Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.975,32

Bist

10.125,46

Hanefi Avcı'yı savunan mahkeme başkanı savcıyı eleştirdi

Devrimci Karargah davasında tutuklu bulunan eski emniyet müdürü Hanefi Avcı'nın, Ergenekon terör örgütü üyeliğinden de tutuklanmasına yapılan itiraz reddedildi. Oy çokluğu ile reddedilen karara mahkeme başkanı şerh koydu. Önemli görevlerde bulunan Av

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-03-31 14:43:14

Hanefi Avcı'yı savunan mahkeme başkanı savcıyı eleştirdi
Devrimci Karargah davasında tutuklu bulunan eski emniyet müdürü Hanefi Avcı'nın, Ergenekon terör örgütü üyeliğinden de tutuklanmasına yapılan itiraz reddedildi. Oy çokluğu ile reddedilen karara mahkeme başkanı şerh koydu. Önemli görevlerde bulunan Avcı'nın yazdığı kitaptan sonra terör örgütü ile irtibatlı olduğunun ortaya çıkarıldığını iddia eden mahkeme başkanı, Avcı'nın hukuken ve mantıken tutuklanamayacağını savundu. Bugüne kadar hiç kimsenin yazdığı kitaptan dolayı terör örgütü üyesi olmaktan cezası almadığını ifade eden başkan, bu kişilerin örgüt propagandası yapmaktan yargılandığını kaydetti. Mahkeme başkanı, aynı soruşturmada tutuklanan gazeteci Nedim Şener ile Avcı hakkında bir terör örgütünün üyesi olduğuna dair mahkemelerden verilmiş herhangi bir mahkumiyet kararı bulunmadığını ifade etti. Başkanın şerh yazısında savcılık ve emniyet hakkındaki suçlayıcı ifadeleri dikkat çekti.
Ergenekon soruşturması kapsamında Odatv'de yapılan aramalarda ele geçirilen belgelerin ardından Savcı Zekeriya Öz tarafından sorgulanan eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanmıştı. 'Ergenekon terör örgütüne üye olmak' suçundan tutuklanan Avcı'nın avukatları karara itiraz etmişti. İtirazı değerlendiren İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, ret kararı verdi. Oy çokluğu ile alınan kararda Avcı'nın üzerine atılı suçun niteliği ve atılı suçlama ile ilgili ileri sürülen deliller göz önüne alınarak nöbetçi hakimce verilen kararda isabetsizlik olmadığı belirtildi.
Mahkeme başkanı Şeref Akçay ise karara şerh koydu. Avcı ile ilgili olarak mahkemeye 2 klasör geldiğini kaydeden Akçay, aynı günlerde Zirve Yayınevi olayı nedeniyle yapılan tutuklamalardan dolayı 11 klasör daha gönderildiğini söyledi. Daha sağlıklı bir inceleme yapılabilmesi için soruşturma dosyasının tüm eklerinin gönderilmesinin istendiğini ifade eden Akçay, bu yazıya resmi olarak cevap verilmediğini ifade etti.
Mahkemelerine bazı tespit tutanaklarının gönderildiğini kaydeden Akçay, bu klasörlerin tamamının Zirve Yayınevi ile ilgili soruşturma dosyalarına ait olduğunu, tüm soruşturma dosyalarının gönderilmesi istendiği halde 100'den fazla dosyanın gönderilmediğini ileri sürdü. Akçay, klasörlerin 100'den fazla olduğunu ise klasörleri getiren katipten öğrendiğini savundu.
Dosyanın incelenmesi aşamasında bu kez Nedim Şener'le ilgili itiraz yapıldığı ve 3 klasör daha geldiğini söyleyen Akçay, "Böylece az da olsa Hanefi Avcı'yı ilgilendirilen diğer şahısların dosyadaki iddiaların incelenme imkanı bulunmuştur." dedi. Akçay, "İncelenen Nedim Şener ile ilgili dosyada sanığın yaptığı gazetecilik faaliyetleri ve diğer şahıslarla yaptığı telefon konuşmaları ve Hanefi Avcı'nın yazdığı kitap konusunda kendisine yardımcı olup olmadığının sorulduğu görülmüştür." ifadelerini kullandı.

YAYIN NEDENİYLE ÖRGÜT ÜYELİĞİ SUÇU VERİLMEDİ
PKK, DHKP-C, MLKP, TİKKO, İBDA-C, Hizbullah ve El-Kaide gibi örgütlerle ilgili yazılan pek çok kitaptan davalar açıldığını ifade eden Akçay, "Bu kitapların pek çoğunda da belirtilen örgütlerin eylemleri çok net bir şekilde övülmüş, militanlardan yine övgülerle bahsedilmiştir. Yine günlük, haftalık ve aylık olarak yayınlanan, yine belli örgütlerin amaçlarına hizmet eden ve örgütlerin eylemlerini faaliyetlerini öven veya açıklamalarını yayınlayan pek çok yayın organları da vardır. Ama gerek kitaplar, gerek günlük, haftalık veya aylık yayın organları nedeniyle açılan davaların hepsi terör örgütü propagandası yapmak suçundan açılmıştır. Yani yayın yolu ile bir örgütün propagandasını yapıyor iseniz veya bu örgüte hizmet ediyorsanız bu suçun karşılığı 3713 sayılı yasadaki yaptırımlardır. Bu yayınlar ülkemizde yıllardır yapılmaktadır. Bugüne kadar hiçbir yayıncı hakkında veya yazan kişi hakkında örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle ülkemizde verilmiş tek bir karar yoktur. Tümü 3713 Sayılı Yasaya muhalefetten ceza almıştır veya beraat etmiştir." dedi.
Anayasanın 25. maddesinde 'herkesin düşünce ve kanaat hürriyetine sahip' olduğunun yazıldığı, 26. maddesinin ise 'herkesin düşünce ve kanaatlerini açıklama ve yayma hakkına sahip olduğunun' anlatıldığını ifade eden Akçay, AİHM kararlarına da değinerek, "Genel olarak bir fikre, düşünceye bakıldığında bu fikir bizim düşüncelerimize ve fikirlerimize tamamen aykırı olabilir. Toplumun çoğunluğunca da kabul edilmeyebilir. Ancak kişilerin şiddete çağrı yapmayan düşüncelerinden dolayı cezalandırılmaması gerekir. Bu anlatımlardan sonra Hanefi Avcı'nın konumuna bakacak olursak, şüpheli yakın zamana kadar devletin istihbaratı da dahil çok önemli görevlerde bulunmuş ve il emniyet müdürlüğü yapmış birisidir. Önemli görevlerde bulunan Hanefi Avcı'nın her nasılsa terör örgütü ile irtibatlı olduğu yazdığı kitaptan sonra ortaya çıkarılmıştır." dedi.
Tutuklama gerekçesindeki dosya kapsamına göre kuvvetli suç şüphesinin bulunmasına ilişkin olarak Akçay, "Pekala ortada sanığın yazdığı bir kitap ve bu kitabı niçin yazdığına dair, ayrıca yazarken kimlerden yardım aldığı, kimleri tanıdığı, Ergenekon terör örgütü hakkında bilgisin ne olduğu sorularından başka ne tür bir delil vardır?" dedi.
Avcı'nın zaten cezaevinde olduğunu söyleyen Akçay, "Serbest bırakılsa yine tutuklu olduğu suçtan dolayı cezaevine gidecektir. Pekala cezaevindeki bir insan nasıl delil karartacaktır? Bunu da anlamak mümkün değildir. Hiç kimse Hanefi Avcı yargılanmasın, hakkında işlem yapılmasın diyemez. Ancak bu delillerle Avcı'nın tutuklu yargılanması mı gerekir sorusuna cevap vermek lazımdır. Şüpheli kim olursa olsun, hangi dilden, hangi dinden, hangi siyasi görüşten, hangi ırktan olursa olsun bağımsız, tarafsız, adil ve insan vicdanına uygun bir şekilde soruşturulması ve yargılanması gerekir. Bu insanın doğal hakkıdır. Bu nedenle yapılan soruşturmanın bu kıstaslara uymadığı ve tutuklama kararın hukuka uygun bulunmadığı, bu nedenle şüphelinin tahliyesi gerektiği görüşünde olduğum için çoğunluğun kararına katılmıyorum." ifadelerini kullandı.


Haber Ara