Dolar

34,8668

Euro

36,6824

Altın

3.026,87

Bist

10.090,39

Sırada Batı Şeria mı var?

Benyamin Netanyahu hükümeti ve Washington’daki lobisinin şayet aklı varsa, tez elden, İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te bir Filistin devletinin kurulmasına dönük planlar yapmalı.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-03-08 12:56:04

Sırada Batı Şeria mı var?

Neden mi? Çünkü özellikle bütün Arapları ve Müslümanları ortak bir öfke çevresinde kenetleyen etkenin söz konusu işgal olduğu bir dönemde, Arap devriminin Batı Şeria kapılarında son bulmayacağını anlamaları gerekiyor artık.

Filistinliler söz konusu devrimleri buruk bir sevinçle takip ediyorlar. Diğer Araplar kendilerini yerel despotların tahakkümünden kurtarırlarken, kendileri her geçen gün daha sıkıntılı bir hal alan Doğu Kudüs başta olmak üzere, yabancı işgali altında bulunuyorlar. Diğer Araplar başardıkları olayın sevincini yaşarken Filistinliler hala mağdur durumdalar ve öyle görülüyorlar. Fakat bu böyle gitmez. Aynen diğer Arapların yaptığı gibi Filistinliler de isyan edecek ve işgal son bulacaktır.

Fakat bunun nasıl bir şekilde biteceğine karar vermek artık İsraillilere kalmış (aynen rejimin kanlı bir şekilde çökeceğini kabullenme ya da kaçınılmaz olana razı olma tercihi Mübarek hükümeti ve Mısır ordusuna bırakıldığı gibi).

Gazze’de Yapılan Hatalar

İsrail için ise bu tercihler, Arap Birliği’nin (BM’nin 242 ve 338 numaralı hükümlerini de içeren) şartlarını kabul ederek işgal ettiği toprakları, bütün Arap dünyasıyla tam anlamıyla barış ve ilişkileri normalleştirme karşılığında takas etmek ya da sürdürülmesi mümkün olmayan bir statükoya bağlı kalmak şeklinde ifade edilebilir.

Yabancı işgal kuvvetlerine karşı kullanabilecekleri silahları işgal altındaki sivil nüfusa karşı kullanamayacakları (özellikle de El Cezire, Twitter, Facebook ve sair şeyler çağındayken) hakikatini görmezden gelerek, önüne geçebileceklerine inandıkları infiali de bekleyebilirler isterlerse.

Sağ görüşlü İsrailliler ve bunların Washington’daki lobileri o şaşmaz edalarıyla bu sava karşılık olarak, Gazze’de yaşananları örnek gösterip Batı Şeria’yı bırakmanın imkânsız olduğunu savunabilirler. Nitekim o zaman sınırın öte yakasını top ateşine tutan militanlar kontrolü ele geçirirken İsrail Savunma Güçleri sadece kendi topraklarını muhafaza ederek evlerinin yolunu tutmuşlardı.

Evet bu doğru, bir kez daha meydana gelebilir bu, ancak şayet İsrail işgali bir halk ayaklanması sonucu bitecek olursa…

Hem İsrail bölgeden çekilişinin şartlarını müzakere etmeden ayrıldığı takdirde ancak Gazze’dekine benzer bir durum ortaya çıkabilir. Zira Filistinliler bölgede çok uzun kalmanın bedelini ödettikleri anda İsrail çekilme kararı almıştı. Ayrılırken de çekilişine ilişkin müzakereler yürütmeye gereksinim duymamıştı.

Sömürgeci Zihniyet

Eski Başbakan Ariel Şaron o bilindik aşırı kibirli edasıyla tek taraflı olarak çekilmeye karar vermişti o dönemde. Filistin lideri Mahmud Abbas’la çekilme şartlarını müzakere etmeye yanaşmadığı gibi Filistin yönetimine çekilme günü ve takvimine ilişkin önceden herhangi bir bildirimde bulunmayı da reddetmişti.

Böyle yapmasalardı Filistin Yönetimi, çekilmeyi müteakiben meydana gelen tahribatı önleyecek konumda olurdu. Fakat bu olmadı. Filistinlilere tamamen üstten bakan Şaron sanki İsrail 19. yüzyıldaki Belçika, Filistin de Kongo’ymuş gibi davranıyordu. Bölge sakinleriyle istişare etmek hesapta yoktu hiç. İsrail hükümetinin böyle bir tecrübenin yeniden yaşanmasına müsaade etmesi için aklını kaçırmış olması gerekir. Fakat eğer İsrail çekiliş sürecini müzakere etmeye imkân kalmadan zorla çıkarılırsa olacak olan budur.

Neyse ki İsrailliler ve Filistinliler, İsrail’in bölgeden çekilmesi durumunda karşılıklı güvenlik ortamının tesis edilmesini sağlayacak ayrıntılı planlar çıkarmaya başladılar. Hatta hâlihazırda Filistin Yönetimi Batı Şeria’da güvenliğin sağlanmasında bu planları kullanıyor bile ve İsrail’in yardımıyla da kendi kontrolünde olan bölgelerden İsrail’e karşı saldırılar düzenlenmesini önlüyor.

Benzer çalışmaların Gazze’deki Hamas yetkilileriyle de yapılması da şart. Zaten Hamas da yaptığı açıklamalarda sürekli olarak Filistin Yönetimi ile İsrail arasında akdedilen ve referandumda Filistin halkınca onaylanmış her türlü anlaşmayı kabul edeceğini beyan etmiş bulunuyor.

İsrail neyi bekliyor?

2011’de Ortadoğu’nun evrilme sürecine dürüstçe bakıp, işgalin ebediyen devam edeceğine mi inanıyor yoksa İsrail? Ya da Filistinlilere pek itibar etmeyip Mısır, Libya ve Tunusluların yaptığını bunların beceremeyeceğini mi düşünüyor?

Ya da Netanyahu o kaçınılmaz şey olduğunda ABD’nin yardımına koşacağını mı düşünüyor. Bu büyük bir hata olurdu. ABD’nin yerleşim yerleri konusundaki kararı veto etmesi için İsrail lobisinin baskı yapması ne kadar hataysa, ABD’nin yaptıklarının işgalin sürdürülmesini sağlayacağını düşünmek de o kadar hata.

Amerikan Koruması

Esasen geçen haftaki oylamaların ardından, (birkaç kodaman dışında) Filistin halkının ABD’nin artık ne düşündüğünü umursayacağı şüpheli artık.
İsrail’in savunması İsrail’e kalmış bir husus. Bu da, sınırın öte tarafına sıçrayıp İsrail’in kendi bekasını tehdit edecek bir şiddet ortamı içinde olmasındansa Filistinlilerle mutabık kalınan şartlar çerçevesinde işgalin bitirilmesini gerektiriyor.

İsrail neden bunu göremiyor peki? İsrail hükümeti içindeki fanatikler (yerleşimciler ve dinî partiler) Batı Şeria ve buradaki yerleşim yerlerine sahip olmayan bir İsrail’in olmasındansa hiç olmamasına mı kanaat getirdiler yoksa?

İsrail böyle davranıyor şu anda, sanki Ariel, El Halil ve Maale Adumim; Tel Aviv, Hayfa ve Kudüs’ün Yahudi olan diğer bölgelerinden daha değerliymiş gibi… Bu çılgınlıktan başka bir şey değil.

 

Kaynak: El Cezire

Çeviren: Zeynel Kılınç

SON VİDEO HABER

Beşar Esed'ın kardeşi işkenceci Mahir Esed'ın evi

Haber Ara