Abdullah Yıldız* / TİMETURK
Kur’ân-ı Kerim’de Kıyamet ânının dehşetini tasvir eden sûreler içinde İnfitar ve Tekvir sûreleri, özellikle denizlerin coşup taşmasına, patlayıp fışkırmasına, ateşlenip kaynatılmasına dikkat çeker…
Kur’ân-ı Kerim’de Kıyamet ânının dehşetini tasvir eden sûreler içinde İnfitar ve Tekvir sûreleri, özellikle denizlerin coşup taşmasına, patlayıp fışkırmasına, ateşlenip kaynatılmasına dikkat çeker…
1- Gök yarıldığı zaman,
2- Ve yıldızlar saçıldığı zaman,
3- Ve denizler patladığı zaman,
4- Ve kabirlerin içi dışına çıktığı zaman,
5- Herkes neyi öne, neyi geriye aldığını öğrenir.
6- Ey insan, seni engin kerem sahibi Rabbine, karşı aldatan nedir?
7- O, seni yaratan, belini doğrultan ve seni dengeli kılan;
8- Dilediği biçimde sana şekil veren Rabbine. (İnfitar sûresi)
1- Güneş katlanıp dürüldüğünde,
2- Ve yıldızlar bulandığında,
3- Ve dağlar yürütüldüğünde,
4- Ve kıyılmaz mallar bırakıldığında,
5- Ve vahşi hayvanlar bir araya toplandığında,
6- Ve denizler ateşlendiğinde (suları çekilip, volkanlar halinde ateş püskürdüğünde),
7- Ve nefisler eşleştirildiğinde (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya toplandığında),
8- Ve diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda,
9- "Hangi günahtan dolayı öldürüldü?" diye.
10- Ve amel defterleri açıldığında,
11- Ve gök sıyrılıp açıldığında,
12- Ve cehennem kızıştırıldığında,
13- Ve cennet yaklaştırıldığında,
14- Herkes ne getirmiş olduğunu anlar. (Tekvir sûresi)
Bunlar elbette Kıyamet günü vuku bulacak sahnelerden bize sunulan bazı kesitlerdir…
Kur’ân-ı Kerim’in beyanından kolayca anlaşılacağı üzere, Kıyamet günü, mevcut bütün dengeler altüst olacak ve her şey yok olacaktır… Sonra da insanlar yeniden diriltilerek Alemlerin Rabbi olan Allah’ın huzuruna çıkarılacak ve bu dünyada yaptıklarının hesabını tek tek vereceklerdir. Bu dünyada yapılıp edilen her şey ve yapılıp edilmesi gerektiği halde yapılmayan her şey, o gün bütün ayrıntıları ile herkesin önüne bir bir serilecektir…
Evet! Kıyamet koptuğu anda ve onu takip eden zamanlarda, bütün bunlar ayniyle vaki olacaktır…
Ancak, Rahman ve Rahim olan Rabbimiz, Kıyamet saati gelmeden, insanlara zaman zaman bu dehşetli sahnelerin küçültülmüş ve hafifletilmiş biçimlerini göstererek akıllarını başlarına almaları için onları uyarmaktadır…
Kıyamet ânında gerçekleşecek olan dehşet verici değişimlerden biri de, denizlerin olağanüstü biçimde kabarıp taşması, fışkırması, patlaması hatta tutuşturulup kaynatılması olacaktır…
Denizlerin Patlaması
Şehid üstad Seyyid Kutub, Fî Zılâli’l-Kur’ân’da, Tekvîr sûresinin 6.âyetindeki “Denizler kaynatıldığı zaman.” ifadesini açıklarken der ki: “Bu onların sularla dolması anlamına gelebilir. Bu sular, yerin ilk oluşumuna ve kabuğunun soğumasına eşlik ettiği ileri sürülen taşkınlara benzer büyük taşkınlardan meydana gelebilir… Bu sular aralarındaki engellerin kalkmasına yol açacak depremlerin ve volkan patlamalarının sonucunda onların birbirlerine girmesi ile de gerçekleşebilir.”
Kaynamanın “patlama” anlamına da gelebileceğini belirten Seyyid Kutub, İntifar/3’teki, "Denizler patladığı zaman" ifadesine dikkat çeker ve şöyle devam eder: “Denizlerin patlaması, onların dolmaları, nehirlerin yataklarına doğru akın etmeleri ve karaların tümünü kaplamaları anlamına gelebilir. Suyun hidrojen ve oksijene ayrılması şeklinde de olabilir. Bu durumda denizin suları iki gaza dönüşür. Birleşmelerinden ve denizleri oluşturmadan önceki hallerine dönerler. Aynı şekilde bu iki gazın atomlarının parçalanması şeklinde de gerçekleşebilir. Tıpkı bugünkü atom ve hidrojen bombalarında atomların parçalandığı gibi. Bu durumda patlama müthiş büyüklükte ve dehşet verici bir şekilde gerçekleşmiş olur. Bu patlamanın yanında insanları korkutan bugünkü bombalar, onun yanında basit çocuk oyuncağı gibi kalır. Veya insanların şu ana kadar görmediği, bilmediği başka bir şekilde gerçekleşebilir...”
Geçen ay Japonya açıklarında okyanusta meydana gelen 9 şiddetindeki depremin ardından ortaya çıkan manzara ve nükleer tehlike yukarıdaki tasvire ne kadar da benziyor…
Sanki “Küçük Kıyamet”! İnsan eliyle üretilen teknoloji harikaları birer oyuncağa dönüştüler adeta!
Japonya’da olup bitenler, “Büyük Kıyamet” hakkında insan idrakinde bir mukayese imkanı oluşturabilir mi? “Bakan gözler” için değilse de “gören gözler” için, bu sahneler “Gerçek Kıyamet”i hatırlatan bir uyarı görevi görebilir elbette. Beklentimiz ve duamız budur.
Devam edelim…
Denizlerin Ateşlenmesi
Merhum Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili’nde, İnfitar sûresinin 3.âyetini (“Denizler tefcir olunduğu vakit”) tefsir ederken şu açıklamaları yapar:
“Denizlerin tefciri; yarılıp akıtılması, aralarındaki ince uzun kara parçalarının yırtılıp hepsinin bir deniz haline gelmesi veya sularının çekilip kalmaması durumlarını ifade edebilir ki önceki sûrede (Tekvîr sûresi) geçen "denizlerin ateşlenmesi" ile ilgilidir.
Tescirise; alevli ateşle fırın kızdırmak ve doldurmak mânâlarına gelir. Burada bu iki mânâdan hareketle üç şekilde tefsir edilmiştir:
Birincisi, denizlerden volkan halinde ateşler çıkarak sularının çekilmesi ki, Buhârî'de Hasen'den, "Bir damla su kalmayacak." diye rivayet edilmiştir.
İkincisi, Mücahid'den rivayet edildiği üzere "doldurmak" mânâsıdır ki bu da iki şekilde düşünülmüştür. Birisi, önceki mânâ gibi ateşle doldurulmuş olması; birisi de "Denizler yarılıp birbirine karıştığı vakit." (İnfitâr/3) âyetinden açıkça anlaşıldığı üzere, denizlerin yarılıp akıtılarak yerkürenin her tarafını bir deniz halinde istila etmesidir ki, zelzeleler ve volkanlarla yerkürenin çalkandığı ve dağların yürütüldüğü an ile birliktedir. Bu üç mânâ Buhârî'de de özetle nakledilmiştir.
Bir de İbnü Atiyye Tefsiri'nde yazıldığı gibi denilmiştir ki; tescir’in, sâcur’dan türetilmiş olma ihtimali vardır. Sâcur, köpeğin boynuna bağlanmak için geçirilen toka ve tasma demek olduğundan, tescir, toka takmak veya tasma geçirmek mânâsıyla zaptedip malik olmaktan mecaz olarak denizlerin o çalkanma halinde abluka edilmiş gibi zaptedilip bağlanmasını ifade eder.
Abd b. Humeyd ve İbnü Münzir Ebu Aliye'den şöyle rivayet etmişlerdir: Bu sûreden altı âyet dünyada ve insanlar bakarlarken, altısı da ahirettedir. Güneşin dürülmesi... denizlerin ateşlenmesi dünyada; Nefislerin eşleştirilmesi... cennetin yaklaştırılması, bunlar da ahirettedir…”
Kur’ân’da Kıyamet sahneleri, elbette bunlardan ibaret değil… Bunlar, o dehşet verici ânı birazcık olsun tahayyül edebilmemiz için bizlere sunulan küçücük ipuçlarından sadece birkaçı…
İmdi…
-Denizler patlar mı?
-Evet patlar!.. Hem de fena patlar!..
İşte Japonya!.. Küçücük bir örnek…
Peki...
-Denizler tutuşur mu?
-Elbette tutuşur ve hatta fokur fokur kaynar; yanar ve yakar!..
Henüz şahid olmadık… Ama Aziz ve Kahhar olan Rabbimizin dilediği zamanda ve dilediği biçimde bunlar da gerçekleşecektir!
Beklentimiz ve duamız; o “Büyük Gün” gelmeden önce, Rabbimizin lütuf buyuracağı bu tür küçük provalarla insanların akıllarını başlarına devşirip de “Vahidü’l-Kahhar” olan Allah’a yönelmeleridir. Böylece O’nun kendileri için vazettiği “hayat verici” ilkelere tutunurlar da iki cihan saadetine ererler…
*Araştırmacı-Yazar. Umran Dergisi Genel Yayın Yönetmeni.
*Araştırmacı-Yazar. Umran Dergisi Genel Yayın Yönetmeni.