Yeni bir Arap milliyetçiliği şafağı mı?
1952 Mısır Devrimi, Arap dünyasında yankı bulmuş; Irak, Suriye, Yemen, Sudan ve Libya’da Batı etkisine son verecek devrimlere yol açarak Arap ulusları arasında siyasi birlikteliği getirmişti.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-04-05 12:12:54
Muhammed Sabri / TIMETURK
Arap dünyası, 1950’lerdeki monarşileri yıkan isyanların benzeri Batı yanlısı eski otoriter rejimleri sarsan yaygın devrimlere şahit oluyor. Yeni devrimin ilk kıvılcımı Tunus’tan geldi. Haftalar süren protestolar neticesinde Batı-yanlısı devlet başkanı Zeynel Abidin Bin Ali Ocak’ta devrildi.
Birkaç gün sonra, Arap dünyasının en kalabalık ülkesi Mısır, Hüsnü Mübarek’i koltuğundan edecek devasa gösterilerle sarsılmaya başladı.
Mısır devriminin etkisi çok uzak yerlere ulaştı. Tüm Arap dünyasında yankılanarak, rejim değişikliği isteyen binlerce insanı Yemen’de, Libya’da ve Suriye’de sokaklara döktü.
Dalga Körfez’e dahi ulaştı. Binlerce insan Bahreyn’de daha çok özgürlük istedi. Bölgedeki Suudi Arabistan, Ürdün ve Kuveyt gibi diğer monarşiler de benzer taleplerle yüzleşti.
Yaygın devrimler, Arap dünyasını 1950’lerde kavuran Batı-karşıtı hareketleri anımsatıyor. O zamanlarda, ilk kıvılcım Mısır’da, Arap dünyasının kalbinde çakmıştı. Cemal Abdul-Nasır önderliğindeki ordu subayları monarşiyi devirmiş, onlarca yıllık İngiliz işgaline de son vermişti.
1952 Mısır Devrimi, Arap dünyasında yankı bulmuş; Irak, Suriye, Yemen, Sudan ve Libya’da Batı etkisine son verecek devrimlere yol açarak Arap ulusları arasında siyasi birlikteliği getirmişti.
Benzer bir durum Arap dünyasında tekrarlanıyor. Arapları ilgilendiren konulardaki Batı etkisinin sonlandırılması için çağrılar yapılıyor. Bu Batı dünyasında, Araplar arasında yeni bir milliyetçiliğin doğuşu mu olduğu sorusunu doğuruyor.
Bu endişe eski Fransız dışişleri bakanı Hubert Vedrine tarafından Financial Times’daki makalesinde dile getirildi: “Şu an şahit olduğumuz şey büyük ihtimalle Arap milliyetçiliğinin yeniden doğuşu. Mısır’dan başlayarak etrafa yayılıyor. Bu yeni bulunmuş-onura dayalı şovenist olmayan meşru bir milliyetçilik”.
Esin kaynağı Mısır
1950’lerde olduğu gibi Mısır’ın Arap milliyetçiliğinin yeni dalgasının merkezi olması bekleniyor. Mısır, Araplar arasında “Dünyanın Anası” olarak biliniyor.
Ne yazık ki Mısır, son 30 yıldır özellikle İsrail Camp David anlaşmasının ardından fiili bir tarafsızlık politikası izliyordu. Mısır’ın yokluğu Arap dünyasını felç etmiş ve İsrail ile Batı’ya bölgede istedikleri gibi at koşturma fırsatı vermişti.
Mübarek’in devrilmesinin ardından Mısır, bir kez daha Arap dünyasındaki etkisini geri kazanmaya çalışıyor. Demokrasisini inşa ederken Mısır, Orta Doğu’daki ağırsıklet ülkelerle karşı karşıya geliyor.
1979 İran İslam Devrimi’nin ardından İran’la tüm diplomatik ilişkilerini kesen Mısır hükümeti, ilk adımı attı bile. Dışişleri Bakanı Nabil El-Arabi, basın toplantısında şunları kaydetti: “İran bölgenin bir devletidir. Farklı zamanlarda uzun soluklu tarihsel geçmişimiz vardı. İran dahil tüm devletlerle yeni bir sayfa açacağız”.
Filistin sahnesinde, Mısır, Hamas dahil ilgili gruplarla rolünü canlandıracak eylemler planlıyor. Mısır, Gazze’de 2007’de yönetimi ele geçiren Hamas’la ciddi sıkıntıları bulunuyordu. Mısır’ın yeni rolü diğer Arap ülkelerine çıkarlarını korumak için daha baskın ve daha kendine güvenir olmak için esin kaynağı oluyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara