu.
Askerleri ülke yönetiminde ön plana çıkaran Kemalist kalkına modelini "Avrupanın 1900'lerdeki 'rasyonalizmini' yansıtan fosilleşmiş bir kalıntı" şeklinde tanımlayan Veli Nasr, Türkiye'de uzun yıllar özel sektörün büyümesine sınırlı izin veren Kemalist kalkınma modelinin uygulandığını ve ticaretin, Ankara'daki "derin devlet bağlantılı bürokrat ve askerlerle sıkı ilişki içinde olan İstanbul merkezli elit bir zümrenin kontrolünde olduğunu söyledi.
1983 senesinde Turgut Özal'ın iktidara gelmesinin ardından ise "Beyaz Türkler'in" tekelinde olan iş dünyasına Anadolu'daki küçük yatırımcıların da ortak olmaya başladığını ifade eden İran kökenli Ortadoğu Uzmanı, bu süre zarfında serbest piyasa ekonomisine geçiş yapılarak ihracat oranlarında büyük artışlar elde edildiğini kaydetti.
Özal dönemi sonrasında ülkenin tekrar Kemalist ideolojiye yakın kişilerce yönetilmeye başladığını dile getiren Nasr, bunun paralelinde ekonominin yine içe kapanık bir yapıya büründüğünü; özellikle 2001 yılında Ecevit başkanlığındaki koalisyon hükümeti zamanında ise dibe vurduğunu aktardı. AK Parti'nin 2002 yılında iktidara geldiği zaman borç batağında debelenen bir "enkazı" devraldığını dile getiren ünlü sosyolog, Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti hükümetinin 5 yıl içinde GSMH'yı üç katına çıkarıp; Türkiye'yi Avrupa'nın 7. büyük, dünyanın ise 16. büyük ekonomisi yapmayı başararak herkesi şaşırttığını kaydetti.
AK Parti'nin liberal demokrasiye dayanan daha şeffaf bir toplum yapısı oluşturduğunu ve devlet tekelciliğini kaldırarak küçük ve orta ölçekli yatırımcının önünü açtığını da sözlerine ekleyen Nasr, güçlü para politikası sonucunda ise ülke ekonomisinin küresel ve yerel krizlere karşı dayanıklı hale geldiğini belirtti. Nasr ayrıca, önceden İstanbul elitlerinin tekelinde olan iş dünyasında "Anadolu aslanlarının" da boy göstermeye başladığını sözlerine ekledi.
Özal döneminde başlayan küçük ve orta ölçekli girişimci sayısının artması toplumda muhafazakar görüşlü "orta direk" sınıfın genişlemesine sebep olduğunu aktaran Vali Nasr, AK Parti'nin de oylarının büyük çoğunluğunu genişleyen bu orta-sınıf kesimden aldığını belirtti. Nasr, "orta-sınıf" diye adlandırılan bu kesimin AK Parti'ye oy vermelerindeki öncelikli sebebin "İslami değerler" değil, "ticari çıkarlar" olduğunu da iddia etti.
Ortadoğu Uzmanı Nasr, Atatürk'ün partisinin 1920'deki "Halka rağmen, halk için" söyleminin tam tersine AK Parti'nin, "Devlet halkına hizmet için vardır" anlayışını benimsediğini ve "çoğulcu ve şeffaf" bir toplum oluşturmaya çalıştığına dikkat çekti. Nasr ayrıca, Kemalistlerle AK Parti taraftarları arasındaki en büyük tartışmanın da başta "ibadet hürriyeti" olmak üzere temel hak ve hürriyetler konusundaki fikir ayrılıklarından kaynaklandığına dikkat çekti.
Türkiye'deki İslami hareketlerin hiçbir zaman Afganistan veya Pakistan'daki gibi köktendinci bir anlayışta olmadığını da söyleyen Nasr, AK Parti'nin aşırıcılıktan uzak muhafazakarlık anlayışının da ülke dışındaki ticari ilişkilerde büyük bir yarar sağladığını öne sürüyor. Vali Nasr, "Böyle devam etmesi halinde Türkiye, 'Müslüman kapitalist demokrasiye" sahip bir ülke olacak ve daha geniş coğrafyada İslam dünyasının iyi bir temsilcisi olacak. ABD ve müttefikleri bu yapının daha da gelişmesi için elinden gelen her şeyi yapmalı." diyerek sözlerini noktaladı.
Obama'ya danışmanlık yapan Nasr kitabında, "Ortadoğu'da liderler başta olmak üzere Ortadoğu'da herkesin tabi olacağı meşru ve şeffaf bir ekonomik yapı kurmadan demokrasinin yerleşmesinin mümkün olmayacağı" tezini ortaya atıyor. Kitapta ayrıca, İran, Pakistan ve Dubai'deki ekonomik yapıyı ve Batının bu ülkelerle olan ticari ilişkilerini ayrıntılı olarak ele alınıyor. Öte yandan, İslami finans kurumlarının her geçen gün daha da önemli hale geldiğine ve HSBC gibi dünya çapında bankaların İslami bankacılık hizmetleri verdiğine değiniliyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara