Dolar

34,8925

Euro

36,6173

Altın

3.009,90

Bist

10.058,63

"Yeni anayasa meşruluk tartışmalarına son vermeli"

Abant Platformu tarafından Bolu Abant'ta gerçekleştirilen "Yeni dönemde yeni Anayasa: Temel İlkeler, Yöntem ve Sürçler" başlıklı toplantının 4. oturumunda, 'Dünyadan Anayasa Deneyimleri ve Örnekleri' konusu ele alındı. Prof. Dr. Eser Karakaş'ın başka

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-05-01 09:58:54

Abant Platformu tarafından Bolu Abant'ta gerçekleştirilen "Yeni dönemde yeni Anayasa: Temel İlkeler, Yöntem ve Sürçler" başlıklı toplantının 4. oturumunda, 'Dünyadan Anayasa Deneyimleri ve Örnekleri' konusu ele alındı. Prof. Dr. Eser Karakaş'ın başkanlık yaptığı oturumda, Prof. Dr. .Levent Köker, Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Akın Özçer ve Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar konuştu. Konuşmacılar, çeşitli ülkelerden anayasaları ve bunların yapım süreçlerini anlattı. Aydınlar, Türkiye Anayasasının baskıcı rejim anayasaları sınıfına girdiğini söyledi.

    "82 ANAYASASI'NDA MEŞRULUK SORUNU VAR"
    Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, 1982 anayasasında meşruluk sorunu olduğunu, yeni anayasada bunun olmaması gerektiğine işaret etti. Kalaycıoğlu, yeni bir anayasada meşruluk sorunu olmaması gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti: "Biz bugün bir anayasa yapacaksak, meşru göreceğimiz anayasayı yapmamız gerekiyor. Bizim için 1982 anayasası meşruluk sorunu oluşturmuştur, bunu gidermek gerekiyor. Yeni anayasa da meşruluk sorunu üretmeyecek şekilde yapılmalı. Önemli olan bu süreç tamamlandığında siyasi meşruluk tartışılmamalı. Önemli olan meşruluk krizi üretecek bir anayasa olmamalı."
    Kalaycıoğlu, yeni anayasada haklar kataloğunun sadece siyasi haklarla sınırlı kalmaması, bunun sosyal, kültür haklar olarak da ele alınması gerektiğini aktardı.

    MİLLET YERİNE HALK İFADESİ
    Abant Platformu Dönem Başkanı Prof. Dr. Levent Köker, farklılıkların öne çıkarılması için millet kelimesi yerine halk kelimesinin kullanılması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Köker, "Ne Fransız ne İspanya anayasasında ne de Avrupa Konseyi ülkelerinde bu ülkelerinin anayasalarında kendi devletini yüceltme, homojen bir toplum yaratma ifadeleri yoktur. Farklılıklarını öne çıkaran, saygı gösterilmesini söyleyen, farklılıklarını yasalarla destekleyen hükümler içeriyor. Bizde millet lafı çok kullanılıyor. Egemenlik millete ait. Avrupa anayasalarında milletten ziyade halk kelimesi var. Halk milletten daha nüanslı kavram. Millet lafını halk lafı ile değiştirsek daha yerinde bir düzenleme yapmış oluruz. Halk kavramı farklılıkları vurgulamaya daha müsait." ifadelerini kullandı.
    Prof. Dr. Köker, dini örgütlenmelerin yeni anayasada güvence altına alınması gerektiğini de belirtti. Köker, Lozan antlaşmasında dini hürriyetlerle ilgili, "herkes dini inancını, vicdani kanaatini grup olarak, özel alanda veya kamusal alanda icra etme hürriyetine sahip" hükmünün bulduğunu hatırlattı. Bu hükmün İtalyan anayasasında da mevcut olduğuna işaret eden Köker, "Bizde dini örgütlenmeleri hukuki varlık olarak kabul etmeyen bir devlet var. Yeni anayasada bunu da düzenlememiz ve güvence altına almamız lazım." diye konuştu.
    Prof. Dr. Köker, siyasi parti kapatma kararlarında muğlak ifadelerin yer aldığını, bunun yeni anayasada yer almaması gerektiğini kaydetti.
    Bu arada Akın Özçer ise İspanya'daki anayasayla ilgili süreçleri aktardı.
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara