Dolar

34,8930

Euro

36,6123

Altın

3.007,12

Bist

10.058,63

Gül: Ortadoğu'daki ayaklanmaların geleceği Arap-İsrail barışına bağlı

The New York Times gazetesinde "Barışı Eksik Devrim" başlığıyla bir makalesi yayımlanan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'yı saran isyan dalgasının tarihî önemine dikkat çekerek, "Bu ayaklanmaların demokrasi ve barışa mı, yoksa ye

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-04-21 10:23:08

Gül: Ortadoğu'daki ayaklanmaların geleceği Arap-İsrail barışına bağlı
The New York Times gazetesinde "Barışı Eksik Devrim" başlığıyla bir makalesi yayımlanan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'yı saran isyan dalgasının tarihî önemine dikkat çekerek, "Bu ayaklanmaların demokrasi ve barışa mı, yoksa yeni baskı rejimlerine ve çatışmaya mı yol açacağı, kalıcı bir İsrail - Filistin barışının yapılabilmesine ve daha geniş çerçevede bir Arap - İsrail barışına bağlıdır." dedi.

Orta Doğu ve Kuzey Afrika'yı saran isyan dalgasının tarihî önemini 1848 ve 1989 Avrupa devrimlerininkine eşdeğer olarak nitelendiren Gül, "Bölge halklarının istisnasız hepsi, sadece evrensel değerler adına değil, uzun bir süredir bastırılmış olan millî onurunu ve vakarını geri kazanmak için de ayaklandılar. Bu ayaklanmaların demokrasi ve barışa mı, yoksa yeni baskı rejimlerine ve çatışmaya mı yol açacağı ise, kalıcı bir İsrail - Filistin barışının yapılabilmesine ve daha geniş çerçevede bir Arap - İsrail barışına bağlıdır." ifadelerini kullandı.

"YENİ POLİTİK İKLİME UYUM SAĞLAMASI GEREKEN ÜLKELERİN BAŞINDA İSRAİL GELİYOR"
Filistin halkının çektiği acılar, bölgedeki huzursuzluğun ve çatışmanın ana sebeplerinden bir tanesi olmanın da ötesinde, dünyanın değişik köşelerinde aşırılığa da arkaplan oluşturduğunu vurgulayan Gül, "Bölgedeki yeni politik iklime uyum sağlaması gereken ülkelerin başında ise İsrail gelmektedir. İsrail'in telaşa kapılmasına gerek yoktur. Etrafında demokratik bir mahallenin oluşması, İsrail'in güvenliğinin nihai garantisi olacaktır." diye devam etti.

"GERÇEK, ADİL VE KALICI BİR BARIŞ HALKLAR ARASINDA YAPILABİLİR"
Cumhurbaşkanı Gül, makalesinde şu ifadelere yer verdi: "Böyle karmaşa dönemlerinde, iki güç geleceği şekillendirir: Halkların demokrasi arayışı ve bölgenin değişen demografisi. Er ya da geç, Orta Doğu demokratik bir bölge olacaktır ve tanımı gereği, demokratik bir yönetim, halkının isteklerini yansıtmak durumundadır. Demokratik bir yönetim, kendi kamuoyu tarafından aşağılayıcı ve şahsiyetsiz olarak görülen dış politikaları sürdürmeye cesaret edemez. Uzun yıllar boyunca, bölgedeki yönetimlerin büyük bir çoğunluğu, dış politika yürütürken halklarının isteklerini dikkate almadılar. Oysa tarih bize defalarca göstermiştir ki, gerçek, adil ve kalıcı bir barış yönetici elitler arasında değil, ancak halklar arasında yapılabilir."

İSRAİL'E BARIŞ İÇİN ÇAĞRI
İsrail liderlerine barış sürecine stratejik bir bakış açısı ile yaklaşmaları ve basiretsiz taktik manevraları bir kenara bırakmaları çağrısında bulunan Gül, "Bunun için, Arap Birliği'nin 2002 yılında yaptığı ve İsrail'in 1967 öncesi sınırlarına dönmesini ve böylece Arap ülkeleri ile tam normal ilişkiler kurabilmesini öneren Barış İnisiyatifi'ni ciddi bir şekilde dikkate almaları gerekiyor." dedi.

Gül, şöyle devam etti: "Mevcut statükoya yapışıp kalmak İsrail'i daha fazla tehlikeye sokmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Milletlerin kaderini belirlemede en önemli faktörün demografi olduğunu tarih bize öğretmiştir. Gelecek 50 sene içinde Araplar Akdeniz'den Lut Gölü'ne kadar olan bölgede ezici çoğunluğu teşkil edecekler. Üstelik bu yeni Arap nesli demokrasi, özgürlükler ve millî şahsiyet konusunda çok daha bilinçli olacak."

"AYAKLARI ÜZERİNDE DURABİLEN BİR FİLİSTİN, İSRAİL'İN GÜVENLİĞİNİ AZALTMAZ, GÜÇLENDİRİR"
Böyle bir çerçevede İsrail'in Arap öfkesi ve düşmanlığı ile çevrelenmiş bir 'apartheid' adası olarak algılanma yükünü kaldıramayacağına dikkat çeken Gül, "Pek çok İsrailli lider bu tehlikenin farkındadır ve bağımsız bir Filistin devleti kurulmasının zorunlu olduğuna inanmaktadır. İsrail'in yanı başında, vakur ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir Filistin, İsrail'in güvenliğini azaltmaz, güçlendirir." diye devam etti.

"İSRAİL HAZIR OLDUĞUNDA ARABULUCULUĞA HAZIRIZ"
Türkiye'nin, sadece barış içinde bir Orta Doğu'nun kendi yararına olduğunu bildiği için değil, daha da önemlisi İsrail – Filistin barışının bütün dünya için faydalı olacağına inandığı için İsrail – Filistin barış sürecine stratejik bir perspektiften baktığını vurgulayan Gül, İşte bu doğrultuda, yapıcı müzakereleri mümkün kılabilmek için bütün gücümüzü kullanmaya hazırız. Türkiye'nin, İsrail'in Aralık 2008'deki Gazze operasyonuna kadarki yıllarda yaptığı katkılar, barışa olan adanmışlığının kanıtıdır. İsrail komşularıyla barış yapmaya hazır olduğunda, Türkiye de geçmişte oynadığı rolü yeniden oynamaya hazır olacaktır. İsrail'in Filistinliler ile ve Arap dünyasının geri kalanı ile barış yapmaksızın yeni ortaya çıkan demokratik ve demografik akımlarla baş edebilmesi neredeyse imkânsızdır. Sorumluluklarının bilincinde olan Türkiye, yardımcı olmaya hazırdır." dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, ABD'nin İsrail – Filistin barışı için uluslararası hukuk ve adaletin yanında olma noktasında gecikmiş bir sorumluluğu olduğunu ifade ederek, "Uluslararası toplum ABD'den, tam da 10 yıl önce yaptığı gibi, İsrail ve Filistinliler arasında tarafsız ve etkili bir arabulucu olmasını bekliyor. Orta Doğu'da kalıcı bir barışı garanti altına alabilmek, Washington'un İsrail'e yapabileceği en büyük iyiliktir." ifadelerini kullandı.
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara