Betül Akyüz / TIMETURK
Suriyeli Alimler Birliği bir bildiri yayınlayarak Suriye’de düzenlenen barışçı sivil gösterilerin meşruiyetini vurguladı. Bildiride, Uluslararası Müslüman Alimler Birliği tarafından geçtiğimiz Pazar günü yayınlanan beyanın da arkasında durularak, Suriye rejiminin alimleri karalama girişimi kınandı. Birliğin başkanı Şeyh Muhammet Ali El-Sabuni, Suriye rejiminin ancak mezhep kavgası çıkarmak ve kan akıtmak istediğini ifade ederek kağıt üzerinde yapılıp hayata geçirilmeyecek reformların halka bir faydası olmayacağını belirtti. El-Sabuni, devletin hakikatte yerine getirmesi zorunlu görevlerini ‘halka lütufta bulunuyormuş’ gibi lanse ettirmesini de eleştirdi.
Birlik, barışçı göstericilerin taleplerine destek vermenin uyruğu ne olursa olsun tüm Müslüman alimlerin üzerine dini bir vacip olduğunu ilan etti. Birlik, yayınladığı beyanında, Uluslararası Müslüman Alimler Birliği başkanı Şeyh Yusuf El-Karadavi’nin Suriye resmi basını tarafından maruz kaldığı saldırıyı kınayarak bu saldırıyı ‘haksız yergi’ olarak nitelendirdi. Bildiride Birliğin Suriye’deki olaylar karşısında aldığı konumun meşruiyeti vurgulandı.
Suriyeli Alimler Birliği’nin bildirisine imza atan alimler, Suriye halkı evlatlarının hepsinin; tüm grupları ve mezhepleriyle din ve vatan kardeşi olduklarına işaret etti. Diğer yandan rejime tabi bazı kesimlerin göstericilerin taleplerinin meşruiyetini itiraf edip bu taleplerin pratik eyleme dökülmesi gerektiğini ifade etmeleri takdirle karşılandı.
Bildiriye imza atanlar arasında Suriyeli Alimler Birliği başkanı Şeyh Muhammet Ali El-Sabuni, Dr. Adnan Zerzur, Dr. Muhammet Lütfi El-Sıbag, Dr. Mahmut Ahmet Mira, Dr. Mustafa Müslim ve Şeyh Muhammet Faruk El-Batıl yer alıyor.
‘On ya da yirmi gün ne işe yarar’
Şeyh El-Sabuni El-Cezire televizyonu ile yaptığı canlı telefon bağlantısında, Suriye rejiminin benimsediği ve onaylanması için on ya da yirmi gün istediği reformların halkı uyutmaktan başka bir şey olmadığını, halkın kendilerine reform için on bir yıl verdiğini ama neticenin ortada olduğunu belirtti.
El-Sabuni şöyle dedi: ’11 yıl reform için yetmedi. On ya da yirmi gün vermek zulmü ortadan kaldıracak mı?’
Şeyh El-Sabuni: ‘Suriye başkanı Beşşar Esad tarafından olağanüstü hal kanununun, devlet güvenlik mahkemelerinin kaldırılması ve barışçı gösteriler düzenlenmesini yasaklayan yasanın iptal edilmesi millete yapılmış bir iyilik gibi gösterilemez. Aksine taleplerin halk için korunması devletin görevlerindendir. Ayrıca bu değişiklikler hayata geçirilmeden kağıt üzerinde kaldığı müddetçe ne faydası vardır?’ dedi.
Şeyh El-Sabuni, Uluslararası Müslüman Alimler Birliği tarafından yayınlanan bildiride İslam Ümmeti’ne nasihatten, hayırdan ve hatırlatmalardan başka hiçbir şey olmadığına değindi.
Böyle bir cevap cehalet eseridir
Uluslararası Müslüman Alimler Birliği’nin bu bildirisine verilen cevaptan ötürü üzüntüsünü dile getiren Suriyeli Alimler Birliği başkanı El-Sabuni, alimlerin dış ile bağlantısı olduğu yönünde suçlandığı bu cevabın taşkınlığına ve gelişigüzelliğine dikkat çekti. Şeyh El-Sabuni: ‘Onlar mezhep kavgası çıkarmak, kan akıtmak istiyor. Bu tür suçlama ancak bir aptallık, cehalet ve saçmalıktır. Aklına saygı duyan şerefli bir insandan sadır olamaz’ şeklinde konuştu.
Şeyh El-Sabuni, Uluslararası Müslüman Alimler Birliği’nin halka özgürlükler verilmesi, yolsuzluklarla savaş, olağanüstü halin ve askeri mahkemelerin kaldırılması ve tutukluların salınması yönünde bir çağrıyı içeren bildirisinin alimleri karalamak için bir kampanyayı gerektirecek ne yanının olduğunu sorguladı.
Uluslararası Müslüman Alimler Birliği yayınladığı beyanında Suriye’de yaşanan gelişmeler ve köklü reformlara başlandığına dair gerçek göstergeler bulunmaması karşısında duyduğu endişeyi dile getirmişti. Beyanda ayrıca tek parti ve tek lider devrinin geçtiği vurgulanmıştı.
Halkın talepleri yerine getirilmeli
Birlik’ten geçtiğimiz Pazar günü yayınlanan bildiride şöyle dendi: ‘Suriye’deki sorun, bakanların değiştirilmesi ve yeni hükümet kurulması sorunu olmaktan çok daha büyük. Suriye başkanı en kısa zamanda ve en hızlı şekilde anayasa değişikliğine gitmeli, özgürlükler vermeli ve halkın isteklerini tam tekmil şekilde yerine getirmelidir.’
Beyanda Suriye Ordusu’na da göstericileri koruması çağrısında bulunularak ordunun görevinin vatandaşı ve vatanı korumak olduğu vurgulandı. Göstericilerin öldürülmesi, işkence edilmesi ve aşağılanması kınandı, harici güçlerin işbirlikçileri oldukları iddiaları reddedilerek: ‘Gösteriler, zulüm ve adaletsizliğin harekete geçirdiği halk vicdanıdır’ dendi.
Suriye 15 Mart’tan beri özgürlük talebiyle gerçekleştirilen gösteri ve protestolara sahne oluyor. Önce Şam’da sonra güneydeki Dera kentinde başlayıp ülkenin çeşitli bölgelerine yayılan bu gösterilerde yaklaşık 200 kişi hayatını kaybetti, yüzlercesi de yaralandı.