Dolar

34,8723

Euro

36,7491

Altın

3.044,49

Bist

10.058,47

Fisk: Çok kan Arap baharının müjdecisi...

Robert Fisk, 'Küflü, yozlaşmış diktatörlüklerden bir halkın yeniden doğuşu ortaya çıkıyor. Kansız ya da şiddetsiz değil. Fakat artık en sonunda, Araplar güneşli parlak kırlara yürümeyi umut edebilirler' dedi.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-03-22 23:17:08

Fisk: Çok kan Arap baharının müjdecisi...

Robert Fisk* / TİMETURK

Osmanlı İmparatorluğu’nun son günlerinde, Amerikalı diplomatlar, Beyrut, Kudüs, Kahire ve diğer şehirlerdeki konsüller, bölgedeki STÖ (Sivil Toplum Örgütleri) ve binlerce Amerikalı misyoner, Dışişleri Bakanlığı ve Başkan Wilson’dan Fas sahillerinden Mezopotamya ile İran’a kadar uzanan modern bir Arap devleti oluşturmasını istemişti. Bunun, Müslüman dünyanın ekserisini Avrupa ve Batının demokratik yörüngesine sokacağına inanıyorlardı.

Tabi ki, Sykes-Picot anlaşması çoktan Ortadoğu’yu gizlice paylaşmıştı. Ölen Woodrow Wilson ve Amerika’nın soyutlanma politikasına yalpalaması böylesi hayali fikirlere son vermişti. Bunun yanında Bazı Arapların Roma’nın ve sadece 10 yıl sonra Madrid ile Berlin’in “medeniyetini” Avrupa’nın diğer yerlerindeki sözüm ona gerileyen demokrasilere tercih edeceğini kim bilebilirdi ki? Sonuçta İkinci Dünya Savaşı Tunus’ta, Libya’da, Mısır’da ve Lübnan’da izler bıraktı ve diğerleri nispeten sağ salim kaldı. Fakat şimdi “keşke-böyle-olsaydı”ların tarihini anımsama vakti.  Fas’tan Irak-İran sınırına dek pasaportlarımızdaki vizeye ihtiyaç duymadan seyahat edebileceğimiz bir dünyanın gerçekleşmesi mümkün olduğu için. Arapların bunu çabucak yapıp yapamayacağı ise elbette ayrı bir konu.

Su götürmez olan bölgede esen sıra dışı fırtına, hayatımızın ekserisinde bildiğimiz ve birçok Arap’ın da hayatlarının çoğunda bildikleri Arap dünyasının şaşırtıcı dağılışı. Ortadoğu’nun kanseri, küflenmiş, yozlaşmış diktatörlüklerden,  bir halkın yeniden doğuşu ortaya çıkıyor. Kan dökülmeden olmayacak. Önlerinde ve arkalarında şiddetsiz de olmayacak. Fakat şimdi Araplar en sonunda, parlak güneşli kırlara yürümeyi düşleyebilirler. Tüm Arap arkadaşlarım son haftalarda aynı şeyi söyledi: “Asla bunu görebilecek kadar yaşayacağıma inanmadım”

Bu deprem sarsıntılarının çatlaklara ve çatlakların da yarıklara dönüştüğünü seyrettik. Tunus’tan Mısır’a, Mısır’dan Libya’ya, Libya’dan Yemen’e (özgürlüğe 48 saatleri kaldı belki), Yemen’den Fas’a, Fas’tan Bahreyn’e ve hatta şimdi Suriye’ye, genç ve cesur insanlar dünyaya özgürlük istediklerini haykırdı. Ve özgürlüğü, gelecek haftalar ve aylar içerisinde, kesinlikle kazanacaklar. Bunlar yazmak için kutlu sözler, fakat çok dikkatlice söylenmeli.

D Cameron Bey’in tüm itimadına rağmen, Libya’nın mutlu sonla biteceğinden pek emin değilim. Aslında, nasıl biteceğini bile kestiremiyorum. Buna rağmen 1986’da sergilenen ve Kaddafi’nin evlatlık kızının canını alanla neredeyse aynı Kaddafi’nin karargâhına yapılan kibirli ve abes ABD saldırısı, Obama’nın niyetinin rejim tasfiyesi olduğunu şüpheye yer bırakmadan gösterdi. Özellikle, İsrail gibi eleştiriden muaf dokunulmaz kutsal kâse Suudi Arabistan askeri ayak-takımını sınır köprüsünden öteye gönderirken, Bahreyn’in de kolayca demokrasiye dönüşeceğinden emin değilim.

Ülkenin etkin şekilde Tahran tarafından yönetilmesiyle son bulan Bush-Blair’in Irak’ın “özgürleştirilme” fantezisinin bugünkü ayaklanmalara yol açtığına inanan Robert Skidelsky benzerlerinin vızıltılarını tabii ki fark ettim. “Fakat Batı demokrasileri özgürlük ve düzenin karışımı, kısa sürede tekrarlanamayacak uzun bir tarihin ürünüdür”  ve “Birçok Batılı-olmayan halk, hayatlarının vasatlığı için idarecilerinin kişisel erdemlerine güvenir, erkinin anayasal sınırlarına değil” diyor. Demek istediğini anlıyorum. Demokrasiyle Araplara güvenilmez, gerçekten de biz kendini beğenmiş Batılılar ve tabii ki İsrailliler kadar buna hazır değiller. Bu biraz İsrail’in Orta Doğu’daki tek demokrasi olduğunu söylemesi ve ardından Amerikalılara Mübarek’i yönetimde bırakması için yalvararak böyle kalmaya çalışması gibi. Ocakta tam da olan biten buydu.

Fakat İsrail incelemeye değer bir konu. Genelde oldukça basiret sahibi olmasına rağmen, hükümeti, diplomatları ve denizaşırı destekçileri Arap dünyasında patlayan olaylara karşılık vermede umutsuzca tembel ve sakarlar. Yeni ve demokratik Mısır’ı benimsemek yerine, kasvetli şekilde gelip geçicilik uyarısı yapıyorlar. İsrail hükümeti için, görünen o ki, birçok kez Hitler’le karşılaştırdıkları diktatörlerin düşüşü, onların yerlerinde kalmasından daha kötü. Sorunun nerede olduğunu görebiliriz. Mübarek her zaman, Washington yoluyla İsrail’den gelen emirlere uyacaktı. Yeni bir başkan böyle bir baskı altında olmayacak. Mısır’daki seçmenler Gazze ablukasından hazzetmiyor. Batı Şeria’da Arap topraklarının İsrail kolonileri tarafından çalınmasına öfkeliler. Washington’dan gelen rüşvet ne kadar büyük olursa olsun, seçilmiş hiçbir Mısır başkanı işleri bu şekilde yürümesine uzun süre göz yumamayacaktır. 

Rüşvetlerden konu açılmışken, en büyüğü, taahhüt notları içerisinde, halkının öfkesinden bağışlanma umuduyla 150 milyar dolar Suudi Monarşi tarafından mutlu krallığına geçen hafta dağıtıldı. Kim bilir, belki bir süre işe yarar. Ancak her zaman söylediğim gibi, Suudi Arabistan’ı takip edin. Gözlerinizi hiç ayırmadan.

Unutmaya gücümüzün yeteceği destan, “terörle savaştır”. Aylardır, Usame’nin ekibinden güç bela bir ciyaklama geldi. Şimdi bu garip değil mi? “el-Kaide”den duyduğum tek şey Mübarek’in gönderilmesi çağrısıydı, o da halk gücüyle azledildikten bir hafta sonra. Mağaradaki adamdan gelen en son mektup, Arap dünyasının kahraman halklarının devrimlerinin İslami kökleri olduğunu hatırlamasını istiyordu. Hepsi özgürlük, bağımsızlık ve demokrasi istedikleri için, Mısır, Tunus, Libya, Yemen, Bahreyn ve diğerlerine bu sürpriz olmuştur. Orada bir bakıma Skidelsky’e de bir cevap var. Hepsinin yalan söylediğine mi inanıyor? Eğer öyleyse neden?

Söylediğim gibi akacak daha çok kan var. Ve yeni demokrasileri eyyamcı diktatörlüklere dönüştürmek isteyen birçok müdahil el de. Fakat bir kez, sadece bir kez, Araplar geniş güneşli kırları görebiliyor.


*The Independent Gazetesinin ünlü Ortadoğu Muhabiri.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.


SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara