HABER MERKEZİ / TIMETURK
Suriyeliler 15 Mart’tan bu yana dördüncü kez sokaklara çıktı. Eylemlerin barışçı gösterilerine karşı Baas rejimi güçleri göstericilerin üzerine ateş açtı. Açılan ateş sonucu 4 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi ise yaralandı. Önceki günkü Dera'daki gösterilerde de 6 kişi öldürülmüş ve yüzlerce kişi yaralanmıştı.
DERA'DA 6 KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ
Halep, Deyrizor, Haseki ve Dera gibi birçok şehirde internet bağlantılarının kesildiği bildirildi. Dera şehrindeki gösterilere güvenlik güçlerinin çok sert müdahale ettiği vurgulandı. Dera'da 6 kişinin öldüğü ve yüzlerce kişinin yaralandığı belirtiliyor. Diğer şehirlerdeki gösterilere de polisin müdahale ettiği kaydedildi.
Son iki günde 38 kişinin gözaltına alındığı kaydedildi. Gözaltına alınanlara arasında Suriyeli ünlü düşünür Cevdet Said'in iki oğlu da bulunuyor. Gözaltına alınan 38 kişiden 35'i tutuklandı. BBC Arapça televizyonuna bağlanan Suriyeliler büyük bir katliamdan korktuklarını belirtiyor. 15 Mart günü Şam ve Halep’de gösteriler düzenlenmiş, çok sayıda kişi gözaltına alınmıştı. 16 Mart’ta tutuklu aileleri ve insan hakları savunucuları Şam ve ülkenin diğer birçok kentinde toplandı. Devlet güçleri sert müdahalede bulunarak onlarca kişiyi gözaltına aldı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi yaptığı açıklamada Şam’daki gösteride 32 kişinin gözaltına alındığını ve bunların "Milli morali zayıflatmak" ile suçlandığını bildirdi.
Timeturk’ün ulaştığı muhalifler, siyasi af çıkarılana ve siyasi haklar tanınana dek gösterilerin devam edeceğini belirtti.
DEĞİŞİM TALEBİ SURİYE’DE
Mazlumder Genel Başkanı Faruk Ünsal yaptığı açıklamada “Suriye’de yaşayan yaklaşık 1,5 milyon Kürt’ten 350.000’den fazlası ülke vatandaşı sayılmamakta ve kendilerine verilen kimliklerde “Ecanib” (yabancı) diye gözükmektedirler. Bu statüye sahip olan Kürtlerin seçme-seçilme, mülk edinme, okuma, devlet hastanelerinde tedavi görme ve seyahat etme gibi hakları mevcut değildir” dedi.
Mazlumder Genel Başkanı Faruk Ünsal şunları söyledi: “Mazlumder’in Suriye’de yaşayan ama onlarca yıldır vatandaşlık hakkına sahip olmayan Kürtlerin durumuna ilişkin yazdığı raporlar eliyle hem Türkiye hem de Suriye yönetimine yaptığı çağrıların, Türkiye’deki Suriye temsilciliklerine müracaatlarının ve çeşitli vesilelerle Türkiye’yi ziyaret eden üst düzey Suriye makamlarına ilettiğimiz kaygıların bir nebze de olsa karşılık bulduğunu görmek bizim için sevindiricidir. Bununla beraber kimliksiz Kürtlere yönelik sadece çalışma hakkı değil temel vatandaşlık haklarının da verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Suriye’de yaşayan yaklaşık 1,5 milyon Kürt’ten 350.000’den fazlası ülke vatandaşı sayılmamakta ve kendilerine verilen kimliklerde “Ecanib” (yabancı) diye gözükmektedirler. Bu statüye sahip olan Kürtlerin seçme-seçilme, mülk edinme, okuma, devlet hastanelerinde tedavi görme ve seyahat etme gibi hakları mevcut değildir. “Ecanib” statüsünde olan Kürtler resmi nikâhla Suriye vatandaşlarıyla evlenemedikleri gibi, dini nikâhla yaptıkları evlilikler sonucu doğan çocuklar “Ecanib” statüsünde bile sayılmamakta ve “Maktumin” (kayıt dışı) statüsünde gözükmektedirler. “Maktumin” statüsünde olanların ise hiç bir kimlik kartları olmadığı gibi, nüfus kütüklerinde de haklarında hiçbir bilgi yoktur.
Yetersiz ama bazı olumlu gelişmeler olmakla beraber son günlerde Suriye’de yaşanan ve Ortadoğu devrimlerinden ilham alan barışçıl eylemlere karşı güvenlik güçlerinin haksız gözaltılar, işkenceler, tutuklamalar gerçekleştirdiği ve Şam, Tartus, Hama, Humus ve Dera’da yaralamalar ve ölümlere sebep olduğu haberleri kaygı vericidir.
Geçen hafta, Şam’da, yakınlarının akıbetleri hakkında dilekçe veren siyasi mahkum yakınlarından 50’ye yakın kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin işkenceye maruz kaldığına dair haberler geliyor. Cuma günü, özellikle Dera’daki gösterilere helikopterlerle asker sevkiyatı yapıldı ve 6 kişi öldü ve onlarca yaralı var.
Suriye yönetiminin göstericilere karşı orantısız güç kullanımı kabul edilemezdir, derhal durdurulmalı, sorumlular yargı önüne çıkarılmalı ve göz altılara son verilmelidir. Suriye yöneticileri, Hama katliamı süresince yaşanan olayların sorumlularını yargı önüne çıkarmadığı, halen o olaylardan dolayı içerde tutulan veya akıbetleri belli olmayan kişilerin durumlarını aydınlığa kavuşturmadığı, o olaylardan dolayı yurt dışında yaşamak zorunda kalan yaklaşık 2 milyon kişinin yurda dönüşlerine izin vermediği ve bir daha benzeri olayların yaşanmaması için gerekli yasal ve anayasal değişiklikleri gerçekleştirmediği sürece akıbetlerinin Mübarek’ten, Bin Ali’den ve bölgenin diğer despot yöneticilerinden farklı olamayacağını hatırdan uzak tutmamalıdırlar.”