YSK'NIN İPTAL KARARI -AK PARTİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İPEK: (2) -'YSK KARAR
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek, 'YSK kararlarından en fazla mağdur olmuş bir parti olarak YSK'nın son kararının ardından par
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-04-20 17:25:00
İpek, AK Parti Genel Merkezi'ndeki basın toplantısında, YSK'nın bazı bağımsız milletvekili adaylarının adaylıklarının iptaline ilişkin kararı değerlendirdi.
Siyasi partilerin ve adayların, özellikle sivil siyaset, demokratik siyaset ve milli iradeyi ilgilendiren konularda açıklama yaparken sorumlu, en önemlisi de ilkeli olmak durumunda olduklarını vurgulayan İpek, 'YSK kararını bir fırsat bilerek buradan popülizm üretmek, buradan kendisi için bir fırsat arayışına girmek ilkeli, tutarlı, demokratik bir tavır değildir' diye konuştu.
Anayasa'nın 79. maddesinin YSK'nın görev ve yetkilerini, oluşumunu, nasıl çalıştığını açık bir şekilde ortaya koyduğunu dile getiren İpek, şunları kaydetti:
'Altını çizerek ifade ediyorum, YSK hükümete bağlı, hükümetle irtibatlı, hükümetten emir, talimat vesaire alan bir kurum değildir. YSK, 7 asil ve 4 yedek üyeden oluşur. Üyelerin 6'sı Yargıtay, 5'i Danıştay tarafından seçilir. Kurul, kararlarını tamamen hükümetten bağımsız bir şekilde alır. Tekrar ediyorum kurumun ne oluşumunda ne işleyişinde hükümetin hiçbir etkisi yoktur ve olamaz. Tam tersine AK Parti, YSK kararları sebebiyle en fazla mağduriyet yaşamış bir partidir. Hatırlanacağı gibi genel başkanımız 2002 genel seçimlerinde aday olarak listede yer almışken aynı şekilde YSK'nın kararı nedeniyle adaylıktan düşürülmüştür. Son 8.5 yılda YSK demokrasiye, sivil siyasete, seçmen iradesine müdahale sayılabilecek bir çok karara imza attı ve bunların bir kısmı AK Parti'yi hedef aldı. Tarafımızdan da bu kararlar o tarihte ve daha sonraki tarihlerde sürekli eleştirildi. Bunlardan bazıları, referandumla ilgili sürenin belirlenmesi kararı buna örnektir. Biliyorsunuz 60 günlük süreyi 120 güne çıkardı. Sandık kurullarında başörtülü görevli olamayacağına dair karar buna örnektir. 2004 Genel Seçimlerinde mazeretimiz olmasına rağmen 5 dakikalık bir gecikme bahane edilerek Batman, Gümüşhane ve Mardin adaylarımızın seçimlere sokulmaması buna bir örnektir. Tüm altyapı hazır olmasına rağmen yurt dışındaki vatandaşların oy kullanamayacağına yönelik karar buna örnektir. YSK kararlarından en fazla mağdur olmuş bir parti olarak YSK'nın son kararının ardından partimizin eleştirilmesi, partimizin sorumlu gibi gösterilmesi hakkaniyetle asla bağdaşmaz.'
AK Parti'nin girdiği her seçimde siyasi rekabeti demokrasi, hukuk ve centilmenlik ilkeleri üzerinden götürdüğünü dile getiren İpek, 'Başkalarının mağduriyeti üzerinden kendisine imkan ve çıkar sağlayanlardan asla olmadık ve olmayız. Bizim hiçbir rakibimizden korkumuz, çekincemiz yoktur. Biz, siyaseti tahriklerle, yalan, iftira, çamurlu istismarlarla, insanları sokağa dökerek, galeyana getirerek yapmadık ve hiçbir şekilde de yapmayız ' dedi.
-CHP'NİN ÇAĞRISINA TEPKİ-
Siyaseti milletle, millet için, millete hizmet için yaptıklarını ifade eden İpek, CHP'nin bu süreçte takındığı tutumu eleştirdi.
CHP'nin neredeyse tüm tarihi boyunca demokratik hak ve özgürlükler karşısında, siyasetin vesayetten arındırılması noktasında her zaman engelleyici bir tutum içinde olduğunu savunan İpek, son anayasa değişikliği karşısında CHP'nin takındığı tavrın ortada olduğunu söyledi.
İpek, CHP'nin, 1982 Anayasası üzerindeki en kapsamlı değişiklik karşısında var gücüyle direndiğini, TBMM ve meydanlarda 'hayır' kampanyası yürüterek demokratikleşmenin, demokratik siyasetin karşısında anlamsız bir direnç sergilediğini belirtti.
Haluk İpek, 'CHP'nin son aday listesi milli iradeyi, sivil siyaseti gölgede bırakacak, tartışılır hale getirecek şekilde, çetelere moral verecek şekilde hazırlanmıştır. Bu CHP'nin bugün çıkıp YSK kararını eleştirmesi, YSK kararı karşısında demokrasi havarisi rollerine soyunması en hafif tabiri ile fırsatçılıktır, ilkesizliktir, tutarsızlıktır. TBMM'nin olağanüstü toplanması çağrısı CHP'nin son dönemde içine düştüğü popülist siyaset anlayışının son örneğidir' diye konuştu.
TBMM'nin 3 Mart'ta seçimlerin 12 Haziran'da yapılamasını karara bağladığını, 7 Mart'ta da seçim takviminin belirlendiğini anımsatan İpek, bu takvim gereği yapılan işlemlerin süreli olduğunu ve belli bir tarihten sonra kesinleşmesi gerektiğini vurguladı. İpek, aksi takdirde seçimlerin gününde yapılması, işlemlerin tamamlanmasının tehlikeye gireceğini söyledi. İpek, 'Seçime sadece 52 gün kalmışken TBMM'yi toplantıya çağırmak seçim korkusundan ve seçim tarihini öteleme gayretinden başka hiçbir anlam taşımaz. Zira TBMM'nin seçime 52 gün kala toplanması tartışmaya mahal vermeyecek şekilde seçim tarihinin ileri atılması anlamına gelmektedir' dedi.
-'MAĞDURİYETTEN NEMALANIYORLAR'-
Haluk İpek, BDP'ye de tutarlı ve ilkeli tavır sergileme çağrısında bulundu.
BDP'in artık mağduriyetten, istismardan beslenen bir parti olmaktan çıkıp, plan, proje, çözüm önerileri üreten bir parti konumuna yükselmek zorunda olduğunu ifade eden İpek, BDP'nin son Anayasa değişikliğine CHP ve MHP ile birlikte karşı çıktığını, özellikle parti kapatmanın önüne geçen maddeye destek vermediğini söyledi. İpek, BDP'nin mağduriyetten nemalanmayı bir politika haline getirdiğini savundu. İpek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'YSK kararının ardından doğrudan hükümeti hedef alan tahrik ve çatışma dilini kullanan BDP, YSK'nın kararını mağduriyet yoluyla bir fırsata çevirmenin gayreti içindedir. BDP'nin her zaman mağduriyetten nemalandığı bilinerek, bunun sonuçları geçmişte defalarca görülmüşken seçime 52 gün kala böyle bir karar alınması BDP'nin bir kez daha mağdur konumuna itilmesi dikkat çekicidir, üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konudur. Aziz milletimizin oynanan bu oyunu görmelerini, doğuda batıda, kuzey ve güneyde hiçbir vatandaşımızın bu oyuna prim vermemelerini özellikle rica ediyorum. BDP'yi de artık tahrik siyasetinden, çatışma dilinden, mağduriyet edebiyatından, 3-5 oy hırsı ile sokakları çatışma alanlarına çevirme fırsatçılığından vazgeçmeye çağırıyorum. Özet olarak YSK'nın kararı sivil siyasete, demokratik siyasete, milli iradeye açık bir müdahaledir. Siyasete yönelik her türlü müdahaleye, her türlü yasağa karşı olduğumuz gibi bu yorumun da milletin lehine olmadığını düşünüyoruz.'
SON VİDEO HABER
Haber Ara