Suriyeliler polis devletini 'tweet'liyor
Suriyeliler sosyal medyayı nasıl kullanıyor. Hugh Macleod, 'Polis devletini 'tweet'lemek' adlı makalesine Suriye'deki gelişmelere yer veriyor...
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-04-10 14:55:36
Hugh Macleod* / TİMETURK
İki Sim kartı var, iki takma adı ve tehlikeli bir nikotin bağımlılığı. Dizüstü bilgisayarı her zaman olduğu gibi açık; parmakları dijital enformasyan paylaşımın çılgın balerini gibi dans ediyor.
“Arayan AP’ydi” diyor Suriyeli siber eylemci ayaklanmayı haber verdiği için Şam’dan kovulan uluslararası haber ajansını kastederek: “Bizden videoyu doğrulamamızı istediler. Doğrulamak mı? Henüz değil! Yani!”
Rami Nahle’yi Beyrut’taki güvenli evde birkaç kişi tanıyor: pizza teslimatçısı, oradan geçen bir Fransız fotoğrafçısı ve yakalanmadan önce buraya kaçan Suriyeli muhalifler. Burası dünyanın en sıkı kontrol edilen polis devletlerinden birinin zincirlerini kırmak için sosyal medyayı kullanan eylemcilerin sürekli büyüyen ve organize merkezi. Bu merkezden, Suriye’deki rejim aleyhtarı gösterilerin resimleri ve haberleri dağıtılıyor.
Savaş istasyonları
Bugün Cuma, öğleden hemen sonra, camilerden çıkan kalabalıklar caddelere dökülecek ve ülkenin her yerinde beklenen kitlesel gösteriler özgürlük çağrısı yapacak.
Rami’nin dairesi resimdeki gibi bir savaş sığınağını andırıyor. Büyük boy bir Nescafe kavanozunun yanında yarısı yenmiş Arap pideleri var. On beş gün yetecek kadar içme suyu depolanmış. İçi bulaşık dolu lavabonun yanında üst üste yığılmış pizza kutuları yer alıyor. Mutfak, Suriyelilerin bayıldığı Latin Amerika çayları tahkim edilmiş.
Her 10 dakikada ya da onun gibi bir sürede Rami’nin dizüstü bilgisayarı, gelen Skype aramasıyla cırlıyor. İnternet telefon sistemi isimsiz kullanıcılara izin veriyor ve şifrelemesi yetkililerin dinleyemeyeceği kadar girift.
İlk araya CNN, fakat onların Irak uzmanı Suriye’yi bilmediğinden Rami dikkatlice Kamışlı’nın neresi olduğunu, 1,5 milyon Kürt’ün yaşamasına rağmen neden birçoklarının vatandaşlıktan mahrum olarak yaşadıklarını ve devlete karşı derin acılara sahip olduğunu açıklıyor. Cuma gösterilerinin orada başlaması özellikle önem arz ediyor.
Sonra Fas Akdeniz Uluslararası Radyosu arıyor. Suriye diyalekti anlaşılmadığından klasik Arapçaya dönüyor. BBC arayıp güncelleme istemeden önce bir sigara yakmanın tam zamanı. Arkasından da AP arıyor ve doğrulama istiyor.
Bir pilotun seyrüsefer sistemine benzeyen gelişmiş bir sosyalmedya bağlantı platformu olan Rami’nin “Tweet Deck” sistemi, Suriye’deki arkadaşlarından gelen mesajlarla yanıp sönüyor.
Ekip, bildirenler ve yayınlayanlar olarak ikiye ayrılmış. Saha ve bilgisayar ekibi ayrı olarak çalışıyorlar. Şam, Humus, Halep ve gösterilerin başladığı Dara gibi Suriye’nin büyük şehirlerindeki eylemciler görgü şahitlerinden bilgiler alıp bilgisayar ekibine geçiriyor. Bilgisayar ekibi de, Facebook ya da Twitter’da yayınlamadan önce farklı kaynaklardan bilgiyi doğrulatıyor.
“Doğrulandı: Kamışlı’daki Kürtler bağırıyor: ‘Özgürlük istiyoruz, vatandaşlık değil’” diyor Rami gözlerini kaldırmadan. “Doğrulandı: Resuleyn’de Gösteriler” diye yazıyor ve ekliyor: “Suriye, Türkiye ve Irak sınırları arasında”.
Ekrandan “Hazır bez kullanmaya başlamadın mı?” diye okuyup gülüyor ve bir anlığına divana oturuyor. “I Love Syria 2011” adındaki Twitter takipçisi Rami’ye takılıyor. Bu takipçinin derdi 26 yaşındaki Rami’nin bağırsakları.
Fakat gülümsemesi, hareketin merkezlerinden Şam’ın banliyösü Duma’dan gelen haberlerle kayboluyor. “Duma’da şehitler var” diyor Rami, yüzünü ellerinde tutarak: “Doktorları çağırma zamanı”.
Esini betimlemek
Suriye’nin online eylemcileri farklı kesimlerden oluşuyor. Sünni’lerden Hıristiyanlara, Dürzü’lerden Nusayrilere kadar toplumun tüm büyük kesimlerinden insanlar bulunuyor.
Eylemci ağına doğrudan dâhil olanlar genelde 20’li 30’lu yaşlarda, teknoloji meraklısı, hevesli ve İngilizcede mahir gençler. Kimileri, uluslararası standartlarda eğitim almış gazeteciler. Kimileri de; avukatlar, doktorlar ve mühendisler gibi profesyoneller.
Bazıları ya yasaklı oldukları ya da Suriye’de yakalanma endişesi taşıdıkları için Beyrut, Washington, Londra, Paris ve başka yerlerde çalışmayı sürdürüyor. Birçok eylemci Suriye hapishanelerinde ancak henüz yakalanmamış diğerleri caddelerde rejimin kimsenin görmesini istemediği haberleri ve resimleri toplamayı sürdürüyor.
Rami gibi bazıları Şam Üniversitesi’ndeki siyasi bilimler lisansını tamamlamayı umuyor. Polis devleti hayatlarına etki etmeden önce hükümetlerini destekliyorlarmış.
Rami, “Kız kardeşim, Şam Üniversitesi’nde başkanın konuşmasının zekice olmadığını söylediği için iki ay 24 saat hapis yattı” diyor.
Rami’nin tanıdığı bir kızın sözüm-ona 2006’da namus cinayetine kurban gidişi ve katiline verilen hafif ceza da onu Suriye’de değişim isteyen online eylemcilerin yanına itmiş.
Dışarıdaki Suriyeli eylem ağlarının liderlerinden 31 yaşında Asuma Monaced’e göre kırılma anı, Suriye’deki ilk birleşik muhalif hareketi Şam Deklarasyonu lideri Suriyeli Milletvekili Riyad Şerif’in tutuklanması.
Beşşar Esad’ın babasından 2000’de başkanlığı miras aldığı zaman siyasi hayatın hafif rahatlaması esnasında eylemciler safına geçen Monaced, Şerif için “Kahramanlarımdan biri” diyor.
Monaced, Massachusetts Üniversitesi’nden Profesör Gene Sharp’ın totaliter sistemlere karşı şiddet-olmadan mücadele yazıları ve Slobodan Miloseviç’i deviren Sırp demokrasi yanlısı hareketten esinlenmiş.
Şimdilerde Avrupa’da ve ABD’de, Suriye rejimine baskı yapması için politikacılara lobi faaliyeti yürüten gönüllü ekibini yönetiyor. Ekip, ülkeden topladığı protesto hareketleriyle ilgili haberleri ve görselleri içeren günlük bülten yayınlıyor.
Monaced şunları söylüyor: “Diğerleri canlı kurşunlara hedef olurken Batı’da bu anları yaşadığım için kendimi ayrıcalıklı sayıyorum. Bu fedakârlıkların boş yere olmaması bizim boynumuzun borcu”.
Tüm motivasyonlarına rağmen, Suriyeli eylemciler, ülkedeki protesto hareketinin Tunus ve Kahire’deki devrimlere benzemeyeceğinde mutabık. Her gösteri sırasında cep telefonu ya da gizli kameralarla kaydettiği görüntüleri YouTube’a yükleyen 26 yaşındaki Suriyeli eylemci, “Mısır ve Tunus’daki siber eylemcileri görene kadar ifade özgürlüğünün anlamını bilmiyordum” diyor.
Hükümetleri Tunus yetkililerinden interneti sansürlemek ve casuslukla ilgili dersler çıkarırken, Tunus ve Kahire’deki mevkidaşları gençlere siber polisten nasıl kaçabileceklerini öğretmiş. Eylemci şöyle açıklıyor:
“Proxy server kullanıyoruz ve neredeyse her gün değiştiriyoruz. Ellerinde yüksek çözünürlüklü kameralı cep telefonlarıyla her genç Suriyeli birer gazeteci. Açıklamaları ve videoları internet kafelerden yüklüyorum. 10 dakika sonra ayrılıp uzun süre aynı yere uğramıyorum”.
Bazı durumlarda, görseller hafıza kartlarında komşu ülkelere gönderilerek yayınlandığını anlatıyor, kadın eylemci.
Web polisi
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Suriye’yi en aktif 10 internet düşmanı ülkeler arasında gösteriyor. En az 150 site erişime kapalı bulunuyor. Bunların çoğunluğu Şam rejimine muhalif siteler.
Suriyeli blog yazarları sürekli bir tutuklanma korkusu yaşıyor.
Kerim Arbacı, hükümete yönelik eleştirilerin yer aldığı akhawia.net adlı gençlik forumunu yönettiği için 3 yıla mahkum olmuş. Arkadaşları, Arbacı’nın babasının oğlunun salıverilmesi için Suriyeli yöneticilere rüşvet verirken iflas ettiğini söylüyor.
Arbacı cezasını çekip ek bir ay daha yattıktan sonra babasını kaybetmiş. Geçen ay 33 yaşındaki blog yazarı kalp krizi geçirerek Beyrut’ta hayatını kaybetti.
Dünyada tutuklanan en genç kadın blog yazarı, 19 yaşındaki Tal el-Malluhi Suriye’de hapiste bulunuyor.
Tüm süren baskılara rağmen, eylemciler meşum Sovyet döneminin hatırlatan Suriye gizli polisinin siber alanı sansürleme çabalarında başarısız olduğunu söylüyor.
Beyrut’taki dairesine döndükten sonra İnsan Hakları İzleme Örgütü aramasıyla yeni bir paket sigara açması arasında Rami, onu sorgulayan memurların ne kadar bilgisayar cahili olduğunu fark ettiği gözaltına alınışını anlatıyor:
“İstihbarat memuru bana Facebook’a nasıl girdiğimi sordum. Ben de ona Google’daki bir Proxy’i kullandığımı söyledim. O da ‘Belki Google’ı banlamamız gerekiyor’ dedi. Eminim hayatında ilk kez Google’ı duyuyordu”.
Bazı eylemciler Suriye güvenlik görevlilerin tanınmış bir bilgisayar satış noktasına gidip tezgâhtardan mahkûmun bilgisayarına kırmasını (hack) isteyişini anlatıyor.
Korkuyla yaşamak
Razan Zeytuna, Suriye’deki insan hakları ihlallerini belgeleyen ve yayınlayan insan hakları araştırmacısı ve avukat. Üç hafta önce başlayan ayaklanmadan beri, Zeytuna ülkedeki gazetecileri ve eylemcileri yurtdışı medyayla buluşturmada anahtar rol oynuyor. Zeytuna, “Son birkaç gündür birçok arkadaşım tutuklandı. Bunlar arasında göstericiler, avukatlar, doktorlar ve bilgisayar başındaki eylemciler var” diye anlatıyor.
Zeytuna, sürekli tutuklanma tehdidine alışmış gibi görünüyor: “Kapımın önünde beni izleyen biri olmasına alıştım. Yeni bir şey değil. Asıl beni açıkça takip ettikleri ve saklanma zahmetine bile girmedikleri zaman sıkıntı. Elimi ayağımı bağlıyorlar. Kimseyle ne buluşabiliyorum ne de bir şey yapabiliyorum”.
Zeytuna, istihbarat memurlarınca sorgulandığını ve tehdit edildiğini anlatıyor: “Bu son kez dışarı çıkışın. Bir dahaki sefer güneşi asla göremeyeceksin”.
Stresle ve Suriye ayaklanmasının can almaya başlamasının korkusuyla geçen saatlerin ardından, Zeytuna 10 gündür duş almadığını, uykusuzluk çektiğini ve zar zor yiyebildiğini anlatıyor. Bir gece geç vakit, ertesi günkü protestolarla ilgili anlık mesajlaşmasında şöyle yazıyor: “Kocam ve arkadaşlarım gidiyor. Allah’a ısmarladık diyorlar. Dönmeyebilirlermiş. Aman Allah’ım!”
Fakat tıpkı diğer eylemciler gibi Zeytuna kendi hayatı için değil bir parçası olduğu tarihi an için endişeleniyor: “150 genç insanı kaybettik. Bu kadar çok kayıpla başa çıkamam. Amaçlarımıza ulaşamayacağımız düşüncesi bunların hepsinin boşa olacağını anlamına geliyor. Asıl bizi korkutan bu”.
*El-Cezire’de yayınlanan ve Suriyeli bir gazeteciyle birlikte yapılan bu haber Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
İlgili haberler için tıklayın
Suriyeli gençler Twitter'de neler yazıyor?
SON VİDEO HABER
Haber Ara