Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

ŞİFAYI PAYLAŞMAK İÇİN PANSİYON AÇTI -MANİSA'NIN 150 NÜFUSLU AYVACIK KÖYÜNÜN TEK

Doktorların 6 aydan uzun yaşamayacağını söylemesi üzerine, tedavi sürecinin ardından Manisa'nın Ayvacık köyüne yerleşen ve 17 yıldır sağlı

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-04-17 14:54:00

ŞİFAYI PAYLAŞMAK İÇİN PANSİYON AÇTI  -MANİSA'NIN 150 NÜFUSLU AYVACIK KÖYÜNÜN TEK
Doktorların 6 aydan uzun yaşamayacağını söylemesi üzerine, tedavi sürecinin ardından Manisa'nın Ayvacık köyüne yerleşen ve 17 yıldır sağlıklı şekilde hayatını sürdüren Nursel Karaosmanoğlu Şimşek, 150 nüfuslu köyde 'şifayı paylaşma amaçlı' kurduğu tek pansiyonu işletiyor.
Manisa Valisi Celalettin Güvenç'in Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında, kırsal turizme yönelik incelemede bulunmak üzere geldiği bin 517 metre yükseklikte, bin 255 metrede kurulu Ayvacık köyü sakinlerinden Şimşek, Celal Bayar Üniversitesinde (CBÜ) Modern Dans Jimnastik ve Bale alanında öğretim görevlisi olduğunu, kendisine karaciğer kanseri teşhisi konulmasının ardından emekli olarak köye yerleştiğini söyledi.
Tedavi ve kemoterapi sürecinde düzenli aralıklarla köye geldiğini, köy evlerinde, kimi zaman da çadırda kaldığını anlatan Şimşek, yükseklik nedeniyle insan vücudunda beyin, omurilik ve karaciğerin oksijen üretmek için zorunlu olarak çalıştığını belirtti. Şimşek, 'Ben de bu şekilde kan yapıp, 2,5 yıl kadar kemoterapiye devam etme şansı buldum. Doktorlar bana, tıbben en uzun 6 aya kadar yaşayabileceğimi söylemişlerdi. Ama ben burada 17 yılı bitirdim. Herhalde bir 50-60 yıl daha yaşayacağım' diye konuştu.
Kanserin 17 yıl öncesi gibi çok korkulacak bir hastalık olmadığını, kurtulma şansı eskiye oranla çok daha fazla olduğunu, bu nedenle de hastalığa yakalananların yiyeceklerine, içeceklerine, hayata bağlılıklarına dikkat etmeleri gerektiğini ifade eden Şimşek, şöyle konuştu:
'Şehirde kalsaydım, yaşayamazdım diye düşünüyorum. Burada mümkün olduğu kadar kendi yetiştirdiğim sebzeleri yiyorum. Doğal beslenmeye çalışıyorum. Çünkü buranın tertemiz, ilaç değmemiş bir toprağı var. Sadece hayvansal gübre kullanıyoruz. Bu doğanın muhteşemliğini aktarmak istedim. Burada bir pansiyon açtım. Ufak bir evim vardı, talep fazla olunca orada yapamadım. Sonrasında bu evi yaptım, gelen aileleri burada ağırlıyoruz. 10 kişilik bir aileyi burada yer yataklarında ağırlayabiliyoruz.'
Türkiye'de deniz turizminin dışındaki turizm alanlarının da gelişmesi gerektiğine işaret eden Vali Güvenç ise, termal, sağlık, spor ve kırsal turizmin önem kazanmaya başladığını belirterek, 'Bugün çok özel bir alandayız. Burada ekolojik denge, dünyanın yenemediği kanser hastalığına karşı, tedavi sürecinde önemli rol oynuyor. Buranın havasının, kansere savaş açan ve kanseri yenen bir hava olduğunu biliyoruz. Nursel Hanım'ın mutluluğunu burada birlikte paylaşıyoruz. Burada insanların hayata bakışı pozitif hale geliyor' dedi.

-MUHTAR DA ŞİFAYI KÖYDE BULDU-

Köyün Muhtarı Berrin Akduman ise 11 yıl önce bel fıtığı ameliyatı olduktan sonra yatağa bağlı kaldığını ve anneannesinin köyü olan Ayvacık'a yerleştiğini söyledi.
Akduman, 'Tedavim için gittiğim doktorların hepsi bana 'Bir daha yürüyemezsin' demişti. Ama ben de dedim ki 'Başaracağım ve yeniden yürüyeceğim'. Köyde yeniden doğmuş bir bebek gibi önce oturmayı, ardından emeklemeyi öğrendim. Evimiz ile çınar ağacı arasına gerilmiş çelik tel yardımıyla dizlerimi kuvvetlendirmeye çalıştım. Bir süre tekerlekli sandalye ile gezdim, ardından yürümeye başladım. Her gün yaklaşık 9 kilometre yürüyüş yapıyorum. Toprakla uğraşmak, dağın temiz havası ve oksijenin fazlalığı bana çok iyi geldi' diye konuştu.

Haber Ara