Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Emma Edhem: Yargı reformu ve anayasa değişikliği kaçınılmaz

Türk-İngiliz Hukukçular Birliği (TBLS) Başkanı Emma Edhem, Türkiye'nin yargıda "köklü bir reform yapması" gerektiğini belirtirken, sivil otoritenin "yeni bir anayasa" yapmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Türkiye'nin darbe sonrası askerler tarafınd

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-04-24 08:32:43

Emma Edhem: Yargı reformu ve anayasa değişikliği kaçınılmaz
Türk-İngiliz Hukukçular Birliği (TBLS) Başkanı Emma Edhem, Türkiye'nin yargıda "köklü bir reform yapması" gerektiğini belirtirken, sivil otoritenin "yeni bir anayasa" yapmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Türkiye'nin darbe sonrası askerler tarafından yapılmış anayasadan bir an önce kurtulup, seçimle işbaşına gelen sivil idareciler tarafından yeni bir anayasa yapılması gerektiğine dikkat çeken Emma Edhem, anayasa yapılırken, yüzü Batı'ya dönük olan mevcut iktidarın, toplumun ihtiyaçlarını ve modern hukuk normlarını göz önüne almasının önemine vurgu yaptı.
    TBLS Başkanı Emma Edhem, Cihan Haber Ajansı'na verdiği özel mülakatta Türkiye'deki anayasa tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "Darbe sonrası yönetime el koyan askerler tarafından yapılan bir anayasa, hiç şüphesiz bunu yapan kişilerin çıkarları doğrultusunda olacaktır." diyen ünlü avukat ve savcı Edhem, "Her ne kadar çok zeki olduklarından kuşkum olmasa bile bu kişiler asker. Sivil konularda ne kadar ihtiyaçları giderebilirler ki? Ekonomi, hukuk, sosyal etkileşim, toplum, eğitim gibi konularda ne kadar toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilirler?" diye soruyor.
    Türkiye'nin ekonomide çok iyi gittiğini ve dünyanın en önemli ticaret merkezlerinden biri olarak anılmaya başladığını dile getiren Edhem, "Amerika ve İngiltere de dahil dünyanın lider ülkeleri Türkiye ile olan ilişkilerine çok önem veriyor artık. Avrupa, Ortadoğu, Asya, Arap ülkeleri, hepsi Türkiye ile ilişkilerini kuvvetlendirmeye çalışıyor. Ekonomide yakalanan bu başarıları hukuk alanında da sağlamak gerekiyor. Bunun için yeni ayanaysa çok önem arz ediyor." diye konuşuyor.

    "ASKERİ MAHKEMELER ÇAĞ DIŞI BİR UYGULAMA"
    Askerî mahkemeler konusuna da değinen Edhem, bu mahkemelerin kendi çalışanları tarafından yönetilmesinin "bağımsızlık ve tarafsızlıklarını" ortadan kaldırdığını belirtiyor. Edhem, "Eğer bir generali mahkemede yargılayan bir başka general veya emri altındaki bir başka asker ise, burada bağımsız, tarafsız ve özgür yargıdan bahsetmek imkansız olur ve bunun adına 'yargılama' denmez." ifadelerini kullanıyor.
    Hangi kurum olursa olsun orada çalışan birisinin yargılanması halinde bunun dışarıdan bağımsız bir yargı organı tarafından yapılması gerektiğine vurgu yapan Edhem, "Türkiye'deki askeri mahkemeler hala kendi kendini yargılıyor. Günümüz modern hukuk sisteminde bunun hayaline bile yer yok artık." diye ekliyor. Askerî mahkemelerin günümüz şartlarına göre tekrar dizayn edilerek uluslararası kamuoyunda saygın bir konuma getirilmesi gerektiğini de ifade eden Emma Edhem sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bir aile hayal edelim. Bu ailenin babası çocuklarının yanlış yaptığını bilse bile onlara ceza vermede ne kadar rahat davranabilir. Arada güçlü bağlar var ve bu bağlar babayı ceza verirken rahat bırakmaz."

    "HUKUK DEVLETİNDE KİMSE AYRICALIKLI OLAMAZ"
    Genelkurmay'ın Balyoz tutuklu askerlere destek amaçlı yayınladığı internet bildirisini de ağır bir şekilde eleştiren TBLS Başkanı, yargı önünde hiç kimsenin ayrıcalığı olmadığını ve generaller de dahil her vatandaşın yargı sürecine saygılı olmak zorunda olduğuna dikkat çekiyor. Edhem ayrıca, seçimlerden sonra yeniden yapılması planlanan yeni anayasada, "yargı bağımsızlığı" konusunun daha net bir şekilde ifade edilmesi gerektiğini vurguluyor.

    TÜRKİYE'NİN EN ÇOK YARGI SİSTEMİ ELEŞTİRİLİYOR
    "Dış ülkeler Türkiye'nin en çok yargı sistemini eleştiriyor" diyen Emma Edhem, yargı sisteminde köklü bir değişiklik yapılmasının ülkenin en öncelikli ve önemli meselesi olduğunu savunuyor. Son zamanlarda çokça tartışılan "yargı reformu" konusunda Edhem mahkeme sayılarının "çok yetersiz" olduğuna dikkat çekerek, davaların "kısa sürede" sonuçlandırılması gerektiğine vurgu yapıyor. Türkiye'deki mahkeme başına düşen kişi sayısının Avrupa ile karşılaştırıldığında durumun ciddiyetinin daha iyi anlaşılabileceğini dile getiren Edhem, hakim ve savcılar üzerinde çok iş yükünün olması sebebiyle davaların zaman aşımına uğradığını anlatıyor.
    Edhem, ardından sözlerini şöyle sürdürüyor: "Davanın hızlı şekilde görülmesi için hakimler yanlarında oturan savcıdan dosyayı alıp dosya üzerinde fazla kafa yormadan karar veriyor. Şahit ve zanlının çapraz sorgulamasına yeterince vakit ayrılamadığından dolayı yalan söyleyip söylemedikleri anlaşılamıyor. Yetersiz yargı mensubu sebebiyle, yargılamada en önemli konulardan biri olan 'çapraz sorgulama' yeterince yapılamıyor. İngiltere'deki davalarda çapraz sorgu günler, haftalar bazen aylar alıyor. Türkiye'de ise bu ortalama 10 dakika sürüyor."
    Savcıların hakimlerin yanında değil avukatlara yakın oturması gerektiğini de savunan Edhem, mevcut sistemde hakim ve savcının güç birlikteliği yapmış gibi göründüğünü; olması gerekenin ise "iki eşit güç" algısını oluşturmak olduğunun altını çiziyor. Edhem ayrıca, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birine sahip Türkiye'nin yabancı yatırımcı için daha güvenilir ve daha cazip bir yatırım merkezi olması için, mahkemelerin de buna uygun tekrar yapılandırılması gerektiğine dikkat çekiyor. Edhem, "Yatırımcılar davaların hızlı sonuçlanmasını ister. Yavaş işleyen bir yargı mekanizmasının, hızlı olmayı gerektiren ticaret hayatında yeri yoktur ve hiçbir yatırımcı bununla zaman kaybetmek istemez." diyerek yargı reformunun yabancı yatırımı ülkeye çekmek için de önemli olduğuna değiniyor.

    "ERGENEKON TUTUKLULARININ ADAY GÖSTERİLMESİ YARGININ MASKARAYA ÇEVRİLMESİDİR"
    CHP'nin Ergenekon tutuklularını aday olarak göstermesini ise "yargıyı maskaraya çevirmek" şeklinde açıklayan Edhem, tutuklu olan ve soruşturması devam eden bir kişinin yargılanmamak için bu yola başvurmasının "kabul edilemez" olduğunu söylüyor. CHP'nin yargılanan kişileri aday göstermesinin akıllıca bir hareket olmadığını da sözlerine ekleyen Edhem, "İngiltere'de böyle bir durum olsa, parti yönetimi o kişiyi bırakın aday göstermeyi; partiden hemen istifa etmesini talep ederdi." diye yorumluyor. Edhem "Şunu söylemek zorundayım ki soruşturması devam eden tutuklu bir kişinin milletvekili olması akıl almaz bir durum. Mevcut yerel kanunlar buna müsaade ediyorsa, ilgili değişikliklerin ivedilikle yapılıp buna izin verilmemesi gerekir." diye devam ediyor.

    İNGİLİZ GAZETELERİNİN RUTİN UYGULAMASI: YALAN HABER
    Gazeteci Con Coughlin'in "Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İran'dan para yardımı aldı" şeklindeki yalan haberinden dolayı gazetesi Telegraph'ın 25 bin Sterlin tazminat ödemeye mahkum olmasını Emma Edhem, "İngiliz gazetelerinin rutin uygulaması" olarak yorumluyor. İngiltere'deki gazetelerin çok zengin olduğunu ve bu tür para cezalarının hiç "dokunmadığını" aktaran Edhem, "Haberin yalan olup olmadığına bakmaksızın yayınlıyorlar. Yalan olduğu ortaya çıktığında ise özür dileyip cezasını ödeyerek işin içinden çıkıyorlar." şeklinde yorumluyor. Edhem ayrıca, gazetelerin bu tür yazarlarını işten atmak veya ceza vermek yerine ödüllendirdiğini kaydediyor. Edhem, ciddi gazetelerin yalan haberleri daha çok siyasetçiler için yaptığını; tabloid gazetelerin ise sanatçı, futbolcu gibi ünlü kişilere yönelik bu tarz haberler yaptığını aktarıyor.

Haber Ara