Financial Times / Başyazı
Her ferdin üç silahı olduğu söylenen bir ülkede, bunlar hayra alamet değil. Bu iş, Salih’in gitmesiyle çözülür; ki 2013’te görevi bırakacağını söyleyerek zaten önemli bir tavizde bulundu. Fakat ne kadar erken giderse, o kadar iyi.
Salih, ayakta kalması konusunda dört faktöre şükredebilir. Birincisi, Yemen kırsal bir ülke; bu da isyanı örgütlemeyi zorlaştırıyor. İkincisi, muhalefet hâlâ dağınık ve lidersiz. Üçüncüsü, Salih’i militan İslam’la mücadelede müttefik olarak gören ABD, desteğini sürdürüyor. Dördüncüsü, himaye ve kayırma ağı sayesinde hâlâ bazı aşiretlerin desteğini alıyor. Fakat bu cephe zayıflıyor ve Salih baskıyı hissediyor. Şubat’ta muhalefeti bir birlik hükümetine almayı önerdi. Bu ay yeni bir anayasa için referandum yapma ve başkanlık sisteminden parlamenter sisteme geçme vaadinde bulundu. Muhalefet, her iki öneriyi de geri çevirdi. Bu anlaşılabilir, zira Salih’in 30 yıllık iktidarı tutulmayan sözlerle dolu. Ne var ki kitlesel bir isyandan ziyade müzakere, Salih iktidarını sona erdirmenin hâlâ en iyi yolu.
Muhalefet görüşmelere başlamalı; ABD Salih’e halkın taleplerini kabul etmesi için baskı yapmalı. Müzakereler başlamadan önce Salih, zaman kazanmaya çalışmadığını muhalefete kanıtlamalı. Durum kritik. Salih’le muhalefet arasındaki sürtüşme iç savaşa dönüşürse, aşiret ve din bağlılıklarının Suudileri ve İranlıları Yemen’e çekebilme ve ülkenin Arap yarımadasında bir mini-Kongo haline gelebilme riski söz konusu. Böyle bir felaketten her ne pahasına olursa olsun kaçınılmalı.
Radikal