Aradan 12 saat bile geçmeden ölüm haberi geldi. Arkadaşı Chris Hondros ile birlikte maruz kaldıkları havan saldırısından kurtulamadılar. İkisi de 41 yaşındaydı. Tıpkı meslek duayenleri Robert Capa gibi. "Eğer fotoğrafların yeterince iyi değilse, olaya yeterince yakın değilsindir." sözüyle foto muhabirliğinin manifestosunu yazan Robert Capa da Vietnam'da bir mayına basarak hayatını kaybettiğinde kırkındaydı. Özellikle İspanya İç Savaşı'nda çektiği anıtsal fotoğraflarla unutulmazlar listesine adını yazdıran Capa, bağımsız fotoğraf ajansı Magnum'un da kuruluşunda yer almıştı.
Getty Images fotoğrafçısı Chris Hondros mesleğinde son derece tecrübeliydi. Foto muhabirliğinin en saygın ödüllerinden biri olan Robert Capa altın madalyasını alan Chris'i, gözü pek bir fotoğrafçı olarak anlatıyor arkadaşları. Vakit ayıramadığı özel hayatına biraz olsun düzen vermek için bu yaz evlenme planları yapıyordu.
Tim Hetherington ise Afganistan savaşı sırasında Amerikan askerlerinin cephede nasıl yaşadıklarını anlatan kareleriyle zihinlere kazınmış bir isimdi. Bu çalışması, ona 2007 yılında Dünya Basın Fotoğrafı ödülünü getirdi. Hetherington, Restrepo isimli belgesel film çalışmasıyla Oscar'a da aday oldu. Bu kadar tecrübeli ve başarılı iki ismin cephede hayatını kaybetmesi, savaş foto muhabirliğini ve onların güvenliğini tekrar gündeme getirdi. Mermilerin ve bombaların ortasında işini yaparken kendisinin doktoru ve psikoloğu olan foto muhabirlerinin duygularını Hetherington, verdiği bir röportajda şöyle anlatıyor: "Travmatik olaylarla karşılaştım, askerler ve gazeteciler yaralanıyordu. Tanıdığım bazı insanlar öldü. Böyle ortamlarda ne kadar acı çekersen çek, işine odaklanmak ve duygularını kontrol etmek zorundasın."
Ölümünün ardından Facebook sayfaları birer taziye defterine fotoğrafçılar, gelen mesajları kendileri göremeyecek ama gıyaplarında birer teşekkür ve minnet mesajı olarak kalacak. Birçok Libyalı onları dünyaya seslerini ve çığlıklarını duyuran kahramanlar olarak görüyor. Facebook sayfasına yazan Fatima Hewaidi isimli kullanıcı "Sen bizim kahramanımızsın, Allah'a emanet ol." diyerek şükranlarını sunuyor.
Son üç yılda 158 gazetecinin görev sırasında hayatını kaybetti. Gazetecileri Koruma Komitesi CPJ'in rakamlarını azaltmanın yollarını aramak mesleki bir problem olarak gazetelerin ve televizyonların gündeminde. Irak başta olmak üzere Küba, Zimbabve, Türkmenistan, Bangladeş, Çin, Eritre, Haiti, Batı Şeria, Gazze ve Rusya gazetecilerin çalışması için riskli ülkeler olarak başta geliyor.
Sadece hayatını kaybedenler değil, savaş bölgelerinden dönen foto muhabiri ve gazetecilerin yaşadığı ruhsal sorunlar da ortada duruyor. Sonu intihara kadar giden ciddi durumlar yaşanıyor. Sudan'da çektiği akbaba ve çocuk fotoğrafıyla bütün dünyanın aklına kazınan Kevin Carter, bu fotoğrafı çektikten birkaç yıl sonra intihar etti. Fotoğraf çevrelerince Carter'ın kendi yaşamına son vermesinin nedeninin bu fotoğraf sonrasında duyduğu derin pişmanlık olduğu söyleniyor.
Modern zamanların önemli savaş fotoğrafçısı James Nachtwey, 80'li yıllardan bugüne dünyanın neresinde bir savaş olsa akla gelen ilk isim. Sayısız çatışma ve savaş fotoğrafının sahibi olan Nachtwey, foto muhabirlerinin üzerlerinde büyük bir sorumluluk olduğunu ve bunun en iyi şekilde yansıtılması gerektiğini vurguluyor. Foto muhabirlerinin insanların acılarından beslenen vampirler olmadığını, böyle bir duruma dönüşmemesi gerektiğini belirtiyor. Nachtwey, fotoğrafçının görevini "İstatistikleri somutlaştırmak, ideolojik meşrulaştırmaya karşı çıkmak, ölümün ve acıların izlerini, savaşı uzaktan izleyenlerin, özellikle de kişisel bir tehdit hissetmeyenlerin yüzüne vurmak, dünyaya sesini duyuramayanlar için aracılık yapmaktır." diyerek özetliyor.
Foto muhabirleri ölüme bu kadar yakınken arkasına sığındıkları vizör ne yazık ki onları kurtarmaya yetmiyor. Çünkü olaya yakın olmak ölüme, sakat kalmaya ve ruhsal çöküntüye de o kadar yakın olmak anlamını taşıyor.
Zaman Pazar