'Biz kardeşiz ve kardeşlerini unutmasınlar'
3 gün önce Libya'dan dönen Konya İHH Derneği Başkanı Sayın Hidayet Yılmaz bizimle Libya'daki yaşadıklarını anlattı.Libya halkının Türk halkın destek beklediğini belirtti.Siz okurlarlarımızla bu mülakatı paylaşıyoruz.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-03-26 12:14:53
Mülakat: SERDAR ARSLAN / TİMETURK
-Genel olarak Libya’nın son durumu nedir?
Son durum olarak Bingazi ve çevresi sakin durumda ve çatışmalar yaşanmıyor. Zaten şuan Bingazi muhaliflerin elinde bulunuyor. Bingazi’den sonrası özellikle Trablus ve çevresinde çatışmalar devam ediyor. İki şehir Misrad ve İcdabiye gündüzleri muhaliflerin eline geçiyor akşamları ise Kaddafi güçlerinin eline geçiyor. Yani kısaca sürekli değişim halinde.
-Çok sayıda ölü ve yaralı var mı?
Cumartesi günü Bingazi’de çok şiddetli çatışmalar yaşandı ve 94 kişi hayatını kaybetti. Bine yakında yaralı bulunuyor. Bingazi’de görüştüğümüz insanların verdiği bilgilere göre de şuana kadar yaklaşık 8 bin insan hayatını kaybetmiş durumda. Tabi ki bu tespit edilen sayı, tespit edilemeyenlerde mevcuttur.
-Peki, iki tarafında kayıp sayıları belli mi? Yani Kaddafi güçlerinden şu kadar, muhaliflerden şu kadar insan hayatını kaybetti diye?
Belli değil. Çünkü telefon ve internet iletişimi kesinlikle yok. Çoğu iletişim araçları kullanılamaz durumda. Biz, Bingazi’deyken haberleşme araçlarını kullanabiliyorduk. Şuan iletişim araçları ne durumda bilmiyorum. Biz oradayken sadece uydu telefonlarını kullanabiliyorduk. Tabi oradaki halkta zor durumda ve haberleşmeleri kısıtlı. Sadece El Cezire’yi izleyebiliyorlar. Bu nedenle tam sayıları öğrenemiyoruz. Hastanedeyken bir bakıyorsunuz onlarca yaralı getirmişler.
-Şuan orda tek yayın yapabilen medya kuruluşu El Cezire mi?
El Cezire’den başka yayın yapan kuruluşlar da var. Fakat El Cezire daha etkili.
-Ne zaman gittiniz?
Ben 11 Mart’ta gittim ve 23 Mart’ta döndüm. Yani 12 gün kaldım.
-Ne amaçla gittiniz?
Ben Konya İHH’nın başkanıyım. Oraya giden yardımları organize etmek için acil yardım ekibi olarak gittik. Benimle İHH’ dan bir arkadaşımız daha geldi. Oradaki yardım çalışmalarına katıldık. Yaptığımız çalışmalar, hastanelerde ki yaralı insanları ziyaret ettik. Elimizden geldiği kadar onların ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştık. Şuan orada iki tane doktor arkadaşımız bulunuyor. İnşallah oradan 100 tane yaralı getireceğiz. Bunun için de gemilerimizi hazırlıyoruz. Bununla birlikte yetimhaneleri ziyaret ettik. İki yetimhaneden birinin gıda ihtiyaçlarını diğerinin ise kıyafet ihtiyaçlarını karşıladık. Çatışma bölgelerinden kaçan özellikle İcdabiye ve Misrad gelen halkı okullara ve binalara yerleştirmişler. Bu insanları da ziyaret edip ihtiyaçlarını karşıladık. El Beyda kentinde 400’e yakın insan hayatını kaybetmiş. Bizde hayatını kaybeden insanların ailelerine yardım dağıttık. Her bir aileye 250 dinar yardım dağıtıldı. Yani kısaca elimizden geldiği kadar oradaki mağdur ve yardıma muhtaç insanların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz.
-Peki, bu yardımlar esnasında hiç baskı ve engel gördünüz mü? Özellikle Kaddafi ve yanlılarından?
Bizim gittiğimiz yerler genellikle muhaliflerin elindeydi. Şuan Tunus’ta da İHH ekipleri var. Onlar baskıyla karşılaşıyorlar fakat biz hiçbir baskı ve engel ile karşılaşmadık. Üstelikte yardımcı oldular. Örneğin tüm araçlarını bizlere tahsis ettiler ve bizi devamlı korudular. Gitmek istediğimiz yerlere bizi ulaştırdılar.
-Peki, sizi orda en çok etkileyen bir olay veya anı var mı? Deyim yerindeyse sizi çok mutlu eden veya hüzünlendiren bir olay?
Libya halkını pek tanımıyorduk. Bizlere biraz soğuk geliyordu. Fakat oraya gidince aslında hiçte öyle olmadığını gördük. Mesela beni en çok etkileyen olay, insanların birlik ve seferberlik halinde olmasıydı. Örneğin yerde çöpler varsa vatandaşlar birlik olup hemen çöpleri topluyorlar veya bir yerde çalışmamı var, hemen gidip birlikte çalışıyorlar. Elimizde çocukların yolları yaparken görüntüleri var. Birlikte çalışıyorlar. Birlikte trafik polisliği yapıyorlar. Orada bir STK’lı ile görüştük. Bize ‘’Bu sistem halkın sistemi ve bu yüzden halk bunu çok benimsiyor. Önceden herhangi bir yerde veya bir sırada birbirimizin hakkını gasp ederdik ve olduğunda kızardık kavga ederdik. Ama şimdi herkes ‘Buyur Kardeşim’ diye birbirine öncelik veriyor. ’’ dedi. Bu çok güzel bir olay. Mesela savaş alanlarından kaçan insanlara hangi kentin yollarından geçiyorsa oranın gençleri ellerinde su şişeleri ile yolculara yardım ediyor. Mesela oranın yaşlıları arabaları durdurup o aileyi evine davet ediyor ve ikramlarda bulunuyor. Biz bunu Filistin konvoyunda da yaşamıştık. İnsanlar bizi evine davet etmişti.
Beni en çok etkileyen olaylardan biride, Kaddafi bir araba firması ile anlaşarak halka bu arabaları satmak için 3 bin kişiden para toplamış. Fakat Kaddafi bu arabaları sahiplerine vermeyip kendine ait bir garda saklamış. Muhalifler Bingazi’yi ele geçirince bu araçları sahiplerine dağıtmışlar. Arabaların sahipleri ise bu araçları muhaliflerin hizmetine vermiş. Şuan haberlerde gördüğümüz üstlerinde uçak savarların olduğu araçlar bu araçlar.
-Şuan Ortadoğu’da bir halk ayaklanması var. Deyim yerindeyse bir domino etkisi var. Tunus’ta ve Mısır’da devrim oldu. Bin Ali ve Mübarek gibi diktatörler devrildi. Fakat Libya’da bu süreç sancılı sürdü. Libya’nın ve Kaddafi’nin diğerlerinden farkı nedir? Kaddafi daha mı diktatör?
Kaddafi biraz deli. Hiç kimse olayları Kaddafi gibi algılayamaz. Sanki uzaydan gelmiş bir adam. Yani insan kendi halkına zulmeder mi? Ama Kaddafi ediyor. Tabi ki bunun altında yatan başlıca etken petrol. Bunun yanında maden zenginliği ve su yataklarının olması. Bununla birlikte dış güçlerin desteklemesi de bulunuyor. Biz Bin gazi’de 5 gün kaldık. Okullar ve dükkânlar kapalı. Herkes mitinglere koşuyor. 400 bin kişi aynı anda namaz kılıyor ve dua ediyor. Herkes zafer geldi gelecek derken BM’nin operasyonu geldi. Yani bu güçler Kaddafi’ye destek mi oluyor köstek mi belli değil. Bana göre Bu güçler ile Kaddafi başka işler çeviriyorlar. Çünkü bazı askerler, pilotlar gelip muhaliflerle birlikte olmaya başlamışlardı.
Bir olayda, Libya’nın İçişleri bakanı muhaliflerin safına geçmişti. Kaddafi’de medyaya çıkıp İçişleri bakanının tekrar kendi safına geçtiğini ve tüm halkı da büyük bir kutlamaya davet ettiğini söyledi. Bütün halkı bir bölgede topluyor ve kapıları kapattırıyor. Orada o insanları canlı kalkan olarak kullanıyor ve o insanlar hala orada tutuluyor. Yani Kaddafi kendi taraftarlarını bile kendi çıkarları için kullanan bir diktatör. Mesela tanklar şehirlere girdiği zaman ev, bark, okul, çocuk dinlemeden hepsine ateş ediyor. Kaddafi güçleri Bingazi’ye girdiğinde 994 kişi hayatını kaybediyor ve bin’e yakın insanda yaralanıyor. Yani rastgele ateş eden ve bomba atan bir diktatör ve zalim biri. Bu nedenle kimse onun ne yapacağını kestiremiyor. Yani sağı solu belli değil.
-Libya olayları başladığından beri Kaddafi, halkın tüm ihtiyaçlarını karşılayacağını söyledi. Hatta Seyfülislam Kaddafi’de bu açıklamaları yaptı. Bu açıklamalar halkı tatmin etmedi mi ve halk bunlara inanmadı mı?
Kaddafi bunu 42 yıldır söylüyor. Tabi söylediklerinin hepsi yalan. Söylediklerinin arkasında durmadı.
-Yani Kaddafi, halkı sakinleştirip ve isyanları durdurup daha sonra halktan bunun intikamını almayı mı düşünüyordu?
Halk artık kesinlikle Kaddafi’ye inanmıyor. 42 yıldır kandırılmış bir halk var. Ne söylediyse hep tersini yaptı. En ufak bir başkaldırıda insanları hemen tutukluyordu. Binlerce insan kayıp. Öldürülmüş veya başka ülkelere sürülmüş. Yani Kaddafi kendine muhalif insanı çekemiyor ve ülkesinde barındırmıyor. Halkın şuanda ki en büyük korkusu, Uluslararası güçler ateşkes ilan etmesi, bir uzlaşma yaratması ve Kaddafi yine başta kalması. Halk, Kaddafi yine başta kalırsa kendilerinden intikam alması ve katletmesinden korkuyorlar. Halk kesinlikle Kaddafi’ye yalancı diyor. Halk şuan özgürlüğün tadını almış durumda ve sonuna kadar gitmeye hazırlar. Fakat dış müdahaleler bunu nasıl sonuçlandırır belli değil.
-Peki Libya halkı, BM’nin müdahalelerine nasıl bakıyorlar?
Yani denize düşen yılana sarılır. Şuan da muhaliflerin, tanklara ve uçaklara yapacak bir şeyleri yok. Bu nedenle şuan BM’nin bu operasyonuna razı geliyorlar. Ama BM’nin bu müdahalesini tamamen çıkar için yapıldığını çok iyi biliyorlar. Yani şimdilik bu müdahaleye razı geliyorlar.
-Peki, Libya Halkı’nın, Kaddafi düşerse; BM ve NATO’nun Libya’yı işgal ederse diye bir korkuları var mı?
Tabi ki var. Bu yüzden dünya Müslümanlarından yardım bekliyorlar. Bu yüzden Irak gibi olup parçalanmaktan endişe duyuyorlar. Bir zalimden kurtulup başka bir zalime çarpmayalım şeklinde bir endişeleri var. Bunun içinde örgütlenmeye çalışıyorlar. Her şehirde şuralar oluşturuyorlar. Zaten şuan yeni hükümet kurulmuş durumda. Bunun yanında en büyük yardımı Türkiye’den bekliyorlar.
-Bende tam o konuya değinecektim. Libya halkının Türkiye’den beklentileri nedir?
Şimdi ilk açıklamalarda bizleri soru yağmuruna tuttular. Bize ‘Türkiye Gazze’ye gösterdiği ilgiyi bize (Libya Halkına) neden göstermiyor’ diye sorular sordular. Özellikle Erdoğan’ın ‘’Biz kardeş savaşı içinde olmayacağız’’ sözü onları derinden yaralamış. Biz ordayken Libya halkından büyük eleştiri aldık. Hatta bazen de endişeleniyorduk bize saldırırlar mı diye. Yani çaresiz insanlar Türkiye’den yardım ve destek beklerken böyle bir şey onları şok etti. Ama sonra ki açıklamalarla rahatladılar. Ama tabi ki biz sivil toplum kuruluşuyuz. Siyasi kurumlar açıklamalarını yaparlar. Ama bizim o kadar zor duruma rağmen yaptığımız yardımlarımız ve desteklerimiz onları baya rahatlattı ve memnun etti. Ama tabi ki onlarında beklentisi Gazze’ye verilen desteğin kendilerine de verilmesi. İngiltere’nin, Fransa’nın ve ABD’nin çıkar için yapıkları müdahaleyi görünce Türkiye’nin açıklamalarını haklı buldular.
-Şimdi söyle bir konuya da geleceğim. Seyfülislam Kaddafi, Libya’da bu olaylar başlayınca, bu olayların tetikleyicisinin Türkiye olduğunu söyledi. Peki bu durum Libya’da nasıl algılandı?
Yani bu açıklamayı pek inandırıcı bulmuyorlar. Sürekli buna benzer açıklamalar yapıyorlar. Sadece Türkiye’yi değil çok ülke hakkında da bunları söylediler. Fakat hiçbiri tutmadı.
-Peki, sizce Seyfülislam Kaddafi neden böyle bir şey söylemiş olabilir?
Kaddafi yandaşlarını kaybetmemek için her türlü oyunu kurar ve her türlü şeye sarılır. Yani bir bahane uyduruyor ve halkın desteğini bekliyor. O yalan tutmayınca başka bir bahane uyduruyor ve başka birine saldırıyor.
-Yani bu duruma, Türkiye’nin Ortadoğu’da sempati toplamasından ve Ortadoğu’da ki halkların gönlünü kazanmasından dolayı Kaddafi böyle bir açıklama yaptı diyebilir miyiz?
Tabi, şimdi Türk halkı yardımsever ve destek veren bir halk. Yani Türk halkı Libya Halkına destek vermesin diye Türk halkı ile Libya halkını birbirine düşürmeye çalışıyor. Yani hep fitne politikası uyguluyor. Ama bunlarda tutmadı. Mesela yardım gitmesi konusunda, gemilerin gitmesi konusunda bizlere güvence verdiler. Hatta Libya’da bir şura üyesi bize anılarını anlattı. Dedesi, Talat Paşa ile Libya Savaşı’nda savaşmış. Bize ‘’Biz sizi arkadaş olarak değil bir kardeş olarak görüyoruz. Atalarımız yan yana ölümüne savaşmış ve biz hala sizleri öyle biliyoruz. ’’ dedi.
-O zaman bu şuur, ‘Osmanlı Şuuru’ndan geliyor.
Evet, ‘Osmanlı Şuuru’. ‘Ümmet Şuuru’. Yani Müslüman Müslüman’a zulmetmez ve zulme terk etmez. Her zaman destek çıkar ve yanında olur. Bu nedenle biz Müslümanlara zulmetmeyiz ve zulmede terk etmeyiz. Zalimin karşısındayız. Bunu da herkes çok iyi biliyor.
Gittiğimiz her yerde bize ‘Osmanlı Torunları’ diyorlar. Çünkü Osmanlı hep iyilik götürmüş ve karşılığında hiçbir şey almamış. Ama diğer devletler ve misyonerler az şey getirip çok şey almışlar.
-Tüm dünya Kaddafi’nin gerçek yüzünü gördü mü?
Evet, gerçekten öyle. Mesela ben size bir şey anlatayım. Adana’dan konvoyda bir arkadaşla tanıştım. Adı Macit Kaplan’dı. Bu arkadaşın Bingazi’de evi var. Tekstil fabrikaları varmış. Bu fabrika iki taneymiş. Kaddafi en iyi çalışan fabrikayı gasp ediyor. Yani iki fabrikan varsa birini gasp ediyor. İki araban varsa birini gasp ediyor. Gasp ettiğini kiraya veriyor ve parasını alıyor. Halkına hizmet sunmuyor. Muhalifler bölgeyi ele geçirince o arkadaşımız fabrikasını da geri aldı. Fakat şuan fabrika çalışacak durumda değil. O arkadaşımızda fabrikayı halka tesis etti. Şuan orası yardım deposu olarak kullanılıyor. Şimdi Kaddafi’ye destek verenler düşünsünler. Kaddafi onların mallarına el koysa destek verebilir mi? Demek ki Kaddafi’yi dünya tanımıyormuş.
-Biraz da Libya halkının ihtiyaçlarından bahsedelim. Şuan Libya halkının en önemli ihtiyaçları nedir? Yani ekonomik, sosyal, siyasal ve hukuksal istekleri nelerdir?
Şuan zamana kadar Kaddafi diktatörlüğü, Libya’da bir lider yetiştirmesine izin vermedi. Bu nedenle lider özelliklerinde olan kişiler yok. Şuan onlar biz kendimize yeteriz diyorlar ama Uluslararası arenada olsun kendi iç yönetimlerinde olsun bu görevi yürütecek insanlara ihtiyaçları var.
Eğitim kurumları eksik. Üst düzey eğitim veren kurumları yok. Ekonomik olarak Trablus etrafında petrol kaynakları var. Ama bunun dışında ki şehirlerde gelir getiren yatırımlar yok. Yani ekonomik olarak kendilerini kalkındıracakları yatırımlara ihtiyaçları var.
-Peki, halkın temel geçim kaynağı nedir?
Hayvancılık ve tarım. Narenciye yetişiyor. Bununla birlikte az sayıda fabrikaları var.
-Peki, şuan Libya halkına direnişine katkı veren nedir?
40 yıllık bir esaretin vermiş olduğunu yılgınlığın bir patlamasıdır. Orada 80 yaşlarında bir amca ile tanıştım. Bana ‘’Şu özgürlük havası bize çok iyi geldi. Bu senelerce beklediğimiz bir şeydi ve bunu için hayatını kaybeden insanlar var’’ dedi. Yani 40 yıllık baskının sonunda oluşan bir ‘Hürriyet Enerjisi’’ var. Libya halkı sonuna kadar gitmeye hazırlar.
-Yani Libya Halkı özgürlük için ölümü göze almış durumda.
Evet. Özgürlük için ölümü göze almış durumdular. İnsanlar artık bu diktatörlükten bıkmış. Her şeyinize müdahale yapan biri var. Örneğin pasaport çıkartamıyorsunuz. 40 yıldır cami yapılmıyor ve yapılan camiler yıkılmış. Orada bir arkadaşımız anlattı. Kentteki camilerden birini yıkmaya gelmişler. Oradaki 40-50 kişi toplanıp camiye yatmışlar ve ‘’Bizi öldürün ve öyle yıkın bu camiyi’’ demişler. Onların kararlılığını görünce vazgeçmişler.
-O zaman burada görüyoruz ki Kaddafi İslam’a ve Müslümanlara zulmetmiş.
Evet, aynen öyle. Cami yaptırmıyor ve yapılanı da yıkıyor.
-Şimdi müsaadenizle son bir kaç soru daha sorayım ve toparlayalım. Libya Halkının moral durumu nasıl?
Bingazi’ye kadar olan yerler çok iyi durumda. Az öncede söylediğim gibi sürekli kutlama yapıyorlar. İnsanlar sürekli meydanlarda. Camilerde toplanıp sürekli namaz kılıyorlar ve dualar okuyorlar. Bir alanda yaklaşık 400 bin kişi aynı anda namaz kıldık. Aynı amaçla ve aynı anda. Halk kenetlenmiş durumda. Örneğin, gece çok soğuk olur. Bilindiği gibi çöl iklimi. Buna rağmen direnişçiler sabaha kadar nöbet tutuyor.
Ayrıca Libya halkının temel gıda ve sağlık yardımlarına ihtiyaçları da bulunuyor. 49 araçlık bir konvoy ile bu ihtiyaçları karşılamaya çalıştık. Temel maddelerde sıkıntılar yaşanıyor.
-Yağmalama ve karaborsacılık var mı?
İlk zamanlar bunlardan faydalanan fırsatçılar varmış. Ama Libya halkı bunlardan kurtulmuşlar. Şuan tamamen yardımlaşma var. Hatta yardım ekibi olarak nereye gitsek bizden 5 kuruş para almadılar.
-Son olarak, Libya halkının, biz Türk halkından istekleri nelerdir?
Selam ve Dua bekliyorlar. ’Biz kardeşiz ve kardeşlerini unutmasınlar’’ diyorlar. Açık açık yardım talep etmiyorlar. Gururlu insanlar. Ama temel yardımlara çok ihtiyaçları var. Orada ihtiyaç sahibi bir aileyi ziyaret ettik. Aile reisi ‘’ Ben çok zengindim her şeyime el koydular şimdi yardımlarla geçiniyorum. Bu bana çok koyuyor’’ dedi.
- Bitirmeden son bir cümlenizi alabilir miyim?
Libya halkı ‘’ Bizler çok şehit verdik. Ama biliyoruz ki bedelsiz özgürlük kazanılamaz. ’’ diyorlar. Yani bu dış güçler müdahale etmezlerse ve Libya halkına bırakırsa eminim ki Libya halkı özgürlüğüne kavuşur.
-Hidayet Ağabey bize zaman ayırdığınız için size çok teşekkür ederim. Çalışmalarınızın devamını diliyorum.
Allah razı olsun. Ben teşekkür ederim.
SON VİDEO HABER
Haber Ara