Beklenen proje açıklandı ve çılgın projeler paketinin şahı, Başbakan Erdoğan tarafından 27 Nisan 2011 tarihinde (dün) Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nde açıkladı. Ben de malesef herkes gibi merakla saat 11:00 i bekledim. Şimdi bu projeyi akl-ı selim ile artılarıyla ve eksileriyle değerlendirebiliriz.
Kanal İstanbul Projesinin Artıları:
1. Her şeyden önce proje bir ulaşım, ulaştırma, taşıma ve taşımacılık projesidir. Aynı zamanda bir çevre, kent ve mimari (şehircilik) projesidir. Proje temelde Türkiye’nin en büyük (mega) kenti olan İstanbul’un en büyük sorunu olan ulaşım ve trafik sorununa orta ve uzun vadede önemli ölçüde neşter vurmaktadır. Bu anlamda projenin gereksizliğini veya yerindeliğini sorgulamanın abes olacağı muhakkaktır. Bu nedenle projeye sorunların çözümü noktasında “gerekli” ve “önemli” sıfatını verebiliriz. Ancak baştan itiraf etmeliyiz ki, bu projeye çok gerekli ve çok önemli sıfatını vermemiz de oldukça lüks kaçacaktır.
2. Proje İstanbul’un merkez yoğun yerleşiminin saçaklara doğru desantralize olmasını hızlandıracaktır. Mega kent İstanbul’un fiziki olarak ta, ekümenopolis tarzı bütün bir Marmara bölgesine yayılmasının en büyük ivmesi olmaktadır.
3. Proje dünyanın en büyük projeleri arasında olduğundan dolayı, ülke genelinde yüzde 15 lere varan istihdam açığının kapatılmasında Keynesyen bir bakışla önemli bir etken olacaktır. Üstelik projenin doğrudan kamu transfer harcaması şekliyle değil de, ‘yap – işlet – devret yöntemiyle, konsorsiyum aracılığıyla gerçekleştirilmesi planlanacağından dolayı ülke ekonomisine bir yük getirmeyeceği gibi, tam tersine piyasa canlılığı açısından önemli bir hareketlenme sağlayacaktır.
4. Proje, çevresel etki bakımından halihazırda Boğaziçinde çok büyük bir risk oluşturan petrol taşımacılığını üzerine çekeceğinden dolayı, dünya kültür mirası olan kentin öz merkezi daha iyi korunacaktır. Aynı şekilde kentiçi suyolu ulaşımındaki tarifeler daha da sıklaştırılabilecektir.
5. Proje yap işlet devret yöntemiyle çok kısa bir zaman içinde kendisini amorti edecektir. Zira kanal geçişleri her halükarda ücrete tabi olacaktır.
6. Kanal çevresi çevre ve kent estetiği açısından başlı başına yepyeni kent mimarisi konseptlerini ortaya koyacaktır. Bu bölge dünyada belki de hiç benzeri görülmeyen yeni kent modellerini barındıracaktır.
7. Proje teslimi Cumhuriyetimizin 100. yılında gerçekleşeceğinden, böylesi devasa projelere sahip olması yönüyle, etkinlik ve nüfuz bakımından dünyanın ilk yirmi ülkesi arasında olması iyice tescillenecektir.
8. Boğaziçinin en büyük ve vazgeçilmez sorunu olan gemi taşımacılığı nedeniyle boğaziçi ve Kuzey ve Güney Marmara bölgelerini de içine alabilecek yüzer yollar ve/veya tüp yolların yapımı kolaylaşacaktır. En azından suyolu ile tamamlanacak şekilde kentiçi ulaşımının içi içe geçmiş halkalar olarak tasarlanması daha da kolaylaşacaktır. Bu açıdan kanalın İstanbul yarımadalarının doğusuna değil de batısına inşa edilmesi bir başka avantajdır. Zira bu bölgelerdeki emlak istimlak maliyetleri ile halihazırdaki kent ve yerleşim alanlarını ortadan kaldırabilecekti. Bu da büyük ek maliyetler doğuracaktı. Oysa ki halihazırdaki proje bölgesindeki gayrımenkullarin ağırlıklı olarak iyeliği kamu mülkiyetine aittir. Bu da bir başka olumlu yöndür.
9. Proje, III. köprüyle de entegre edileceğinden, karayolu transit taşımacılığının suyolu transit taşımacılığı ile kombine edilmesi sağlanacaktır.
10. Bölgede kanal boyu vadi etkisinden dolayı oluşabilecek kuvvetli hakim rüzgarlar ile yine kanal kenarlarına rüzgar enerjisi için büyük enerji tribünleri kurulabilecektir.
Kanal İstanbul Projesinin Eksileri
1. Projenin artıları bölümünde 1. maddede dile getirdiğimiz “gereklilik” açısından olaya baktığımızda, projenin gerekli ve önemli bir proje olduğunu dile getirmiştik ancak HAYATİ DERECEDE ÖNEMLİ VE ÇOK GEREKLİ bir proje olmadığını da dile getirmiştik. Kentiçi ulaşımın İstanbul’un en büyük sorunu olduğu muhakkaktır. Bunun yanında dünya mirası olan antik kentin korunmasının risklerden arındırılması da bir gerekliliktir. Ancak bu sorunların ve gerekliliklerin ortadan kaldırılması için Kanal İstanbul projesi mecburi veya tek çözüm değildir, bu proje kadar büyük olmasa da bizzat bu sorunların çözümü, çok daha ucuz ve çok daha kısa zamanda bitirilebilecek başkaca projelerle gerçekleştirilebilecektir.
2. Proje, halihazırda İstanbul aleyhine olan Türkiye kentleşme eğilimleri veya yönelimlerini daha da tetikleyecek ve diğer kentlerden İstanbul’a olan nüfus akını daha da artacak, bu da bayındırlık ve refah seviyesinin ülke coğrafyasına dengeli olarak dağılmasını engelleyecektir.
3. Proje ilk etapta çok ciddi bir istihdam açığı eritme potası olarak görülse de, projenin sabit ve üretime yönelik bir yönü olmaması nedeniyle sürekli bir istihdam sağlayamayacaktır. Bu açıdan Kanal İstanbul Projesi, kısa ve orta vadede işsizlik sorununun hafifletse de nihai çözüm olamayacaktı.
4. Proje yapımı sürecinde kuzeyanadolu fay hattının kırılması / zedelenmesi (kesilmesi) nedeniyle Büyük İstanbul Depreminin tetiklenmesi veya yönünün değişmesi veya büyüklüğünün ve şiddetinin artmasına neden olabilecektir. Ancak bu kanalın geceği güzergahın nihai olarak belirlenmesi durumunda kestirilebilecektir. Aksi takdirde proje kuzeyanadolu fay hattında ortaya çıkan ve birikmiş olan enerji birikiminin daha kolay boşaltılmasına neden olabileceğinden dolayı olumlu bir sonuç ta doğurabilir. Ancak şunu söylemeliyiz ki, en kötü ihtimalle yüzde 9 büyüklüğünde bir deprem vukuunda kanalın iç ve dış güvenliği, olası taşkın alanları son derece iyi hesaplanmalıdır.
5. Çevresel Etki Bakımından projenin artıları babında ele aldığımız faktörler, Kuzeybatı Marmara Bölgesi’ndeki flora ve faunada besin zincirininin kırılmasına neden olabilecektir. Kanal yapımı için ortadan kaldırılması gereken yeşil örtü nedeniyle ve de bölgede ortaya çıkabilecek vadi etkisiyle iklim değişebilecek ve hakim rüzgar yönündeki değişim nedeniyle zincirleme olarak başkaca olası ekolojik olumsuzluklar ortaya çıkabilecektir.
6. Böylesi büyük bir projenin Marmara bölgesine (İstanbula) inşa edilmesi gayrı menkul değerlerinin İstanbul lehine daha da artıracaktır. Bu ve bunun gibi projeler ülke toprakları üzerindeki bozuk olan gayrımenkul değerlerinin daha da bozulmasına neden olacaktır.
7. Kanal genişliğinin dünyanın dönüş yönüne göre kayma nedeniyle artabileceği dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde kanal üzerine inşa edilecek köprülerin kanal genişliğindeki daralmaya karşı yeterince esnek yapılmalıdır. Burada bahsini ettiğimiz konu, dünyanın saat yönünde dönmesi nedeniyle var olan kıta birleşimleri ve iç denizlerdeki (Marmara ve Ege denizi gibi) çöküntünün kanal için de öngörülmesidir.
8. Kanal içinde ortaya çıkacak yüzey akıntısı ve dip akıntısının ortaya çıkarabileceği sorunlar öngörülmelidir. Olası taşkın durumuna karşı, Kuzey Marmara kıyılarındaki kanal civarındaki yerleşmeler en kötü ihtimal bile dikkate alınarak planlanmalıdır. Aksi takdirde çok büyük çaplı felaketler kaçınılmaz olacaktır.
Sonuç:
Her halükarda çılgın projenin en başat olanı olan “Kanal İstanbul” projesinde olumlu ve olumsuz faktörlerin birlikte ele alınarak etüd edilmesi ülke menfaatleri açısından son derece önemlidir. Yapılan veya yapılacak bir projeye ne istemezükçü mantıkla “tukaka” deme lüksümüz ne de nasıl olsa hükümet yapıyor, ne yaparsa doğru yapar ve bir bildiği vardır mantığıyla “bodoslama” atlamak lüksümüz olmamalıdır.
Projenin (fizibilite etüdleri sonucunda yapılması uygun görülürse,) ülkemiz için hayırlı olması temennisiyle…
*Akademisyen