Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Özgürlüğümüz artık çok daha yakın

Arap dünyasındaki devrimler, Filistinlilere yeni bir umut oldu.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-05-03 22:49:11

Özgürlüğümüz artık çok daha yakın


Azzam Tamimi * / TIMETURK

Bu senenin başında, 2008-2009 İsrail’in Gazze katliamının sene-i devriyesinde, Filistinler arasında çok az kişi umut görebiliyordu. Gazze Şeridi’ndeki muhasara sürüyordu; Filistin uzlaşısı mümkün değildi; Araplar işe yaramıyordu; ABD, İsrail ve Filistin Ulusal Yönetimi (FUY) arasındaki görüşmeleri sürdüremiyor ya da hevesli değildi.

Ardından Arap halk devrimleri geldi ve Filistinliler arasındaki haletiruhiye, yeisten pürneşeye dönüştü. Hüsnü Mübarek’in devrilmesinin ardından eski dostum Hamas Lideri Halit Mişal’i Şam’da ziyaret ettim. Bana Mısır’daki değişimden emin olduğun ve diğer Arap ülkelerinde de benzerlerinin izleyeceğini söyledi. Bu, Filistin’in özgürlüğü artık çok uzak olmadığı anlamına geliyordu.

Gazze’deki arkadaşlarım da aynı şeyi söyledi. Halil İbrahim’deki akrabalarım ve Filistin diasporası da. Hepsi, Mübarek rejiminin, Filistin özgürlük mücadelesi önündeki engel olduğuna inanıyordu. Mısır halkı özgürleşince ve ülkede samimi bir demokrasi tesis edilince, Filistinlilere destek gelecekti.

En azından, kısa vadede, Filistinliler Mübarek-ardılı Mısır’ın, Gazze muhasarasında yer almayacağına düşünüyorlardı. Eğer Mısır, Sina ile Gazze Şeridi arasındaki Refah Sınırı’nı açarsa zaten abluka bitecekti. Gerçekten de geçen Cuma Mısır Dışişleri Bakanı Nebil El-Arabî, El-Cezire’ye 10 gün içerisinde, “Filistin ulusunun ablukası ve çilesini” hafifletecek önlemler alınacağını açıkladı.

Filistinliler, Mübarek rejiminin çökmesine İsrail’in tepkisini izledi. İsrail’in ivedi endişesi sürpriz olmadı. Mübarek, düşman Orta Doğu’da İsrail’in güvenliğini sağlayan bir müttefikti. 1978’de Başkan Enver Sedat’ın Camp David anlaşmasını imzalamasından beri Mısır’ın tarafsızlaşması ve Filistin davasındaki rolünün asgarileşmesi, 30 yıl önce İsrail’in kurulmasından beri Siyonizm’in en büyük bir başarısı oldu. Filistin’i özgürleştirmede öncülük yapmak yerine, Mübarek’in Mısırı; Tunus, Suudi Arabistan, Ürdün, Fas, FUY ve Birleşik Arap Emirliği’nin içeren İsrail ve ABD-yanlısı Arap devletlerinden oluşan sözüm ona Arap ılımlı kanadına liderlik etti.

Filistinliler, eğer Ürdün’de böylesi bir devrimin ardından olabilecekleri hayal etmeye başladı. Arkasında Suudi Arabistan belki Fas gelecekti. İsrail bölgedeki tüm müttefiklerini kaybedecekti. El-Cezire ve Guardian’da yayınlanan İsrail’e verdiği gizli ödünlerle ölümcül yaralar alan FUY da yalnızlaşacaktı.

Her ne kadar Tunus ve Mısır devrimleri Araplara, siyasi reform ve rejim değişikliği talep etmeye ilham olduysa da, Ürdün, Fas ya da Suudi Arabistan’da bu görülmedi. Birkaç gösteri oldu ancak talepler rejim değişikliğinden ziyade siyasi reforma yönelikti. Onların yerine Yemen, Libya ve Suriye daha dramatik gösterilere sahne oldu. Libya’da silahlı mücadeleye dönüşürken, Suriye ve Yemen’de rejim değişikliği çağrıları yapıldı.

Şubat’ta Halit Meş'al’i gördüğümde, Suriye’de bir ayaklanma beklemiyordu. Lübnan ve Filistin’deki desteği ile anti-emperyalist duruşu nedeniyle rejimin daha az savunmasız olacağına inanıyordu. Fakat Filistin ya da Lübnan direnişine verilen dayanışma, herhangi bir sultayı korumaya yetmezdi. Bu Filistinlileri endişelendirdi ve Beşar Esad’ın rejimine verdikleri desteği açıklamak için acele ettiler. Ancak Hamas, Suriye rejimin hoşnutsuzluğuna rağmen sessizliğini korudu. 

Tunus ve Mısır devrimlerinin yarattığı pürneşeye, Arap dünyasındaki ekserinin silahlanma ve batılı müdahale nedeniyle yanlış yöne sürüklenen bir devrim olarak görülen Libya’daki durum gölge düşürse de, birçok Filistinliye göre yeni bir çağ başlıyor. Ne kadar fazla Arap sultası samimi demokrasilerle değişirse, Filistin özgürleşmeye o kadar yaklaşacak. Arap halklarının isteğini yansıtan demokrasiler, ancak İsrail-karşıtı ve Filistin-yanlısı olabilir.  

Mübarek’in devrilmesi ve Suriye’deki ayaklanmanın yakın meyvesi, Filistin uzlaşı çabalarının canlandırılması oldu. Tabandan gelen baskılara uyarak Hamas ve Fetih, Kahire’de buluşarak birlik hükümeti kurulmasını, güvenlikle ilgili anlaşmazlıkların çözümü ve seçimler için birlikte çalışmaya karar verdi. Eğer Fetih, Hamas’la anlaşma yoluna giderse İsrail’in FUY’a karşı harekete geçeceği tehdidini savurması sürpriz olmadı.  

Uzun yıllardır İsrail, bölgedeki yegâne demokrasi olduğunu iddia etti. Buna rağmen İsrailli siyasiler, ABD’den Mübarek’in devrilmesini engellemek için Mısır’a müdahale etmesi çağrısında bulundu ve onun başta kalması için kulis yaptı. İsrail açıkça, bırak Filistin davası kendi halklarına hizmetten fazla güce ve kişisel servete ilgi duyan Arap diktatörlerine daha çok güveniyordu. 

Üstünlük iddiaları bir yana, İsrail, Arap diktatörlerinin vebasıyla aynı belirtileri gösteriyor. Çok geç olmadan değişmeleri gerektiğinin farkına varamıyor. Mübarek, Zeynel Abidin Bin Ali, Muammer Kaddafi ve Ali Abdullah Salih için çok geçti. Çok uzun zamandır Filistinlileri ezen İsrail, devrimleri Filistin halkına umut veren Arap halklarının öfkesine neden oldu.

Neresinden tutarsak tutalım, Arap devrimleri onlarca yıldır Filistinlilerin duyduğu en âlâ haber.

*Dr. Azzam Tamimi, El Hivar TV’sinin yazı işleri müdürü ve editörüdür. Tamimi aynı zamanda, Hamas: Yazılmayanlar ve Raşit Gannuşi: İslamcı Bir Demokrat adlı kitapların yazarıdır.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.


Haber Ara