Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Libya, ne ahmakça bir savaş

Koalisyon Kaddafi’yi öldürebilir mi ve Bingazi’de geçici bir hükümeti resmen tanıyabilir mi? Doğu Libya’da devrimciler ve ulusal özgürlükçüler tam olarak kim?

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-04-06 00:33:05

Libya, ne ahmakça bir savaş

Alexander Cockburn*

Şu anda ABD, İngiltere ve Fransa’nın Libya’da başlattığı savaş , hiç kuşkusuz daha küçük ölçüde ama, Napolyon’un 1812 yılında Rusya’yı istila etmeğe karar verdiğinden beri askeri girişimlerin en aptalca olanlarından biri olmalı.

Öncelikle, koalisyon ülkeleri arasında operasyonun ana hedefi hakkında çıkan çatışmayla başlayayım. “Gereken bütün önlemleri almak”, “Libya topraklarında hiç bir şekilde yabancı işgal gücü” olamaz yasağı ile nasıl bağdaşıyor. Koalisyon Kaddafi’yi öldürebilir mi ve Bingazi’de geçici bir hükümeti resmen tanıyabilir mi? Doğu Libya’da devrimciler ve ulusal özgürlükçüler tam olarak kim?

Amerika Birleşik Devletleri’nde müdahaleye önayak liberal müdahaleciler oldu: Özellikle üç kadın; ilk olarak, Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışma Kurulu’nda Çokyanlı İşler ve İnsan Hakları Dairesi’nin başkanı Samantha Power. İrlanda asıllı Amerikan, 41 yaşında, adını ilk Bush devresinde soykırıma karşı Amerikan dışişleri politikası ve Clinton hükümeti’nin Raunda katliamına karşı başarısız tepkisi hakkında yazdığı A Problem from Hell (Cehennemden bir Sorun) kitabıyla duyurdu. Nisan 2008’de Obama’nın seçim kampanyası sırasında Scotsman’la yaptığı bir mülakatta Hillary Clinton’a “canavar” dediği için danışmanlık görevinden istifa etmek zorunda kaldı ama Obama seçimi kazandıktan sonra yeniden onurlandırıldı ve şu anda gördüğü canavar Kaddafi.

Susan Rice Amerika’nın Birleşmiş Milletler elçisi ve bu göreve getirilen ilk Afrika kökenli Amerikalı kadın. Uzun süreden beri ateşli bir müdahaleci. 1996’da Clinton hükümetinde görevliyken Ruanda’dan Zaire’yi işgal eden ve diktatör Mobutu Sese Seko’yo deviren çokuluslu gücü “Her şey Mobutu’dan iyidir” diyerek destekledi. Fakat 23 Şubat’ta Huffington Post’ta
Bush yıllarında Birleşmiş Milletler’de Amerikan delegasyonunda görev yapmış olan Richard Grenell tarafından şiddetle eleştirildi. Grenell görüşünde Rice’ın ve sonradan patronu olacak Obama’nın birçok durumda gevşek davranmış olmasını, Orta Doğu’yu saran kargaşada önderlik yapmamış olduğunu ve özellikle Kadafi’ye karşı ayaklanmayı desteklemeye ilgisiz kalmasını sert bir şekilde vurguluyordu.

Rice ve Clinton, Grenell’in yaylım ateşini ciddiye aldılar. Ateşli Powel’in kışkırtmasıyla sertleştiler ve Clinton kızgın saldırılarını “kuduz köpek” Kaddafi’ye yöneltti. Clinton için bu, kendisinin 2008 yılında Obama’yı Washington’da gece saat 3’te kırmızı telefon çalsa bile uyuklamaya devam edebilen güçsüz bir barışsever gibi betimleme çabalarının tekrarıydı.

Obama’ya gelince, çok pahalıya mal olacak bir bataklık olarak gördüğü, Savunma Bakanı Gate ve Genel Kurmay Başkanı’nın karşı çıktığı müdahaleye pek hevesli değildi. Ama liberal müdahaleciler ve neo konservatifler seslerini yükseltilmişti ve her zaman bir köşeye kıstırılmaktan korkan Obama boyun eğdi ve aceleyle ülke tarihinde savaşın hedefi hakkında en az inandırıcılığı olan açıklamayı yaptı. Solcu temsilci Dennis Kucinich anayasada savaş açma yetkisi parlamentoya verildiği halde, bu yetkiyi haksız kullandığı için Obama hakkında meclis soruşturması açılmasını isteyeceğini söyledi. Ama solun protestosunun çok zayıf olduğunu da söylemek gerek. Her zaman olduğu gibi, solda birçok kişi destekleyebilecekleri bir müdahale istiyor ve bir sürüsü coşkuyla “İşte bu o” diye mırıldanıyor. Akla uygun tutum (benimki) büyük kuvvetler tarafından yapılan bir Batı müdahalesi, isterse insani niyetle olsun veya olmasın, hiç bir zaman iyi sonuç vermedi.

ABD’de ki müdahale kışkırtıcıları hakkında bu kadarı yeter. Fransa’da entelektüel çığırtkan, entelektüel züppe ve “yeni filozof” , hayranlarının ve onu küçümseyenlerin BHL diye de adlandırdığı Bernard Henri Levy. Bizim haber servisimiz CounterPunch Newsletter’in son sayısında Larry Portis’in anlattığı gibi BHL 3 Mart’ta Bingazi’ye geldi.

“İki gün sonra çeşitli televizyon kanalları BHL ile görüştü. Kameraların karşısına her zamanki üniforması ile çıktı; yakası yukarıya doğru dönük tertemiz beyaz gömlek, siyah ceket ve dağınık saç.

“Mesajı acil ama güven vericiydi, “Hayır” dedi, Kaddafi’nin muhaliflere saldırı başlatacak gücü yok. Bunu yapacak maddi olanakları yok. Ama uçakları var. Asıl tehlike bu.” BHL radyo yayınlarının bozulmasını, Libya’da bütün uçak iniş pistlerinin yok edilmesini ve Kaddafi’nin özel sığınağının bombalanmasını istedi. Kısaca, bu insanca bir müdahale olacaktı, ama bu nasıl gerçekleşecekti açıklamadı.

“BHL atılacak ikinci adımı da açıkladı: “Bingazi’den ona (Sarkozy) telefon ettim. Geri dönünce Elysee Sarayı’na onu görmeğe ve Ulusal Geçiş Konseyi’deki kişilerin iyi adamlar olduğunu söylemeye gittim.” Gerçekten, 6 Mart’ta BHL Fransa’ya döndü ve Sarkozy ile görüştü. Dört gün sonra, 10 Mart’ta Libya’dan Fransa’ya davet ettiği üç Libyalı ile Sarkozy ve onun üst düzey danışmanlarıyla tekrar buluştu. 11 Mart’ta Sarkozy Libya Ulusal Geçiş Konseyi’ni Libya halkının tek meşru temsilcisi olarak tanıdığını açıkladı. Buna karşı, Bingazi’de halk kurtuluş çığlıkları attı Sarkozy’nin ismini alkışlarla haykırdı, Fransa’da halktan destek oranı %20’lere düşen “Sarko” en sonunda rağbet kazandı.”

Müdahale bu koşullar altında tasarlandı. Petrolle hiç bir ilgisi yok: her şey kişisel ve politik çıkar ile ilgili. Ama müdahaleciler kimin imdadına yetişiyor? Bingazi’nin romantik devrimcileri ve alay konusu olan Kaddafi’nin doğu Libya’daki karşıtlarını El Kaide diye tanımlaması dışında büyük belirsizlik var.

Gerçekte Kaddafi’yi bu konuda destekleyen iki sağlam belge var. Bunlardan birincisi Wikileaks definesinde yayınlanan, 2008 yılında Trablus Amerikan Elçiliği’nden Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen, bu bölgede Amerikan aleyhtarı cihad duygudaşlığının yaygın olduğunu açıklayan “Doğu Libya’da Aşırılık” (Extremism in Eastern Libya) adlı bir gizli telgraf.

Telgrafa göre işin en endişe verici yanı, “...birçok Libyalının, özellikle Dernah ve civarında olanların, kendi vatan evlatlarının Irak’taki ayaklanmada rol almış izlenimini vermelerinden duydukları gurur… (ve) köktenci imamların cihada destek ve katılım teşvik eden mesajları yaymaktaki yetenekleri.”

İkinci belge, daha doğrusu bir seri belge, “Sinjar Tutanakları” denen, 2007 yılında Amerika’nın ele geçirdiği El Kaide belgeleri. Belgeler, West Point ABD Askeri Akademisi Terörizmle Savaş Merkezi’nde tam olarak incelendi. Al Kayda bürokratik bir grup ve tuttukları kayıtlar Irak’ta Amerikan ve Koalisyon güçleri ile çarpışmaya gidenler ve istendiği zaman intihar edenler dahil bütün personel hakkında tam doğru ayrıntılar içeriyor.

West Point analistlerinin El Kaide personel kayıtlarını istatistiki incelemeleri sonucu vardıkları karar bir ülkenin diğer ülkelere oranla, kişi başına hesaplanınca, en fazla yabancı savaşçıları gönderdiği: Bu ülke Libya. Kayıtlar “Sinjar Belgelerinde kaydedilen Libyalı savaşçıların büyük çoğunluğunun ülkenin kuzeydoğu bölgesindeki şehirlerden geldiğini” gösteriyor. Bingazi birçok gönüllü yolladı. Aynı şekide Darnah ise Bingazi’nin 200 km doğusunda ve Kaddafi’ye karşı ayaklanma başlayınca burada bir İslam emirliği ilan edildi. New York Times’ın muhabiri Anthony Şahid İslam Emirliği’ni resmen ilan eden Abdul-Hakim el-Hasadi ile konuştu. Şahid, “El-Hasadi Usame bin Laden’in ‘iyi taraflarını’ övüyor”, ama 11 Eylül’de Amerika’ya yapılan saldırıyı ihtiyatla kınıyor” dedi. Başka kaynaklar Osama’nın bu hararetli hayranının geçici hükümet kurulmasında en çok etkili olacağı görüşünde.

West Point Irak Sinjar araştırması hangi şehirden geldiği bilinen 440 yabancı gönüllünün 21’inin Bingazili olduğunu hesaplıyor. Bingazi böylece raporda verilen listeye göre, Irak’a en çok fedai gönderen dördüncü şehir oluyor. El Kaide’ye en çok katılım 53 kişiyle Darnah’tan oldu. İkinci en yüksek katılım, 51 kişi ile Suudi Arabistan, Riyad’dan geldi. Riyad’daki nüfusun %2’si kadar bile olmayan Darnah (80,000) kişi başına, büyük bir farkla, en çok katkıda bulunan şehir.

Eski CIA harekât görevlisi Brian Fairchild’ın yazdığı gibi, “Kaddafi sonrası bir yönetim planının yokluğu aşikâr. Libya’nın aşiret yapısı hakkındaki belirsizlik ve bizim aşiretlerle ilişkilerimizde kötü sicilimiz ortadayken, Amerikan hükümet belgeleri ayaklanmanın tam göbeğinde, ABD karşıtı ve cihat yanlısı hislerin yaygın olduğunu kesinlikle kanıtlıyor. El-Kaide’nin isyana apaçık desteği varken, yöneticilerimize, ‘Bu ayaklanmaya ABD askeri müdahalesi, ABD’nin çok önemli stratejik çıkarlarına ne şekilde hizmet ediyor?’ sorusunu sormak yerinde olur.”

Bir kaç hafta önce yazdığım gibi, “Bin Laden ‘teröre karşı büyük savaş’ı kazanıyor gibi görünüyor.” Ama ABD, İngiltere ve Fransa’nın Usame’ye, girişiminde yardım etmek için kendilerini bitirip, kurutacak bir koalisyonda birleşeceklerini düşlememiştim.

*(Bu yazı, Alexander Cockburn'un "Libya, Oh What a Stupid War; Fukushima, Cover-Up Amid Catastrophe" adlı makalesinin ilk bölümüdür)

[Bu makale Counterpunch.org'taki İngilizcesinden Emine Kunter tarafından 5deniz.net (Sendika.Org) için çevrilmiştir]

Haber Ara