2011 ATIK YÖNETİMİ SEMPOZYUMU -ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI MÜSTEŞARI PROF. DR. AKÇ
Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Lütfi Akça, Türkiye'nin atık yönetim stratejisinin en önemli ilkelerinden birisinin 'atık ol
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-04-17 12:38:00
Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen '2011 Atık Yönetimi Sempozyumu' Manavgat'ın Side beldesinde başladı. 5 gün sürecek sempozyumun ilk gününe bakanlık yetkililerinin yanı sıra, çevre dernekleri, belediye çalışanları ve özel firmalardan yaklaşık 600 uzman katıldı.
Sempozyumun açılışında konuşan Çevre Orman Bakanlığı Müsteşarı Lütfi Akça, sempozyumun atık yönetimi konusunda yaşanan sorunların ve çözümlerin değerlendirilmesi, 2003-2011 yılları arasındaki gelişmelerin paylaşılması amacıyla düzenlendiğini kaydetti.
Anayasada yer alan 'sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı'nın çevre politikalarının esasını oluşturduğunu ifade eden Akça, 2003 yılından itibaren çevre mevzuatıyla birlikte büyük bir gelişme sağlandığını belirtti. Bu çerçevede; atık yönetimi, hava, su-toprak, deniz-kıyı, iklim değişikliği, kimyasallar yönetimi, çevre koruma hizmetlerinin finansmanı ve ölçüm denetim konularında mevzuat-uygulama, AB ve uluslararası kuruluşlar nezdinde kalıcı düzenleme ve çalışmalar gerçekleştirildiğini anlatan Akça, şunları kaydetti:
'2003 yılında Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ve Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği olmak üzere, üç yönetmelikle çalışılan atık sektörü, bugün 15 yönetmelikle çalışılmakta, bu yıl içinde yürürlüğe girecek Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların Kontrolü Yönetmeliği ve Atıkların Taşınmasına İlişkin Yönetmelik ile bu sayı 17 ye ulaşacaktır.
Bir yandan hukuki düzenlemeler tamamlanırken, diğer yandan atık yönetimine ilişkin planlamalar da nihai hale getirilmektedir. Bu kapsamda 2008-2012 yıllarını kapsayan ulusal ölçekli 'Atık Yönetimi Eylem Planı' Bakanlığımızca uygulamaya alınmıştır. Diğer yandan AB uyum süreci için hazırlanan ve 2009-2013 yıllarını kapsayan 'Ulusal Atık Yönetim Planı' ülkemizin atık yönetimi konusundaki stratejisini belirlemektedir. Bu çalışmalara paralel olarak yatırım planlamalarını da içerecek bölgesel planlamaların yapılması süreci de başlatılmıştır.'
Türkiye'de atık yönetim stratejisinin en önemli ilkelerinden birinin 'atık oluşumunun azaltılması ve atıkların geri kazanılması' olduğuna dikkati çeken Akça, şöyle devam etti:
'Başta Çevre Kanunu olmak üzere çevre mevzuatını oluşturan bütün hukuki düzenlemelerde atıkların tekrar kullanılması, materyal ve enerji olarak geri kazanılması öncelikli yönetim prensiplerinden birisi olarak ele alınmış; geri kazanım faaliyetleri teşvik edilmiş; geri kazanım tesislerinin teknik ve idari yeterliliklerinin arttırılması amacıyla kriterler oluşturulmuş ve bu kriterleri sağlayan tesisler lisanslandırılarak hem ekonomiye hem de çevreye katkıda bulunmaları sağlanmıştır. Bu doğrultuda, 2003 yılındaki geri kazanım ve bertaraf tesis sayısı 37 iken 2010 yılında bu sayı 680'e ulaşmıştır.'
Prof. Dr. Lütfi Akça, katı atık yönetimi hizmetlerinin kaliteli, sürdürülebilir ve karşılanabilir maliyetlerde planlanıp yürütülebilmesi için bölgesel katı atık yönetim tesislerinin hizmet vereceği Atık Yönetim Birliklerinin veya atık havzalarının daha fazla nüfusa hizmet vermek üzere oluşturulmasının ve katı atıkların entegre yaklaşımla yönetiminin Bakanlık politikası olarak benimsendiğini de vurguladı.
Entegre atık yönetimi kapsamında atıkların geri kazanılması ve bertaraf edilmesi konusunda Bakanlığın ciddi çalışmalar yaptığına işaret eden Müsteşar Akça, şu bilgileri verdi:
'Bakanlığımız önderliğinde yapılan çalışmalar sonucu 2011 yılı ilk çeyreği itibariyle ülkemizde düzenli depolama tesisi sayısı 59 olup bu tesisler ile 756 belediyede 41 milyon nüfusa hizmet verilmektedir. 2012 yılına kadar, şehirlerde yaşayan 59 milyon nüfusa hizmet verecek şekilde bütün katı atık tesislerinin tamamlanması planlanmaktadır. Bir taraftan bu tesisler hizmete açılırken, diğer taraftan da eski vahşi çöp döküm alanlarının ıslahı yapılmaktadır. Depolamaya giden atık oluşum miktarlarının hızla düşürülmesi için, atıkların düzenli depolanmasına dair yönetmelikle 2015 yılında depolanacak olan biyobozunur atık miktarının 2005 yılında üretilen toplam biyobozunur atık miktarının ağırlıkça yüzde 75'ine indirilmesi yönünde planlama yapılmıştır.'
Belediyelerin atık toplama hizmet kalitesini arttırmak amacıyla Bakanlık tarafından belediye, birlik, il özel idarelerine toplam 333 çöp toplama kamyonu dağıtıldığını söyleyen Akça, tıbbi atıkların güvenli bertarafı konusunda da yatırım çalışmalarının devam ettiğini belirtti.
Bakanlığın ambalaj atıklarının yönetimi konusunda da bir hayli yol aldığının altını çizen Akça, atıkların kaynağında ayrı toplanması ve geri kazanılması konularında, ambalajı piyasaya sürenlerin, kullananların, belediyelerin ve toplayıcıların koordineli çalışmalar yürüttüklerini ifade etti.
Tehlikeli atıklar, atık yağlar, pil ve akümülatörler ile ömrünü tamamlamış araçlar, atıklardan üretilmiş yakıt, tehlikeli atıkların ara depolaması, ömrünü tamamlamış araçların depolaması, arındırılması, sökümü ve işlenmesi konusundaki çalışmaları da özetleyen Prof. Dr. Akça, 'Yapılan bütün olumlu çalışmalara rağmen atık sektöründe halen kat edilmesi gereken önemli mesafeler vardır. Bu mesafenin büyük bir kısmı belediyelere diğer önemli kısmı ise sanayi sektörüne düşmektedir' diye konuştu.
-ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRÜ KINACI-
Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetim Genel Müdürü Prof. Dr. Cumali Kınacı da konuşmasında, atık türleri ve miktarındaki artışın her bir atık türü için ayrı yönetim sistemi kurmak yerine tüm atıkları içine alan entegre bir yaklaşımın gerekliliğini ortaya çıkardığını belirtti. Kınacı, şöyle konuştu:
'Türkiye'de atık yönetimi sektörü özellikle geri dönüşüm ve geri kazanım faaliyetlerindeki büyük kapasite artışı ile kaynak verimi konusuna muazzam bir katkı sağlamaktadır. Evsel kaynaklı atıklar olsun, ticari ve imalat sanayi kaynaklı atıklar olsun geri kazanım konusunda yapılan önemli yatırımlar çağdaş atık yönetiminin kapısını sonuna kadar açmaktadır.
Büyük oranda atıkların sebep olduğu metan gazı karbondioksit gazından 21 kat daha fazla sera etkisine yol açmaktadır. Dolayısıyla atıkların toplanması ve düzenli bir şekilde bertarafı büyük önem taşımaktadır. Katı atıkları bertaraf edecek tesislerin bir an önce ülkemize kazandırılması için gerekli çalışmalar yürütülmektedir. Bir taraftan bu tesisler hizmete açılırken, diğer taraftan da eski vahşi çöp döküm alanlarının ıslahı yapılmaktadır.
Bilindiği üzere Bakanlığımız katı atık bertaraf tesislerine hem finansman açısından hem de teknik bilgi açısından her zaman destek olmakta öte yandan da ülkemizin toprağının, havasının, suyunun kısaca çevresinin korunmasını sağlamaktayız.'
Türkiye'de üretilen evsel atıkların önemli bir kısmını (yaklaşık yüzde 30) geri kazanılabilir atıkların oluşturduğun bildiren Kınacı, değerlendirilebilir bu atıkların da evsel atıklardan ayrı olarak toplanıp, geri dönüştürülerek ekonomiye tekrar kazandırılması gerektiğini söyledi.
Genel Müdür Kınacı şöyle devam etti:
'Ülkemiz hızla gelişmekte, büyümekte ve kalkınmaktadır. Bunun neticesinde; ekonomik büyüme, nüfus artışı ve refah seviyesinin yükselmesi, giderek artan miktarda atık üretimine yol açmaktadır. Günlük yaşamda kullandığımız ve hayatımızı kolaylaştıran birçok tehlikeli ürün bulunmaktadır. Bu ürünler işlerimizi daha hızlı, kolay ve etkili bir şekilde yapmamızı sağlayan temizlik malzemeleri, deterjanlar, boyalar, kişisel bakım ürünleri, pestisitler gibi çok çeşitlidirler. Bu ürünlerin atıkları tehlikeli atıklar kapsamında değerlendirilmekte olup, bunların evsel depolama alanlarına gitmeyecek şekilde tedbirlerin Belediyeler tarafından alınması ihtiyacı bulunmaktadır. Bu amaçla belediyelerin getirme merkezleri ve kapı kapı toplama sistemini geliştirici tedbirlerini Entegre Yönetim Planı kapsamında ortaya koymaları gerekmektedir.'
SON VİDEO HABER
Haber Ara