DEVLET BAKANI KAVAF: -'TÜM DÜNYADA EŞİTLİK, KALKINMA VE BARIŞIN SAĞLANMASI İ
Devlet Bakanı Aliye Selma Kavaf, 'Tüm dünyada eşitlik, kalkınma ve barışın sağlanması için üretilen politikalar bize, kadın ve erkeğin bi
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-03-09 17:30:00
Dicle Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama-Araştırma Merkezinin düzenlediği Dünya Kadınlar Günü etkinliklerine katılan Kavaf, yaptığı konuşmada, Dicle Üniversitesi'nin, Dünya Kadınlar Günü programı vesilesiyle fikir, sanat, kültür ve bilimin beşiği olarak yüzyıllar boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan Diyarbakır'da, bir kez daha bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
Üniversitenin kadın haklarının ve sorunlarının konuşulmasına, tartışılmasına zemin oluşturan böyle bir program hazırlamasını son derece anlamlı ve önemli bulduğunu belirten Kavaf, kadın haklarının sadece kadınları ya da belli kesimleri ilgilendiren bir konu olmadığını, kadınların sorunlarının temel bir insan hakları sorunu olarak tüm insanlığı ilgilendiren ve etkileyen bir konu olduğunu ifade etti. Kavaf, bu alanda yapılan çalışmaların toplumsal hafızanın oluşmasını sağlamak gibi bir misyon da taşıdığını belirtti.
Kavaf, 'Tüm dünyada eşitlik, kalkınma ve barışın sağlanması için üretilen politikalar bize, kadın ve erkeğin biri olmadan diğerinin hayat bulamayacağını göstermektedir. Ancak tüm dünyada kadınlar hala kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarla mücadele etmekte; dolaylı ya da dolaysız ayrımcılığa uğramaktadır. İnsan hakları, demokrasi ve eşitlik açısından ileri ülkelerde dahi kadınların kültürel, ekonomik ve siyasi hayatta hak ettikleri yere gelemedikleri görülmektedir' dedi.
Türkiye'de kadınlara yönelik ayrımcılığın giderilmesi ve kadınlara da erkeklere tanınan hakların verilmesinin 1800'lü yılların ikinci yarısına kadar uzandığını kaydeden Kavaf, tarihe bakıldığında 1882'ye kadar kadınların nüfus istatistiklerinde dahi yer almadığının görüldüğünü, yine o dönemlerde tarihi yazan ve yorumlayanların erkekler olması nedeniyle kadınların yazılı kaynaklarda da ihmal edildikleri görüldüğünü söyledi.
'2004 yılında Anayasamızın 10'uncu maddesine; 'Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür' hükmü eklenmiştir. Geçen yıl halkoylamasıyla gerçekleşen Anayasa değişikliği ile de aynı maddeye 'bu maksatla alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz' ibaresi konmuştur' diyen Kavaf, Başbakan Erdoğan öncülüğünde gerçekleşen bu düzenlemelerle yıllardır söylenen ama bir türlü hayata geçirilemeyen kadınlar için pozitif ayrımcılık ilkesinin uygulanmasının mümkün hale geldiğini kaydetti.
-KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMASI-
Son yıllarda reform niteliğindeki düzenlemelerle Türkiye'nin uluslararası normları yakaladığını, uygulamaya yönelik pek çok adım atıldığını belirten Kavaf, kadınların toplumdaki konumunu güçlendirmeyi amaçlayan politikaların yaygınlaştırıldığını ifade etti. Bakan Kavaf, kadınların kamusal alana girmelerinin önündeki engelleri kaldıran bu yasal düzenlemelere rağmen toplumsal yapı içindeki farklı değer yargılarının, kadınların sosyal yaşam alanında bu haklardan yararlanmalarının önünde hala engel oluşturduğunu söyledi.
Kadınların eğitim, sağlık hizmeti gibi toplumsal fırsatlardan yararlanmaları, çalışma hayatına ve siyasal hayata katılmaları, kadınların ve dolayısıyla toplumsal sermayenin güçlenmesini sağlayacağını anlatan Kavaf, şöyle dedi:
'Çünkü bir ülkenin insan potansiyelinin eğitimli olması kalkınmanın da itici gücüdür. Bu kapsamda, eğitim her Türk vatandaşı için sunulan zorunlu yasal bir hak ve imkandır. Şu ana kadar yaptığımız kararlı ve kesintisiz çalışmalarla kız çocuklarının ilköğretimdeki okullaşma oranı yüzde 97,8'e, erkek çocuklarının ise yüzde 98,4'e ulaşmıştır. Kız çocukları ile erkek çocukları arasındaki okullulaşma farkı binde 6'ya gerilemiştir. 'Şartlı Nakit Yardımı', 'Taşımalı İlköğretim Uygulaması', 'Yetiştirici Sınıf Öğretim Programı' gibi birçok çalışma, kız çocuklarının okullaşmasını sağlamada büyük önem taşımaktadır. Zorunlu eğitim çağında olup okula hiç kayıt olmamış ya da sürekli devamsız olan 10?14 yaş grubundaki çocukların akranları ile birlikte ilköğretime devamlarının sağlanması amacıyla başlatılan 'Yetiştirici Sınıf Öğretim Programı' kapsamındaki öğrencilerin yüzde 62'sini kız çocukları oluşturmaktadır.
Ortaöğretimde ise henüz istediğimiz hedeflere ulaşamadık. Ama son 10 yılda kız çocukları için ortaöğretimde net okullaşma oranı yüzde 20 artmış ve yüzde 62,2'ye ulaşmıştır. Ülkemizde eğitimin temel kademelerinde sağlanan gelişmelere paralel olarak yükseköğretim kademesinde de son 10 yıl içinde önemli gelişmeler yaşanmıştır. 2001 yılında yüzde 11,3 olan kız çocuklarının okullaşma oranı 2009'da yüzde 26'ya yükselmiştir. Üniversite sayısının ve kontenjanlarının artırılması, bunun yanı sıra burs ve yurt imkanlarının geliştirilmesi bu artışı olumlu biçimde etkilemiştir. Eğitimde hedefimiz 2013 yılına kadar kız ve erkek çocuklar için okullaşma oranını yüzde 100'e ulaştırmaktır.'
-KADININ EĞİTİMİ VE İSTİHDAMI-
Kavaf, eğitim alanındaki koşullar, başta istihdam olmak üzere hayatın tüm alanlarını etkilediğini, Türkiye genelinde okur yazar olmayan kadınların işgücüne katılma oranının yüzde 15'te kaldığını, üniversite mezunu kadınların işgücüne katılma oranının da yüzde 71'e ulaştığını belirtti.
Türkiye'de uzmanlık gerektiren mesleklerde kadın oranlarının oldukça yüksek olduğunu, bugün üniversitelerde öğretim elemanlarının yüzde 41,5'inin kadın olduğunu ve bu kapsamda, profesörler içerisinde kadın oranının yüzde 27,4, doçentler içerisinde kadın oranının ise yüzde 31,6 olduğunu, 154 üniversitenin 8'inde kadın rektörlerin görev yaptığını, mimarların yüzde 39'u, avukatların yüzde 36'sı ve bankacıların yüzde 50'sinin kadın olduğunu ifade eden Kavaf, 'Ancak yasalarda olmasa da kamusal alan sınırlaması sanal bir rejim tehdidi algısıyla inançlarından, kılık kıyafetten dolayı bir kısım kadınlarımızı istihdamın ve eğitimin dışında bırakmaktadır. Dolayısıyla çalışmak istediği halde kamusal alana katılamayan, hatta eğitimini tamamlayamayan kızlarımızın olması temel insan haklarının ihlalidir. Demokrasiye insan hak ve özgürlüklerine inanan herkesin bu konuda duyarlı davranması gerektiğine inanıyorum' dedi.
Kavaf, kadın istihdamının artırılması için Diyarbakır'da başlatılan mikrokredi uygulamalarının halen 48 kentte devam ettiğini, bugüne kadar 40 binden fazla kadının kredi aldığını, dağıtılan toplam kredi miktarının da 75 milyon liraya ulaştığını belirterek, Anadolu kadınının tüm dünyaya örnek olacak biçimde üretken ve çalışkan olduğunu kaydetti.
-KADINA YÖNELİK ŞİDDET-
Hem kadınlara hem de toplumsal barışa en çok zarar veren ve en can acıtan durumun ise maalesef kadına yönelik şiddet olduğunu belirten Kavaf, kadına yönelik şiddeti önlemeyi bir devlet politikası olarak kabul ettiklerini kaydetti. Kavaf, hükümetlerinin 'şiddete sıfır tolerans' ilkesiyle, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda kararlılıkla çalışmalarını sürdürdüğünü belirterek, yasalarda her türlü şiddetin suç olarak tanımlanmasına rağmen, kadına yönelik şiddet olaylarının hala yaşanmasının son derece üzücü olduğunu söyledi.
'Bu olaylar, yasalarla kadınlarımıza sağladığımız hakların tek başına yeterli olmadığını göstermektedir' diyen Kavaf, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bu hakların toplumun her kesimi tarafından benimsenmesi şarttır. Bu nedenle kadın, erkek hepimiz yekvücut olup kadına yönelik şiddetle mücadele etmeliyiz. Hükümetimiz, yasaların günlük hayatta tam olarak uygulanması için çalışmalarını kararlılıkla sürdürmektedir.
Kadına yönelik aile içi şiddetle mücadelede, en önemli mekanizmaların başında kadın konukevlerimiz gelmektedir. Halen Bakanlığıma bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu bünyesinde 46 konuk evimiz hizmet vermektedir. Ayrıca bütün illerimizde kurduğumuz 'ilk kabul merkezleri' ile şiddete maruz kalan kadınlara hemen müdahale edilmekte, şiddete uğrayan kadınlar ve çocukları güvenli mekanlarda koruma altına alınmaktadır. Konukevlerimizde kalan kadınlarımıza psikolojik danışmanlık hizmeti, hukuki destek ve meslek edindirme kursları da verilmektedir. Şiddete uğrayan ya da uğrama riski taşıyan kadınlar ve çocukların ihtiyaç duydukları hizmet türüne en kısa zamanda ulaşmalarını sağlamak amacıyla ücretsiz 'alo 183' telefon hattımızda uzman kadromuz 7 gün 24 saat hizmet vermekte, acil vakalarda ilk müdahalenin yapılmasını sağlamaktadırlar.'
Kavaf, 50 ilde hastanelerin acil servislerinde kurulan 103 'Psiko-Sosyal Destek ve Krize Müdahale Birimleri'nde de yine aile içi şiddet konusunda psiko-sosyal destek hizmetlerinin sağlandığını, ayrıca kadına yönelik şiddetin vuku bulması halinde, ilk adım başvuru yerleri olan kolluk kuvvetleri, sağlık personeli, yargı mensuplarına yönelik bilinçlendirme eğitimleri yapıldığını söyledi.
Din görevlilerinin kadına yönelik şiddetle mücadele konusundaki duyarlılığını yükseltmek üzere eğitim programlarını da başlattıklarını, Başbakanlık Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi'ne bağlı 40 adet Çok Amaçlı Toplum Merkezinin eğitim, yönlendirme, meslek edindirme gibi konularda kadınlara hizmet sunduğunu anlatan Kavaf, kadınların hak, fırsat ve imkanlardan eşit şekilde yararlanabilmesi ve kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için çalışmaların bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da çok taraflı ve çok sektörlü bir yaklaşımla sürdürüleceğini belirtti.
Kavaf, şunları söyledi:
'Kadınların toplumsal, ekonomik, siyasal konumlarını güçlendirmek, ayrımcılığı ve önyargıları yok etmek üzere sivil toplum kuruluşlarından, yerel yönetimlere ve medyaya kadar toplumun tüm kesimlerinin mücadelenin ön saflarında aktif yer almasına ihtiyaç vardır. Kadın hakları konusunda gerçekleştirilmesi gereken toplumsal dönüşüm ancak topyekun bir mücadele ile hayata geçecektir. Kadınlarımızın statüsünü yükseltmek ve kadınlarımızdan başlayan bir kalkınma modelini gerçekleştirmek için atılan en küçük adım bile çok değerlidir. Kadın ve erkeğin eşit bireyler olarak paylaştıkları dünyada barışın ve refahın artacağına duyduğum inançla Dünya Kadınlar Günü'nün kadınları güçlendiren çalışmalara vesile olmasını diliyorum.'
SON VİDEO HABER
Haber Ara