Demokrasinin darbelerin bir çeşit çeşnisi olarak kabul edildiğini belirten Özen, "12 Eylül sabahı mehter marşıyla uyanan halka, darbecilerin kudreti generali kendi kendini koruyamayan demokrasiye sağlam temellere 'kazığa' oturtmaktan bahisle cuntayı meşrulaştırıyordu. 'En iyi demokrasi cuntalı, contalı olanıdır' demek istiyordu." dedi.
28 Şubat post modern sürecinde de aynı bahanelerin ileri sürüldüğünü ve 'rejim elden gidiyor, ele geçirelim' denildiğini hatırlatan Özen, hortumlanan bankaları kimsenin umursamadığını ifade etti. Aksine darbeye alkış tutanlara bankaların ulufe olarak dağıtıldığını dile getiren Özen, "Hazineyi boşalttılar. 60 milyar dolar 2001 krizinde bankalardan hortumlandı. Japonya'da 9 şiddetinde deprem, hemen arkasında tusunami yaşandı. Bu felaketin zararı 60 milyar dolar değil."şeklinde konuştu.
Darbelerin aynı zamanda hortumlama süreci olarak tarihe geçtiğine işaret eden Özen, şunları söyledi: "Bugün 27 Nisan e-muhtırasının 5. yılı. 367 garabetini keşfetmiş 'gugukçular' cuntasının azametli internet canavarının milleti hizaya sokma operasyonuydu. Hudson Enstitüsü'nde cinayet senaryoları yazanlara gözlemcilik yapan ekâbirin arzı endam ettiği günlerdi. 27 mayısçılar, 12 martçılar, 12 eylülcüler, 28 şubatçılar, 27 nisancılar bugün de kol koladır. Paranoyak dayanışma bütün aymazlığıyla sürüyor."
Türkiye'de demokrasinin ekmek arası döner gibi bir şey olduğunu aktaran Hüseyin Ender Özen, "Yenmesine müsaade edilmez; maazallah rejim tehlikeye girer. Ülkede demokrasi yerleştikçe birilerinin 'rejimi' bozuluyorsa bu iyiye işarettir. " değerlendirmesini yaptı.
İmam Hatip Liseleri adına açıklama yapan Lütfi Ardıç ise bu süreçte imam-hatiplilerin üniversite sınavlarında ve devletin çeşitli kademelerinde önlerinin kapatıldığını kaydetti. Ardıç, "Hayatı boyunca askeri okullarda okumak isteyen kardeşlerimizin idealleri suya düşürülmüştür." dedi.
Dünya Demokrasi Hareketi üyeleri daha sonra boyunlarına astıkları sembolleri olan anahtarı salon platformunun üstüne attı.