Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

HAS Parti'nin Musevi adayı Lina Gahun

HAS Parti`nin Musevi adayı Lina Gahun, Gazeteboyut`a çarpıcı açıklamalarda bulundu.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-04-02 00:00:09

HAS Parti'nin Musevi adayı Lina Gahun


Gazeteboyut / Necip Fazıl Kurt 

Siz İzmir’de doğup büyümüş bir kişisiniz. Kökten İzmirlisiniz yani?

Beş yüz yıllık İzmirliyiz biz. Atalarımız İspanya’dan İzmir’e gelmişler. Evet, ben İzmir’de doğdum büyüdüm. Önce Karşıyaka Ankara İlkokulunda okudum. Sonra Alsancak’a taşındık. Gazi İlkokulunda okudum. Ardından da İzmir Kız Lisesini bitirdim. Liseyi bitirdikten sonra üniversiteye gitmeyi çok istedim fakat o sıralar öğrenci olayları yoğundu. Çok iyi hatırlıyorum benden altı yaş büyük ablam, üniversiteye başvuru formu almıştı. Babam bunu görünce, “Ne bu! Hayatta olmaz.” deyip başvuru formunu yırttı. “Üniversite-müniversite yok. Ben çocuklarımı üniversiteye göndermem.” dedi. Babamın tavrı, öğrenci olaylarının had safhada olmasıyla ilgili. Tabi o tavrı ablam gösteremeyince, biz de gösteremedik.

İsterseniz biraz da İzmir üzerine konuşalım. Eski İzmir ile bugünkü İzmir’i kıyaslarsanız, İzmir değişti mi?

Tabii ki değişti. Evvela insanları değişti. Fiziksel olarak bir değişim yaşandı. O şirin evler, tabiat yok artık. Beton yığınları sardı her yeri.

İzmir’e yolu düşen herkes İzmir insanının nezaketinden söz eder. O nezaket hala var mı?

Bence hala var o nezaket. Biraz da güneyli olmanın sıcaklığı ve misafirperverliği diyebiliriz buna.

Şunu sormak istiyorum: İzmir, Türkiye Musevilerinin yoğun yaşadığı merkezlerden birisi. Peki siz hiç Musevi olmaktan ötürü hassas bir durum hissettiniz mi? Farklı olduğunuzu, ayrımcılık yaşadığınızı hissettiniz mi?

Hayır, şahsen ben hiç hissetmedim. Çünkü Türk halkı o kadar iyi niyetli ve sıcak ki. Böyle bir şey hissetmemi gerektirecek bir durum olmadı. Hatta şu kadarını söyleyeyim: Türk halkı Türkiye Musevilerinin eğitimli ve görgülü olmalarına hep saygı duydular.

 

Şu anda Musevilerin sayısal durumu nedir İzmir’de?

Aşağı yukarı beş bine yakın. Ama çoğu çocuklarımız İstanbul’a yerleşti. Bir azalma oldu elbette.

Farklı ülkelerde yaşayan Musevi cemaatleri arasında bir farklılaşma oluyor mu zamanla. Mesela Türkiye Musevisi ile Fransa Musevisi arasında bir farklılık görülüyor mu?

Yo, hayır. Büyük bir farklılaşma olmaz genelde. Ama şöyle bir durum vardır. Diğer Musevilerin nazarında Türkiye Musevileri daha ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Türkiye Musevileri biraz daha şanslı ve ayrıcalıklı görülür.

Neden?

Çünkü Museviler Türkiye’de her zaman iyi muamele görmüştür. İkinci Dünya Savaşında Fransa’da gözaltına alınıp toplama kampına götürülen bazı Musevileri Türkiye büyükelçisi kurtarmıştır. O büyük insan nur içinde yatsın.

Türkiye Musevilerinin eğitim kurumu var mı?

İzmir’de vardı, kapandı. Ama İstanbul’da var.

İzmir’deki neden kapandı?

Öğrenci yetersizliğinden. Diğer büyük kolej ve liselerle rekabet edemediği için kapandılar. Koskoca bir Amerikan Koleji ile rekabet edemeiyorsunuz.

Sinagoglarınız var İzmirde?

Evet, var. Devlet tarafından da korunuyor.

Daha önce hiç siyaset yaptınız mı?

Hayır, daha önce siyaset yapmadım. Çalışma hayatı ve sivil toplum çalışmaları içinde bulundum. Sempati duyduğumuz siyasetçiler vardı. Mesela Özal’a ve ondan önce Ecevit’e bir ilgim vardı. Fakat aktif olarak siyasetin içinde hiç bulunmadım. Aslında siyasi görevlerine düşkün insanlar da vardı çevremizde. Mesela babaannem 92 yaşında, bastonuyla gidip oyunu kullanırdı.

Siyasette öncelikleriniz nedir? Siyaseti kimler için yapmak istiyorsunuz?

Ben öncelikle kadınlar için siyaset yapmak istiyorum. Evde oturarak, haklarımızı aramadan kadınlar olarak bir şeyler yapamayız. Türk kadını hayatı örgü örmekten, evde oturmaktan ibaret saymamalıdır. AKP bunu biraz yapmaya çalıştı. Ama kadınlara bir faydası olmadı. Yine partiyi öne çıkardı.

 

Ak Parti’nin kadınlar üzerinden oy kazanıp onları geri planda tutmasıyla ilgili bir tartışma var şu anda. Bazı başörtülü kadınlar, “Başörtülü aday yoksa, oy da yok!” kampanyası başlattılar. Ne dersiniz bu konuda?

Olabilir. Başörtüsü konusunda şunu söylemek istiyorum. Siyaset din üzerinden tanımlanmamalı. Bugüne kadar bir Musevi olarak ben ismimi, dinimi değiştirmeye zorlanmadım. Eğer bir hanım başını örtmek istiyorsa, hayatını bu şekilde yürütmek için özgür iradesiyle karar aldıysa, ona kimse engel olmamalı. Devam edip gitmeli. Hiç kimse başını örtmek veya açmak konusunda bir baskı görmemeli.hatta daha verimli olur. Eğer bir insana istemediği şeyleri empoze ederseniz o kişi kendisini kısıtlanmış hisseder ve verimli olamaz. Kendisi gibi davranamaz.

Sivil Toplum çalışmaları dediniz...

Evet, uzun yıllar Musevi Cemaatinin çalışmalarında bulundum. İzmir’de. Cemaatin kadın kolları başkanlığını yaptım. Pek çok hizmetimiz oldu.

İzmir’in Numan Kurtulmuş’a ve genel olarak Has Partiye bakışı nasıl?

İzmirlilerin Numan Bey’e destek verebileceklerini düşünüyorum. Çünkü İzmir CHP’den sıkıldı. Kılıçdaroğlu beklenen heyecanı yaratamadı. Ak Parti’ye yönelik de bir tepki var İzmir’de. Hizmet konusunda bir ayrımcılık yaşadığını düşünüyor İzmir.

Bir dönem de basına, Başbakan Erdoğan’ın İzmir ile ilgili olarak “Gavur” imasında bulunduğu yönünde haberler yansımıştı…

Evet, maalesef. İzmirliler buna çok takıldılar, üzüldüler. İzmir için en uygun sıfatı genel başkanımız Numan Kurtulmuş kullandılar. İzmir gavur değil, kahraman bir şehirdir. Şunu da eklemek istiyorum: İzmir’de milletvekillerinin ağırlığı CHP’den. Belediye başkanlıklarında da durum aynı. İzmir’e ne bir yatırım var, ne destek. Sanki hükümet, CHP’nin çalışmadığını, iş yapamadığını ispat etmek istiyor. Ama olan İzmir’e ve İzmirlilere oluyor.

Bir tavır var yani?

 Ben öyle görüyorum. “Buyrun, siz CHP’yi istediniz. Bakın diğer şehirler kalkınırken İzmir yerinde sayıyor.” Denmek isteniyor anki. Gezip görüyoruz. İzmir’in geri kalmışlığı aşikar.

İzmir’den seçilen milletvekilleri de çok çalışmıyor. Mesela İzmir’in eskiden etkili bakanları olurdu. Şimdi artık yok.
Has Parti İzmir İl teşkilatında çalışıyorsunuz. Partide kaynaşma nasıl?

Evet, Has Parti İzmir il teşkilatında yönetim kurulu üyesiyim. Aynı zamanda, Kadın kolları başkanımız Canan Hanıma da yardımcı olmaya çalışıyorum. Kendileri çok hoş bir hanımefendi ve çok güzel işler yapma gayretindeyiz.
Kaynaşmaya gelince, gerçekten toplumun farklı kesimlerinden insanlar yer alıyor partimizde. Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni, Müslüman, Musevi… Genel merkezimizin açılışı için bir Ankara yolculuğu yaptık. Gerçekten hem keyifli, hem de sıcak bir yolculuktu. Biz, genç ve yeni yeşeren bir topluluğuz. Mutluluk verici ve umut uyandıran bir durum bu. Gelecekten ümitliyiz. Yeter ki, bizi birleştiren ortak değerler için sabırla çalışalım.

Özel hayatınızla ilgili bir soru sorayım izninizle. Eşiniz nasıl karşıladı siyasete girme kararınızı?

Eşim kararıma saygı duyuyor. “Sen bilirsin” diyor. Gerçi başta biraz istemedi ama, kararlılığımı görünce ve Numan Bey’in vizyonunu anlatınca o da destek verdi. Eşim bana, “İnşallah başarırsın” diyor.

Çocuklarınızın tepkisi ne oldu peki?

Benim iki çocuğum var. Bir erkek, bir kız. Kızım başta tepkili yaklaştı. Ama sonra ikna oldu. Oğlum ise daha en başından tam destek verdi. Oğlum, “Sonuna kadar arkanızdayım” dedi. Sağ olsun gelinim de, “Sen yoluna devam et. Biz sonuna kadar senin arkandayız” dedi.

Numan Bey’i, Has Partiyi ve vizyonumuzu anlattım. Numan Bey’in üslubundan söz ettim. En son olarak da, tüzüğümüzü ve milletvekili adaylık sözleşmesini okuttum. Hiçbir çekince kalmadı.

Şu an kadar İzmir’den Musevi, Levanten veya diğer azınlıklara mensup bir siyasetçi, milletvekili, belediye başkanı çıktı mı hiç?

Bildiğim kadarıyla hayır. Bırakın milletvekili veya belediye başkanını, bu işlerle uğraşan birisini bile hatırlamıyorum. Bir ara Jefi Kamhi milletvekilliği yapmıştı. Başka bir örnek de yok sanırım

Siyasette yer alan bir kadın olarak, Türkiye’de kadınların siyasetin genelindeki konumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Maalesef Türkiye siyasetinde kadınlar pek yer bulamıyorlar. Aslında durum sivil toplum çalışmalarında da farklı değil. Ben daha evvel çok uzun yıllar sivil toplum çalışmalarında bulundum. Çalışmalara ilk katıldığımda, erkeklerin çekişmelerini görünce, “Durun siz şöyle” deyip bazı kadın arkadaşlarla işe koyulduk. İnanır mısınız, o çekişme gitti, yerine tertip, düzen ve nezaket geldi. Kadın elinin değdiği yer yeşeriyor. Ben bunu gördüm.

Daha genel politikalar hakkında da konuşalım isterseniz. Türkiye’nin dış politikasını nasıl görüyorsunuz?

Maalesef ülke olarak dış dünyanın güdümünde bir görüntü çiziyoruz. Onlar ne derse onu yapıyor gibiyiz. Mesela tütün ekmeyeceksiniz diyorlar, biz derhal vazgeçiyoruz. Şu anda Yunanistan yetiştiriyor tütünü. Buna neden razı olalım ki!

 

Peki ya Avrupa Birliği? AB’ye bizi alırlar mı?

Ben Avrupa Birliği’ne bizi alacaklarına inanmıyorum. AB bizi oyalıyor. Eğer AB Türkiye’nin refahını yükseltecekse, girelim. Ama ben çok da umutlu değilim. Dış politika ile ilgili benim söyleyeceğim şudur: Hiçbir ülkenin maşası olmayalım.
 

ABD ile ilgili görüşleriniz…

Amerika ile de durum aynı maalesef. Ben kendi değerlerimizle ve kaynaklarımızla ilerlememiz gerektiğini düşünüyorum. Petrol araştırmaları, bor çalışmaları ne alemde, biliyor muyuz? Daha bağımsız olmalıyız. Bizim kaynaklarımızı başkası çıkartıp, işleyip bize satmasın.

Daha hassas bir soru sorayım. Siz bir Musevisiniz ve ortada bir İsrail gerçeği var. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Hemen söyleyeyim. Benim İsrail ile bağım, sadece din bağıdır. Benim vatanım Türkiye’dir. İnsan olarak, hiçbir haksızlığı onaylamam mümkün değil. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kimi hedef alırsa alsın, ben ona karşıyım.

Peki ya Mavi Marmara olayı?

İsrail’in gösterdiği tepkiyi aşırı buluyorum. Kim yaparsa yapsın, haksızlığa karşı çıkmak gerek. Ama ben bir noktayı merak ediyorum. Dünyanın her yerinde haksızlıklar var. Afganistan’da, Mısır’da, Libya’da, Irak’ta, Afrika ülkelerinde. Filistin ve Gazze için feveran edenler, Irak, Afganistan ve Libya için neden seslerini çıkarmıyorlar. Bakın Irak’ta 1.5 milyon insan öldü. Ama bazıları susuyor. Bence bu çok önemli bir nokta.

Türkiye çok güçlü bir ülke. Her türlü imkanı ve zenginliği var. Ama Sarkozy’ye karşı sert tavır koymuyor. Bu tavrı koyunca bizi Avrupa Birliğine almayacaklarsa almasınlar. Ben ölen her masum insan için üzülüyorum. O masum insanlar her yerde. Irak’ta, Filistin’de, Libya’da, İsrail’de. Biz masumların yanında olmalıyız.

Peki milletvekili olmak konusunda umutlu musunuz?

Siyaset uzun bir yoldur. Eğer doğru ilkeleri savunuyorsanız, haklıdan yana iseniz, er-geç kazanırsınız. Bir yıl, üç yıl, beş yıl sonra, ama muhakkak. Önemli olan haklının yanında olmak. Ve biz haklının, masumun yanındayız her zaman için. Benim dostlarım veya yardımcım bana, “Lina Hanım ben sizin için Has Parti’ye oy vereceğim” diyor. Ben ona, “Has Parti’ye oy ver. Ama benim için değil, Numan Bey için” diyorum. Çünkü Numan Bey’in üslubu, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu bir üsluptur.

Son olarak GazeteBoyut okurlarına ve Türkiye’ye, İzmir’e söylemek istedikleriniz neler?

Bu fırsatı verdiği için Gazete Boyut’a teşekkür ederim. Türkiye ve halkımız Musevilere her zaman çok iyi davranmıştır. Ben Has Parti’de siyasete girerek, Türkiye halkına borcumu ödemek istiyorum. Türkiye benim vatanım. Benim çocuklarımın da vatanı. Benim çocuklarım eğitimlerini yurtdışında değil, Türkiye’de yaptılar. Ben, Numan Kurtulmuş’un vizyonunun, nezaketinin karşılık bulacağına eminim. İnşallah Has Parti ve Numan Kurtulmuş bir gün Türkiyeyi yönetecek.

Çok teşekkür ederim Lina Hanım.

Asıl ben teşekkür ederim. GazeteBoyut okurlarına ve tüm halkımıza sevgi ve selamlarımı iletiyorum.

 

SON VİDEO HABER

Suriye'deki dehşeti anlattı: İşkenceden derimiz yüzülüyordu

Haber Ara