Alaattin Aldemir: Darbecilerin yargılanmasına müdahil olacağız
Merhum Alparslan Türkeş döneminde Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapan Alaattin Aldemir, 12 Eylül darbesiyle ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Savcı Murat Demir'i görevlendirmesinin güzel bir hediye olduğunu söyledi. Davaya müdahil olacaklar
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-04-07 08:32:18
Cihan TV Network tarafından hazırlanan 'Anadolu'da Sabah Programı'na konuk olan Aldemir, amaçlarının, dünden intikam almak değil, yarının Türkiyesinin önünün açılması olduğunu ifade etti. 12 Eylül 1980 darbesini yapanların yargılanması için savcı atanmasını değerlendiren Aldemir, referandumda 'evet' dediklerini hatırlatarak, "Bizim için güzel bir hediye oldu. Amacımız, intikam almak değil. Dünden intikam almak değil, yarının Türkiye'sinin önü açılsın diye bu kampanyayı yapmıştık. Bir daha darbe, ihtilal, cunta kurmaya kimse tevessül etmemesine yönelik bir mesajdır. Bu da demokratikleşme açısından çok önemlidir. 12 Eylülcülerin yargılanmasına müdahil olacağız. Herkesin davacı olması için elimizden geleni yapacağız, destek vereceğiz. Kimse bundan böyle bu tür şeye teşebbüs edemesin. Vicdani sorumluluk sahibinde olan çok sayıda ülküdaşımız, referandumda 'hayır' dedikleri için bugün vicdani pişmanlık içindeler. Ama üzülmelerine gerek yok, Türkiye doğru yola girmiştir. Bundan sonra demokratikleşmeye katkı sağlasınlar." dedi.
Alparslan Türkeş döneminde Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapan Alaattin Aldemir, 30 yıl sonra da olsa hesap sorulmasından insanın mutlu olduğunu vurguladı. Aldemir, aynı zamanda yaşadıklarından dolayı burukluk da duyduklarını ifade etti. "Talimatla işkence yapan binlerce polis, asker ve gardiyan vardı. Zulüm mekanizmasını işletenler neler hissetti, onu merak ediyorum." diyen Aldemir, bir tanesinin dahi 'İşkence yaptık, vicdani ızdırap çektik' demediğini söyledi.
Onların da toplumla yüzleşmesi açısından bu sorgulamayı yapmaları gerektiğinin altını çizen Aldemir, siyasilerin rollerini kabul etmeyip direnmiş olmaları halinde bu süreçlerin yaşanmayacağını vurguladı. Darbelerin yaşanmaması halinde bu kadar toplum kaynaklarının, insan kaynağının boşa gitmemiş olacağını anlatan Aldemir, dünden ziyade yarını önemsediğini belirtti. Zulüm kime karşı yapılırsa yapılsın, dünya görüşü ne olursa olsun, buna karşı durulması gerektiğinin altını çizen Aldemir, mağduriyetler üzerinden kimlikleri inşa etmeyeceklerini söyledi.
"MHP YÖNETİMİ BAŞBUĞ'UN SAVUNDUKLARININ KARŞISINDA"
Ülkücü hareketin, çıkış kaynağından uzaklaştığını düşündüğünü dile getiren Aldemir, dünya görüşü kaynaklarının ise İslam, insan, hukuk, demokrasi ve insan hakları olduğunu ifade etti.
Kupkuru bir 'vatan bölünecek savunması', üretilen düşman korkuları ile anti tez savunma yapıldığını anlatan Aldemir, ülkücü hareketin nasıl hepsi MHP ve BBP'de değilse, yöneticilerin de hepsinin ülkücü olmadığını belirtti.
"Eğer benim hassasiyetlerime göre hareket etmiyorsa zaten benden uzaklaşmış demektir." diyen Aldemir, şu anki MHP yönetiminin rahmetli Başbuğ'un savunduklarının karşısında, karşısında olduklarının ise yanında olduklarını vurguladı. Bugünkü yönetime söyleyecek hiçbir şey bulamadığını dile getiren Aldemir, ülkücü hareketin bu milletin içinden doğup geldiğini kaydetti.
"REFERANDUMA 'EVET' DİYEN ÜLKÜCÜLERE 'SÜTÜ BOZUK' DENMESİ YAKIŞMADI"
Ulusalcılığın 'milletsiz milliyetçilik' anlayışına sahip olduğuna dikkat çeken Aldemir, milletin değerlerine meydan okuduklarını ifade etti. MHP'nin CHP ile yanyana durduğunu kaydeden Aldemir, referandumda 'evet' diyen ülkücülere 'sütü bozuk' denmesinin ise o makamda oturanlara yakışmadığını söyledi.
Tarihin, kimin nereye doğru durduğunu göstereceğini dile getiren Aldemir, kendilerinin hep doğru yerde durduklarını belirterek, "Bir milyon haksız varsa, bir tane de mazlum varsa, haksız çoğunluğun olduğu yerde olmam. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır." dedi.
"SESSİZ KALAN ÜLKÜCÜLER KONUŞSUN"
Menfaat için siyaset yapmadıklarını dile getiren Aldemir, MHP'den aradıklarını belirterek, "Haklısın ama dava da zarar görmemeli. Biraz sussan diyorlar." dediklerini aktardı. Doğruları söylemek zorunda olduğunu, aksi halde Başbuğ ve şehitlerin kendilerine hesap soracağını anlatan Aldemir, vicdani sorumluluk olarak açıklamalar yaptığını ifade etti.
MHP'nin, baba ocağı olduğunu ve çağırmaları halinde gidebileceğini açıklayan Aldemir, parti içi demokrasiyi hayata geçirmek, iktidar ve muktedir olmak, Türk-İslam dünyasının kapısını açmak için gidilebileceğini ifade etti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Fethullah Gülen Hocaefendi ve sevenlerine yönelik açıklamalarını da eleştiren Aldemir, kendilerinin yapamadıklarını cemaatin yaptığını vurguladı. Sorunlarının, bu milletin değerlerine düşman olanlarla olduğunu ifade eden Aldemir, millet ve devletiyle barışık olan insanlarla sorunlarının olamayacağının altını çizdi. "Devletin kurumları yıpranmasın deniyor. Ben mi yıpratıyorum; içindekiler yıpratıyor. Bunların ayıklanması gerekiyor." diyen Aldemir, MHP'nin baraj altında kalmasını istemediğini, ancak bu şekilde devam etmesi halinde ne ile karşılaşılacağının görüleceğini belirtti. Kimin demokrasiden, kimin insan haklarından, kimin mazlumdan, kimin zalimden yana olduğunun görüleceğini, kimsenin maskesiyle dolaşamayacağını anlatan Aldemir, sandıkta milletin MHP'yi beklediğine dikkat çekti.
"BAŞBUĞ SAHİP ÇIKILMASI GEREKTİĞİNİ VASİYET ETTİ"
Rahmetli Başbuğ'un, Hocaefendiye karşı özel ilgi ve sevgisi olduğunu vurgulayan Aldemir, Başbuğ'un, cemaate sahip çıkılması gerektiğini vasiyet ederek, "Biz düşündük, bunlar yaptı. Allah razı olsun, destek olmamız lazım." dediğini aktardı.
Başbuğ'un özel konuşmalarına şahit olan diğer ülkücüleri de konuşmaya davet eden Aldemir, "Tarihe not düşsünler, bu yanlışa son versinler. Başkaları da Başbuğ'un bu konuşmalarına şahit. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Milyonlarca gönüllü insan zan altındadır. Bu insanlar işinde, gücünde, aile hayatı olan, hizmet düşüncesi olan insanlar. Siyasi makam için körlük içine düşmeyelim." diye konuştu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara