'TÜRKİYE'NİN YENİ ANAYASASINA DOĞRU' BAŞLIKLI RAPOR (2) -PROF. DR. YAZICI -'
TESEV tarafından hazırlanan 'Türkiye'nin Yeni Anayasasına Doğru' başlıklı raporu komisyon adına kaleme alan Prof. Dr. Serap Yazıcı, 'Ku
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-04-20 16:50:00
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV) bünyesinde kurulan Anayasa Komisyonu tarafından hazırlanan 'Türkiye'nin Yeni Anayasasına Doğru' başlıklı rapor, Conrad Otel'de düzenlenen toplantı ile açıklandı.
Türkiye'nin çok büyük bir demokrasi problemi olduğunu belirten Yazıcı, 'Bu problemlerin çok büyük bir kısmı hukuki düzenlemelerindendir. Ancak bir kısmı da bu düzenlemeden dolayı ortaya çıkan zihniyet ve davranış kalıplarındandır' dedi.
Yazıcı, Türkiye'nin en önemli problemlerinden birinin kuvvetler ayrılığı ilkesinin evrensel anlamına uygun olarak anlaşılamaması olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
'Ama bu problem anayasa hükümlerindeki yetersizlikten değil, bu kavrama atfedilen tamamen Türkiye'ye özgü anlamdan kaynaklanmaktadır. En çok eleştirilen 1982 Anayasası, kuvvetler ayrılığını açık olarak anlatmıştır. Fakat uygulamada maalesef devlet organları bu ilkenin dışında anlamlar sergilemektedir. Özellikle yargı kuruluşları, kuvvetler ayrılığı ilkesini kendilerine üstünlük ithaf ettiği yanlışı içindedir. Bu suretle Türkiye'de hem hukuk devleti, hem temsili demokrasi, hem de hak ve özgürlük alanları ihlal edilmiştir. Bu amaçla bizler kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı bir sistem inşa edilebilmesi için uzun vadeli, kararlı politikaların gerekli olduğu kanısındayız.'
Üniter devlet düzenleri bakımından yasama organının tek meclisli ya da iki meclisli olmasının anayasa koyucunun kendisine bırakıldığını ifade eden Yazıcı, 'Biz, yasama organının tek meclisli bir yapıda olması konusunda görüş birliği içerisindeyiz. Böylece yasama sürecinin daha verimlilik kazanacağı kanaatindeyiz' dedi.
Serap Yazıcı, parlamenter demokrasiye uygun bir devlet sisteminin benimsenmesi gerektiği kanısında olduklarını da ifade ederek, şunları kaydetti:
'1982 Anayasasının yer verdiği melez hükümet şekli derhal terk edilmelidir. Bunun yaratmış olduğu sorunların kronikleşmesine göz yumulmamalıdır. Dolayısıyla yetkileri sınırlanmış bir Cumhurbaşkanlığı makamının yer aldığı parlamenter demokrasi, Türkiye için en uygun yöntem olacaktır. Bu sistemde de yeni anayasa düzeni içerisinde cumhurbaşkanı seçme yetkisinin halka verilmesi görüşündeyiz. Türkiye'de yargının bağımsızlığı adeta bir fetişizm haline getirilmiştir. Hukuk devletinin gerekliliklerine uygun bir hukuk devleti kurulabilmesi için asıl önemli olan unsurun yargının bağımsızlığı olduğu düşünülmektedir. Ne yazık ki Türkiye'de yargının bağımsızlığı, hem tarafsızlığın önüne geçirilmiş hem de bağımsızlık mutlak bir iktidar gücü olarak telakki edilmiştir.'
Yargısı hukuka bağlı olmayan hiçbir sistemin bir hukuk devleti olmadığını savunan Yazıcı, 'Olsa olsa bir yargısal vesayetin hakim olduğu bir sistemdir' dedi.
Türkiye'de asker, sivil çeşitli aktörlerin yargının kurumsal bağımsızlığını göz göre göre ihlal ettiklerine tanıklık ettiklerini ifade eden Yazıcı, bu nedenle problemin çözümünde ancak uzun vadeli politikaların önerilebileceğini anlattı.
Yazıcı, Anayasa Mahkemesine, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara da yönelik bir uygunluk denetimi yapma yetkisinin tanınması düşüncesinde olduğunu belirterek, 'Bu hem yasamayı, hem de yargı kuruluşlarını bu tür antlaşmalara uygun faaliyetlerde bulunmaya teşvik edebilecektir' diye konuştu.
-'PARTİ KAPATMA YASAKLARI, KÖKTEN DEĞİŞTİRİLMELİ'-
Parti kapatma yasakları konusunda uygulamanın kökten değişmesi gerektiğine işaret eden Yazıcı, şöyle konuştu:
'Kapatma nedenlerinin çok ciddi derecede sınırlandırılması ve bu nedenlerin de uluslararası kriterlere uygun olması gerekir. Böylece bir siyasi parti açık şiddet çağrısında bulunduğunda veya nefret söylemi benimsediğinde kapatılabilmelidir. Bir siyasi parti tüzük ve programlarında yer alan ifadeler yüzünden kapatılmamalıdır.'
Serap Yazıcı, partilerin kapatılmasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının resen dava açmasının engellenmesi gerektiğini savundu.
'Bugüne kadar kadar çeşitli askeri müdahaleleri takiben, TSK'ya sunulmuş olan anormal yetki ve ayrıcalıkların tümünün tasfiye edilmesi gerekmektedir' diyen Yazıcı, jandarmaya geniş yetkiler sunan tüm mevzuatın gözden geçirilmesi gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
'Güvenlik ve savunma kavramlarının iç içe geçmesi, ciddi bir sorun yaratmakta, askere anormal yetkiler ve imkanlar sunmaktadır. Bu kavramlar birbirinden ayrılmalıdır. Güvenlik hizmetlerinden içişleri ve bağlı teşkilatlar, savunma hizmetlerinden de TSK sorumlu kılınmalıdır. Böylece TSK demokratik dünyadaki emsalleri gibi sadece yurt savunmasından sorumlu bir kuruma dönüştürülmelidir.'
Toplantıya diğer Komisyon üyeleri Hasan Cemal, Ümit Cizre, Mustafa Erdoğan, Gengiz Güleç, Etyen Mahçupyan, Ergun Özbudun, Can Paker, Tosun Terzioğlu ve Mehmet Salih Yıldırım da katıldı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara