Vatandaşları yatıştırma girişimi
Çevre Bakanı Norbert Röttgen de Japonya’nın Almanya’dan çok uzakta bulunduğu, rüzgarın radyoaktif bulutları güneydoğu yönünde Pasifik Okyanusu’na sürüklediğine işaret ederek, endişeleri yatıştırmaya çalıştı. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle de muhalefetin nükleer politikalar konusundaki saldırılarına sert tepki gösterdi. Westerwelle, "Japonya’da binin üzerinde insan ölürken, binlercesi kayıpken, bizde eyalet seçimleri var diye iç siyasî tartışmaların patlak vermesi Almanya’dan gelecek ilk yanıt olmamalıdır” dedi.Muhalefet ve çevreciler ayakta
Muhalefet ve nükleer enerji karşıtları ise Japonya’da yaşananların, yıllardır dile getirdikleri endişeleri haklı çıkardığı görüşünde. Yeşiller Partisi Meclis Grup Başkanı Jürgen Trittin, iktidardaki Hrıstiyan Birlik Partileri-Hür Demokratlar koalisyonunun 2010 yılında Almanya’daki nükleer santrallerin işletme sürelerini uzatma kararını sert dille eleştirdi. Trittin, "Bu olay şunu gösteriyor: Dünyadaki hiçbir nükleer santral bir nükleer erimeye karşı korunaklı değil. Almanya’dakiler de. Almanya’da 2001 yılında bu riskin azaltılması ve işletme sürelerinin sınırlanması kararı alınmasının nedeni budur” dedi.
Sol Parti de Almanya’da acilen geri dönüşü olmayacak bir şekilde nükleer enerjiden vazgeçilmesi çağrısında bulundu. Sol Parti enerji politikaları sözcüsü Dorothee Menzner, Japonya’daki facia karşısında dünya çapında duyulan dehşet, acı ve dayanışma duygularının tek başına yeterli olmadığını, nükleer enerji şirketleri ve hükümetlerin derhal harekete geçmeleri gerektiğini kaydetti.
Çevreciler de dünya çapında tüm nükleer santrallerin derhal kapatılmasını talep etti. Bonn merkezli Çevre Koruma Vatandaşlar Girişimi, doğal afetlerin diğer ülkelerdeki nükleer tesislerde büyük hasarlara yol açabileceği uyarısında bulunarak, bunun yanı sıra nükleer atıkların depolanması ve sevkiyatındaki tehlikelere işaret etti. Örgüt, Almanya’dan Japonya’ya uranyum ihracatına yasak getirilmesini de talep etti.
'Santrallerin kontrol edilmesi güç'
Nükleer Savaşın Engellenmesi için Uluslararası Fizikçiler adlı örgüt de daha güvenli olduğu düşünülen Batı ülkelerindeki nükleer santrallerin de kontrol edilemeyecek riskler taşıdığına dikkat çekti. Örgüt, rüzgar yönü ve hava durumuna bağlı olarak Japonya’da nükleer sızıntının sağlığa çok ciddi etkileri olabileceği uyarısında bulundu. Japonya’da nüfus yoğunluğunun, kilometrekare başına 337 kişiyle, Çernobil bölgesinin 15 katı olduğuna dikkat çeken örgüt, radyoaktif bulutların Japon sınırında durmayacağını, Kuzey yarımkürede yayılması olasılığının gözardı edilemeyeceğini vurguladı.
Almanya'da nükleer santrallerin durumu
Almanya’da şu an işletilen 17 nükleer reaktör bulunuyor. En yenileri 80'li yıllarda inşa edildi. Almanya Japonya gibi deprem bölgesinde bulunmamasına rağmen hafif şiddette depremler burada da meydana geliyor. Ancak Almanya’da nükleer santrallerin güvenliğiyle ilgili endişeler depremden ziyade, terör ve diğer doğal afet olasılıkları üzerine yoğunlaşıyor. Nükleer enerji karşıtları, bir terör saldırısında doğrudan bir santralin elektrik ve yedekleme hatlarının hedef alınmasının ölümcül sonuçlara yol açacağını, bunun için tüm santralin havaya uçurulmasının gerekmediğini belirtiyorlar. Nükleer Savaşa Karşı Uluslararası Fizikçiler örgütü, 2006 yılında İsveç’te yaşananlara atıfla, bir yıldırım çarpması sonucu elektrik şebekesinde meydana gelecek arızaların da aynı tehlikeyi doğurabileceğine işaret etti. İsveç’in Forsmark nükleer santralinde 2006 yılında yıldırım çarpması sonucu soğutma pompalarına saatlerce elektrik iletilememişti.
Deutsche Welle Türkçe