Malatya'da Zirve Yayınevinde boğazı kesilerek öldürülen Alman Tilman Ekkehart Geske'nin eşi Susanne Geske, cinayetlerin üzerinden geçen 4 yılda sabırla beklediklerini, arka plandakilerin yakalanmaya başlamasının kendilerini umutlandırdığını söyledi. Türkiye'de yaşanan benzer cinayetlerin kışkırtmayı ve bir arada yaşamayı imkansız hale getirmeyi amaçladığına inandığını söyleyen Geske, adalete güvenini hiçbir zaman yitirmediğini kaydetti. Bugün kocasını mezarı başında dördüncü kez anacaklarını bildiren Geske, şöyle konuştu: 'Dört sene bizim için zor geçti. Mahkeme süreci başladı. Sabırlı olduk ve bir şeyler de yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Gerçek güçler ortaya çıkmaya başladı. Geçen ay yaşanan tutuklamalara çok sevindik. Çünkü arkasında bir şeyler olduğunu biliyorduk ama elde bir delil yoktu. Gerçek güçlerin çıkacağına ve adaletin yerini bulacağına inanıyorum.'
O ÇOCUKLARA ACIYORUM
Cinayetleri işleyen 5 çocuğa acıdığını belirten Geske, 'Kandırıldıklarına inanıyorum. Gençlerin daha hayatları var, kafaları değişebilir ama arka plandakiler ceza almalı. Çünkü onlar var olduğu sürece başka çocuklar bulacaklar ve aynı işleri yaptıracaklar.' Geske, vatandaşlık için son kez başvuracağını, bunun da reddedilmesi halinde bir daha müracaat etmeyeceğini belirtti. 'Ergenekon' soruşturması kapsamında 9 ilde yapılan eş zamanlı operasyonlarda, 17 Mart'ta aralarında eski Malatya Jandarma Alay Komutanı Mehmet Ülger ve İnönü Üniversitesi Araştırma Görevlisi Ruhi Abat'ın da bulunduğu 7 kişi gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı.
Kin ve nefretin örneği
Cinayetlerle ilgili davanın 30. celsesinde sanık avukatlarından Mert E'nin mağdurlara bakarak kullandığı ifadeleri hatırlatan Geske, bu tavrın var olan kin ve nefret söyleminin bir örneği olduğunu kaydetti. Kızının öğrenci olduğu okula giden rütbeli askerin uyuşturucu ve kötü alışkanlıklar konusunda verdiği eğitimin sonunda 'misyonerlerin tuzağına düşmemeleri' konusunda gençleri uyardığını ileri süren Geske, 'Bu asker, mahkemede avukatın kullandığı ifadelerin aynını kullanıyor. Mahkemede bağıran avukatın söyledikleri genel durumu özetliyordu. O sözler aynı şeyleri yansıtıyor. Bunları, bu anlayışı ortadan kaldırmalıyız' dedi.
AA