Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Adorno’dan bir Benjamin anlatısı-II

Benjamin, modernizmin yeni olan ile geçmiş olanın ve hep aynı kalanın birlikteliği olarak temel felsefi konu ve temel diyalektik imge olduğunu söylemiştir.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-02-04 01:30:03

Adorno’dan bir Benjamin anlatısı-II

Ahmet Dağ* / TIMETURK

Benjamin, modernizmin yeni olan ile geçmiş olanın ve hep aynı kalanın birlikteliği olarak temel felsefi konu ve temel diyalektik imge olduğunu söylemiştir. Benjamin'de şekilsizlik ve öznesizliğe varan bir çözülme ile tüm doğal düzenin elinden alınan adalet içinde eriyip dağılır. Benjamin'in felsefesi bu çözülme nedeniyle aslında insanlık dışıdır. İnsan kendinden kaynaklanan ve kendi için var olan bir varlık olmaktan çok Benjamin'in felsefesinin sahnesi, yeridir. Bu konunun yarattığı dehşet belki de Benjamin'in metinlerinin en derin zorluklarını tanımlar. Onun felsefesinde “ortaya çıkacak” şeyi bilerek arayan, ister istemez hayal kırıklığına uğrar; Benjamin'in felsefesi sadece felsefesini enine boyuna düşünerek onun neleri kapsadığını kendi başına keşfeden kişiyi tatmin eder. Toplumsalı somutlaştırarak felsefi gerçeğin özüne ulaşmak istiyordu ki bu olağan üstü bir düşüncedir.

 

 “Goethe'nin Gönül Bağları ya da Alman Tragedyası'nın Kökenleri” adlı kitabında hem Yahudilere yönelik tehdit ve faciaların sürekli varlığı hem de şimdi olanı çok önceden olana dönüştüren eski eğilim olarak Benjamin'in doğasını belirleyen şey yastı, hüzün değil. Kitap gibi konuşması bir yana, yaşlı Goethe için “kendi içinin yazıcısı” deyimi Benjamin içinde geçerliydi.

[i]

 

Benjamin, “Alman İnsanlar Mektup Antolojisi” kitabını Detlet Holz takma adıyla 1936 yılında İsviçre'de göçmen olarak yaşadığı dönemde yayınlattı. Kitapta çılgınlık düzeyine ulaşan ihtişam düşkünlüğünü, bu çılgınlığa son vereceği söyleyenlerin kendi çıkarlarını gözetmelerini eleştiriyordu. “Barok Kitabında” “tek” olanın üzerinde yoğunlaşmış ve somut olana ulaşma amacının üzerine bir tutam materyalizm serpiştirmiştir.  Mektuplar kitabında da aynı yöntemi uygulamıştır. Bu kitap düşünce tarih ya da edebiyat kitabı değil, bir felsefe kitabıdır. Metinlerinin geri dönülemez oluşu insaniyeti gerçekleştirmeden, kısıtlayıcılığını yok ederek insaniyete karşı duran dünyanın gidişatını eleştiriye dönüştürür.[ii]

 

Şizofrenide deneyim olarak ortaya çıkanı, rasyonel araçlarla elde etmek belki de Benjamin'in felsefesinin temel amaçlarından biridir. Kendisi de grafolog olan Benjamin kendi el yazının hiçbir şeyi belli etmemeyi hedef aldığını söyler. Onda mektup yazı biçimidir. Mektupta uzak kalmaya devam ederek, uzak olmayı reddedebilir insan. Teknik mektupların ön koşullarını ortadan kaldırmış gibi görünüyor. İletişimin hızlı olanakları zaman-mekansal uzaklıkların azalması, mektup yazmayı artık gereksiz kıldığı için mektubun özü de yok oluyor. Bazen etrafı ateşe vermek isteyen üniversiteli gençler gibi olan Benjamin yaşamını kurban ederek kurban kavramına yer vermeyen bir düşüncede hayat bulan bir ruh olmuştur.

[iii]

 

Gözden düşmüş olan “düşünür” kavramına tekrar itibar kazandıran Benjamin kendini zorlayan, özündeki benzersiz yeteneğin peşinden gitti ve var olana, felsefi okullara ve kabul gören düşünce geleneklerine sığınmamıştır. Düşünmeye başladığı andan itibaren dünyanın ondan esirgemeye çalıştığı bir hayat sürmüştür.

 

Benjamin'in felsefesi “ümitsizliğin gerçek dışılığı” ile doğanın eline geçmiş kader ve mitolojideki “canlının suç ilişkisi” arasındaki gerilimin etkisindeydi. Ölümün hüznünü taşıyan bu bakış, soğuyup sönen hayata usanmadan sıcaklık ve umut verdi. Berlin'de doğan göç edene kadar Berlin'de yaşayan köklü belli antikacı olan Yahudi ailenin çocuğu olan Walter Benjamin “Berlin'de Çocukluk” adlı kitabında masal fotoğrafları sadece uzaklarda kalış yaşamların kuşbakışı enkazı değil, modellerini neşeli halleriyle ölümsüzleştirmek isteyen havacının havadar ülkeden çektiği fotoğraflardır.[iv]

20 yaşında olan Adorno ile ondan 11 yaş büyük olan Benjamin 1923 yılında tanışmışlardır. Adorno Benjamin'le kendisinin asla muhalif olmadığını kişisel ilişkilerini zedelemeden birbirlerini eleştirdiklerini söylüyor. Birbirlerini hırpalamak/eleştirmek için bir araya geldiğini söyleyen[v] Adorno Benjamin'i şu cümlelerle anlatıyor.

 

“En bayağı ve önemsiz görünen şeyler hakkında görüşürken onun ürettiği dokunduğu her şeyi değiştirir ve etkilerdi.” Sihirbaza benzer hali olan çukur ve miyop olan keskin bakıyor izlenimi veren gözlere sahip, avurtlarında yiyeceğini saklayan bir hayvana benzer bir hali vardı. Düşünce sisteminde inanılmaz bir anlamı olan antikacı ve koleksiyoncu yanı fizyonomisini de etkilemişti. İnsanların kendi yalınlıklarını ve sessizlikleri içinde algılayabilmesinin bedelini bir ölü gibi konuşarak ödüyordu sanki. Asla çileci, zayıf ya da buna benzer bir yanı olmamasına rağmen dünyevi olmayan bir yönü de vardı. Sessizce oluşan bir yetenek değildi, akıntıya karşı umutsuzca yüzerek kendini bulan bir dahiydi. Gençlik yıllarının tümü zihinsel akımlarını kendine yansıttı, onlarla kendini oluşturdu ama hiç birine ait olmadı.

 

[vi]

 

Benjamin'in ölüm haberini alınca felsefenin hayal edebilecek en iyi şeyden yoksun kaldığını hisseden Adorno'nun hissiyatı çok doğru bir histir. Benjamin edebiyattan felsefeye ve musikiye geniş bir alanda yazabilen ve düşünceler üreten bir düşünürdür. Nazilere yakalanma korkusu Adorno'yu yanında taşımış olduğu haplarla ölme tercihine sürüklemiştir. 

Adorno'dan bir Benjamin anlatısı-I

 

 

1Teodor Adorno, Walter Benjamin Üzerine, Dilman Muradoğlu (çev.), İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2004, s. 9.

2 Adorno, s. 12-13.

3 Adorno, s. 11.

4 Adorno, s. 23.

5 Adorno, s. 25-29.

6 Adorno, s. 33-35.

7 Adorno, 44.

8Adorno, 53.

9 Adorno, s. 62

10 Adorno, s. 67

11Adorno, s. 81

12Adorno, s. 91

*Yazar


Yazarın diğer makaleleri - Nurettin Topçu ve Maarif Davası
- Maskeleri Çalınmış Bir Deli: Cibran
- Nietzsche Hangi Tanrıyla Kavgalı? Son
- Nietzsche Hangi Tanrıyla Kavgalı ? II
- Nietzsche hangi tanrıyla kavgalı I?
- Akademi ve Felsefe II
- Akademi ve Felsefe I
- Görünmeyen Saklı Bir Akademi: Sezai Karakoç İsrail lobisi ve Amerikan dış politikası II
- İsrail lobisi ve Amerikan dış politikası I 
- Adorno'dan bir Benjamin anlatısı-II
- Adorno'dan Bir Benjamin Anlatısı
- Kokuşan bir akademi dünyası Köklerden koparılmış fikir adamlığı 
- İslamcılıktan Türkçülüğün esaslarına bir teorisyen: Ziya Gökalp II
- Ziya Gökalp Akçura oğlu Yusuf ve üç tarz-ı siyaset 
- Çöplükten Felsefe Çıkarmak  Bu ülkede filozof yetişir mi?
- Modernite ve Jackson ölürken
oza toprağa bulanmış bir mücevher: İkbal-II Toza toprağa bulanmış bir mücevher: ikbal - I Yalnız ve Zarif Bir Adam Dış - Politikaya Yön Verebilecek Bir Orkestra Şefi: Davutoğlu Taşa Ruh Üfleyen Adam: Turgut Cansever Türkiye'nin ruhuna bir isyan: Cemil Meriç Obama tarla zencisi mi, yoksa ev zencisi mi?
- Aliya, İslam ve Siyaset
- Tarihinin Öznesi Ve Tanığı: Bilge-Kral Aliya I

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara