Clelia-Elsa Froguel & Hatice Kassam / TIMETURK
Bir zamanlar “Afrika’nın Paris’i” olarak adlandırılan şehrin caddeleri Gbagbo-yanlısı askerlerin cesetleriyle dolu, kamyonetler alevler içerisinde. Savaşın daha az değdiği uzak bölgelerde sakinler su ve yiyecek sıkıntısı çekiyor. Fildişi Sahilleri’nde insani durum bu kadar vahimken, siyasi çatışma zirvesine ulaşmış görünüyor.
Pazartesi günü düzinelerce sivilin öldürülmesi ve BM personelinin yaralanmasının ardından BM-Fransız güçlerinin başkanlık sarayına yakın bölgelere ve 3 stratejik askeri hedefe hava saldırısı düzenledi. Kasım’daki seçimin ardından görevini bırakmayı reddeden şimdiki başkanı devirmek için uluslararası toplumun çabasında emsali görülmemiş bir artış meydana geldi.
Başkan Obama, Fransız ve BM müdahalesine desteğini yinelerken, Laurent Gbagbo’dan görevini bırakmasını istedi. Obama, “Çatışmanın sürdüğü her gün daha fazla acı getirip Fildişi Sahilleri halkının geleceğini ve barışını geciktirecek” dedi.
Abidcan caddelerindeki çatışmaların arkasından Salı gecesi, Plateu bölgesinde bir sığınakta olduğu söylenen Başkan Gbagbo’nun teslim olduğu ve UNOCI’den (Fildişi Sahilleri Birleşmiş Milletler Operasyonu) korunma istediği bildirildi. Salı günün erken saatlerde Outtara’ya bağlı güçlerin başkanlık sarayını sarmıştı ve hükümet-yanlısı askerlerin hükümetin erkini kurtarmak için umutsuzca savaşıyordu. Reuters Gbagbo’nun teslim şartlarını görüştüğüne dair BM raporunu açıklamasından birkaç dakika sonra Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe, Fransız ulusal haber kanalında göründü. Birkaç saat sonra Gbagbo Fransız haber kanalı LCI verdiği demeçte, görevi bıraktığına dair haberleri yalanladı ve meşruiyetini bir kez daha yeniledi.
Bir kez daha Fransa, Fildişi Sahilleri’ndeki çatışmanın ortasında yer alıyor. Eskiden beri Fransız-Afrika geleneğinde, Fransız diplomasisi Afrika’da kişisel ve sömürge-sonrası emperyalist çıkar karmaşasına yakalandı.
Geçtiğimiz hafta sonu havaalanını ele geçirdikten sonra 2002’den beri orada bulunan Fransa’nın bin 650 kişilik Licorne (Tekboynuz) Gücü, Pazartesi günü “ağır silahları” yok etmek için BM ile gücünü birleştirdi. Elize Sarayı, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un Fransa’nın askeri katılımını istediğini kaydetti.
Saldırı, oybirliğiyle 30 Mart’ta kabul edilen BM Güvenlik Konseyi’nin 1975 numaralı kararının ardından geldi. Karar, “Sivilleri korumak ve ağır silahların kullanımını engellemek için Birleşmiş Milletler gücü kullanımını” yineledi. Fransız ordusu destekli BM gücü, sivilleri koruma amacı taşıyor. Fransa, Fildişi Sahilleri’ndeki bağımsız devlete karşı ilk kez askeri güç kullanmıyor. Fildişi Sahilleri’nde, 8 bini çifte vatandaş olmak üzere 12 bin Fransız vatandaşı yaşıyor. Gbagbo, bunu “Fransız işgali” olarak nitelendiriyor.
Fildişi Sahilleri, neredeyse 40 yıl ülkeyi idare eden Başkan Houphouët-Boigny’nin 1993’teki ölümünün ardından Fildişi Sahilleri siyasi krizlerle mücadele ediyor. Anayasada yapılan değişikliğe göre, görevi Ulusal Birlik sözcüsü Henri Konan Bédié devralacaktı. Ancak iki kişi buna karşı çıktı: Muhalefetteki FPI lideri Laurent Gbagbo ve iktidardaki PDCI Partisi’nden ve Boigny’nin eski başbakanı Alassane Outtara. Paris’le sıkı ilişkilere sahip Ado adıyla bilinen ikincisi, uluslararası kamuoyunda meşru seçilmiş başkan olarak tanınıyor. Sarkozy, Paris’in zengin bölgelerinden Neuilly Valisiyken nikâhını kıymıştı. Her ikisi de Sarkozy’nin “kardeşim” olarak nitelediği girişimci Martin Bouygues’in arkadaşı. Bouygues, enerji ve inşaat sektörlerinde yatırımı bulunan Fildişi Sahilleri ekonomisinde önemli bir isim.
1999’da General Gueï, darbe yapıp Fildişi Sahilliliği ırkçı söylemini geliştirdi. Bu söylem “gerçek Sahilli” olmadıkları gerekçesiyle ülkedeki ekseri nüfusu sosyal, ekonomik ve siyasi haklardan mahrum etti. Ülkedeki Burkinabe’ya yapılan ayrımcılık etnik azınlıklar arasındaki tansiyonu yükseltti. Guei, birkaç ay sonra kaçmak zorunda kaldıktan sonra, yeni kurulan hükümet başkanlık adaylarının ebeveynlerinin Fildişi Sahilleri’nde doğma olduğu kanununu çıkardı. Babası Burkina Faso’da doğan Outtara’nın başkanlık adayı olmasını engelledi. Gbagbo ülkenin güneyinde büyük desteğe sahipken, Outtara, Mali ve Burkino Faso’dan gelen kahve ve kakao işçilerinin yaşadığı ekseri Müslüman kuzeyi temsil ediyor.
Fildişi Sahilleri İç Savaşı 19 Eylül 2002’deki direnişe dönüşen başarısız bir darbeyle başladı. Kuzeyin “direnişçileri” ayrımcılığa karşı savaştıklarını ve başkanı meşru kabul etmediklerini söyledi. Gbagbo’nun askerleri hızla müdahale etti. Bölgesel (ECOWAS) ve uluslararası (BM) unsurlar lojistik ve finansal eksiklerden dolayı gecikti. Fransız birlikleri Licorne operasyonuyla ek destek sağladı ve Marcoussis (2003) ve Acra (2004) anlaşmalarını organize etti.
Fildişi Sahilleri’ne Fransız müdahalesi sadece siyasi değil aynı zamanda ülkedeki yoğun ekonomik çıkarlarını koruyor. Sarkozy’nin başka bir arkadaşı Vincent Bollore (Fransız başkanını seçimden sonra bir aylığına yatını tahsis eden kişi), lojistik ağı Bollore, Afrika’daki büyük ekonomik oyunculardan biri. 43 Afrika ülkesinde faaliyet gösteren şirkette 18 bin 480 kişi çalışıyor ve senelik 1,4 milyar Euro ciro yapıyor. Trenler, lojistik araçlarına sahip Bollore, Batı Afrika’nın yüzde 20 kakao, kahve, palmiye yağı ve pamuk ihracatının yüzde 30’unun nakliyesini elinde tutuyor. Grup, Fildişi Sahilleri’nde tren yolları ve limanlar işletiyor. Ülkede yatırımı bulunan diğer Fransız firmaları; Total, Orange, Air France ve EDF.
Salı sabahı Paris’te birçok Fildişi Sahili vatandaşı durumu tartışmak için toplandı ve birçokları Fransa’nın müdahalesini eleştirdi. Abidcan’da ailesi bulunan bir öğrenci, Gbagbo’nun ardından gelecek katliamlardan korktuğunu ve “ulusal uzlaşı” hükümeti umudunu dile getirdi. Birçok kişi Libya’nın ardından Sarkozy’nin son PR girişimini azalan popülaritesini artırma amacı taşıdığını düşünüyor. “İnsan hakları Devleti”nin sadece Gbagbo askerlerinden değil aynı zamanda seçilmiş-başkan Outtara’nın Duekoue’deki katliamları gibi suçlarından hesap sorup sormayacağı merak konusu?
Bu haber Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.