NEIL CLARK*
Mart’tayız. Güneş doğuyor ve bahar kapıda. Ve evet, İngiltere bir kez daha yabancı bir ülkeyi bombalıyor. Eğer bu hafta sonu olanlar karşısında tam bir deja vu hissine kapıldıysanız bu çok da şaşırtıcı değil.
1999’da, Mart’ın aynı günlerinde İngiltere Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nin bombalanmasında öncü rol oynadı. 2003’te aynı günlerde İngiltere Irak’ın bombalanması ve işgalinde öncü rol oynadı. Şimdi aynısı Libya’da oluyor.
Bize müdahalenin “Libya halkını Kaddafi’nin güçleri tarafından katledilmekten kurtaracağı” söyleniyor. Kaddafi’nin ateşkes ilan ederek, sivillere dönük saldırılardan “geri durduğu”, diktatöre karşı hiç birşey yapmamanın kolay bir seçenek olmadığı, belirtiliyor.
Tüm bunlar doğru da olabilir. Ama İngiltere’nin öncü rol oynadığı Mart askeri saldırıları neden savaşa girdiğimiz iddilarına tuz biber oluyor.
1999’a geri dönersek, bize müdahale etmemiz gerektiği, çünkü Yugoslav lider Slobodan Milosevic’in “İkinci dünya savaşında Yahudilerin yok edilmesi gibi Hitler benzeri bir katliamı kafasına koyduğu” söylendi. Bu doğru değildi.
Mart 2003’te Irak’ı işgal etmemiz gerektiği, çünkü Saddam’ın “45 dakika içinde ateşlenebilecek” kitle imha silahlarına sahip olduğu söylendi. Bu da doğru değildi.
Milosevic’in “Hitler tarzı bir katliamından” ziyade, Kosova’da olanlar Yugoslav güçler ve Batı’nın desteklediği Kosova Özgürlük Ordusu arasında bir iç savaştı. Irak kitle imha silahı iddialarıysa Batı’nın 1980’lerde desteklediği ama şimdi istemeyen ilan edilen bir rejimi devirmek için askeri müdahaleyi meşrulaştırmak üzere öne sürülen saçmalıklardı.
1999 ve 2003’ün her ikisinde de liderlerimiz askeri müdahaleye neden dahil olduğumuza dair bize yalan söylediler. 2011’de olanın farklı olacağı konusunda nasıl emin olalım?
Eğer ABD, İngiltere ve Fransa Libyalı siviller için samimi insani kaygılarla hareket ediyorsa, aynı tartışmalar hükümet karşıtı göstericilere karşı ‘büyük demokrasi’ Suudi Arabistan’dan askeri yardım isteyen Bahreyn’de veya geçen Perşembe 45 hükümet karşıtının öldürüldüğü Yemen için neden yürütülmüyor?
Önceki Mart saldırılarından çıkarılabilecek ve halka satışa sunulan bir diğer iddia operasyonların halkın çok az desteğini alan diktatörlere karşı yapıldığıydı. NATO birkaç günlük ağır bombardımanın Milosevic’i çökerteceğini düşündü. Yanılıyorlardı: savaş 78 gün sürdü ve sonunda Yugoslav ordusu yenilmemişti.
Irak’ın işgalinde, neocon amigolar işgalin tüm Iraklıların hayranlığını kazanacağını ve Saddam’dan nefret eden herkesin “kurtarıcılarını” ellerinde çiçek demetleriyle karşılayacağını sandılar.
Bugün, muhafazakarların milletvekili General Bob Stewart gibi Libya müdahalesinin destekçileri Kaddafi güçlerinin bırakıp gideceğini düşünüyorlar. Ama ya askeri müdahale savunucuları 2003 ve 99’da olduğu gibi yanılıyorlarsa? Ya Kaddafi Libya’da sandığımızdan daha güçlüyse? O zaman yeni bir Ortadoğu cehennemine girmiş olacağız.
Libya müdahalesi elbette bir bakımdan Yugoslavya ve Irak’daki saldırılardan farklı çünkü Birlermiş Milletler güvenlik konseyince destekleniyor. Ama BM’nin desteği de bizim saldırının gerçek sebepleri karşısında sessiz kalmamızı gerektirmiyor.
Tüm bu halkı “özgürleştirme” ve sivilleri koruma hikayesi, Yugoslavya ve Irak’taki savaşlar asıl hedefi olan batı ekonomik ve askeri hegemonyasını tesis etmek olan klasik emperyalist maceralardı. Bu son Mart işgali de farklı olacağa benzemiyor.
*Clark’ın 21 Mart’da Guardian’da yayınlanan yazısını Etha ajansı İngilizce orjinalinden çevirdi.