Bakan Gönül: Sözleşmeli er uygulamasından sonra bedelli askerlik düşünülebilir

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, sözleşmeli er yönetmeliğinin en kısa zamanda yürürlüğe konulacağını, bu aşamadan sonra bedelli askerlik uygulamasının düşünülebileceğini açıkladı. Gönül, Kanal İstanbul'un Montrö Antlaşması'ndan bağımsız olarak faaliyet vereceğini de belirtti.
Seçim çalışmaları için Antalya'da bulunan Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) üyeleri ile sabah kahvaltısında buluştu. AK Parti Antalya il başkanlığını da ziyaret eden Bakan Gönül, daha sonra Antalya Gazeteciler Cemiyeti (AGC)'yi ziyaret etti. Burada basın mensuplarının sorularını cevaplayan Bakan Gönül, bedelli askerlik uygulaması ile ilgili soruları cevaplandırdı.
    Bedelli askerliğin 1111 Sayılı Kanun'da yer alan bir uygulama olduğunu ifade eden Bakan Vecdi Gönül, bu kanunun askerlik çağına gelmiş yeterli kişi müracaat etmesi durumunda bedelli askerliğin devreye girdiğini hatırlattı. AK Parti hükümeti olarak 2003 yılında askerlik süresini ortalama 3 ay kısalttıklarını aktaran Bakan Gönül, "Böylece asker mevcudunda yüzde 17 azalma oldu. O zaman müracaatlar yetmez hale geldi. Yeterli olup olmadığına da zaten bakanlık olarak biz karar vermiyoruz. Bu konuya Genelkurmay karar veriyor. Bu güne kadar yeteri kadar müracaat olduğunu demediği için bedelli askerliği yürürlüğe koyamadık." dedi.
Bedelli askerlikle ilgili 'Yeni bir kanun çıkarabilir mi?' sorusuna Gönül, TBMM'nin tasarrufuyla böyle bir konunun olabileceğini, kendilerinin sözleşmeli er diye yeni bir kanun çıkarttıklarını kaydetti. Sözleşmeli er uygulamasını bakanlıkların görüşüne sunduklarını ifade eden Gönül, "En kısa zamanda yönetmeliği yürürlüğe koyup, sözleşmeli erleri almaya başlayacağız. Zaten uzman erbaş kanunu yürürlükte, 6 tugay şu anda terör bölgesinde profesyonel asker olarak hizmet veriyor. Sözleşmeli erle de daha fazla profesyonel askerimiz hizmet verecek. Ondan sonra bedelli askerliği düşünmek daha kolay olacaktır." diye konuştu.

"KANAL İSTANBUL MONTRÖ'DEN BAĞIMSIZ OLACAK"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul için çılgın proje olarak adlandırdığı 'Kanal İstanbul'un Montrö Antlaşması'na aykırı olup olmadığı tartışmalarının sorulması üzerine Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, İstanbul Boğazı'nın Mudanya Antlaşması ile belli bir kriterlere bağlandığını, daha sonra boğazların idaresinin Türkiye'nin hakimiyetine verildiğini, fakat Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin de Türkiye'nin keyfine bırakılmaması için yeniden düzenlendiğini hatırlattı. İstanbul'a açılacak olan 'Kanal İstanbul'un Türkiye'nin kurallarına bağlı olarak faaliyet göstereceğini ifade eden Bakan Gönül, "Çünkü tamamen milli bir projedir. Montrö'den bağımsız olacak. Biz öyle düşünüyoruz. Başka türlü düşünen varsa da elbette onlarla da cebelleşeceğiz." ifadelerini kullandı.
    Türkiye'de yasama, yürütme ve yargı organından sonra en önemli sektörün basın sektörü olduğunu ifade eden Bakan Gönül, muhalefetin elindeki en önemli silahın da basın sektörü olduğunu vurguladı. Kendisinin 7 yıl boyunca Sayıştay Başkanlığı yaptığını ifade eden Bakan Gönül, mahallinde çıkan yolsuzluk haberlerini toplattığını, bunları giden denetçilerin çantasına koydurduğunu, incelettiğini söyledi. Sayıştay denetimlerinde basını bilgi kaynağı olarak kullandığını ifade eden Bakan Gönül, "Basın olmadan denetim yapmak mümkün değil. Medya olmadan dünyada ne olup bittiğini öğrenmek mümkün değil." diye konuştu.
    Gönül, El Kaide lideri Usame Bin Ladin'in öldüğü haberini de gece ilk olarak televizyondan öğrendiğini, resmi olarak da sabah kendisine aktarıldığını söyledi. Bakan Gönül, kendisinin siyasi ve resmi hayatı döneminde basına karşı hiçbir dava açmadığını da aktardı.

"ANTALYA BÜYÜKŞEHİR'İN AK PARTİ'DEN OLMAYIŞININ MAHZURLARINI GÖRÜYORUM"
AGC Başkanı Mevlüt Yeni'nin 'Antalya milletvekili adayı olduktan sonra gözlemlediğiniz şehrin eksik olarak ilk gözünüze çarpan nedir?' sorusuna Bakan Vecdi Gönül şu cevabı verdi: "Antalya'yı yıllardır biliyorum. Hatta ilk havaalanına geldiğimde gazetecilerin benzer sorusuna 'siz daha doğmadan ben Antalya'ya gidip geliyordum' diye cevap verdim. Ancak şu var. Semt semt, mahalle mahalle, ilçe ilçe bildiğim yerler çok. Fakat siyasi sorumluluk başka bir şeydir. Mesela İzmir'i de çok iyi bilirdim. Hep güzelliklerini görürdüm. Ne zaman ki İzmir Valisi oldum. O güzelliklerin hepsi bana sorumluluk olarak döndü. Milletvekilliği de böyle bir sorumluluk. Her güzelliğin arkasında bir sorumluluk vardır. Antalya'da belediye başkanlığının AK Parti'de olmamasının mahzurlarını görüyorum. Çünkü hakikaten pek çok hizmet yapılmıştı. O hizmetlerin devam edemeyişini bir mahzur olarak görüyorum. Belki cevabım fazla siyasi oldu, ama biz de siyaset yapıyoruz."