Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere ikinci dünya savaşından sonra ortaya çıkan yapının artık dünyanın ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda olduğunu belirterek, ''Yeni bir BM anlayışına ihtiyacımız var. Dünyadaki bütün dengeleri yansıtan, sadece ikinci dünya savaşı galiplerini değil, bütün dünyayı temsil eden bir BM misyonunu harekete geçirmek durumundayız'' dedi.
Davutoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) evsahipliğinde düzenlenen Asya Pasifik Ticaret ve Sanayi Odaları Konfederasyonunun (CACCI) 25. İş Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen çalışma yemeğinde yaptığı konuşmada, 5 yılını Asya Pasifik'te geçirdiğini, Malezya'da öğretim üyeliği yaptığını, Asya ve Doğu Asya dinamiğini anlamaya çalıştığını söyledi.
O zaman Doğu Asya ile Türkiye'nin kaderinin aslında birbirleri ile çok ilişkili olduğunu fark ettiğini ifade eden Davutoğlu, ''Eğer Türkiye gelecekte önemli bir rol oynayacaksa AB üyeliği perspektifini sürdürmeli ancak Asya'da da önemli bir aktör olarak kendi varlığını hissettirmeli... Doğu Asya'da ortaya çıkan yeni büyük ekonomik havzayı da yakından takip etmeli, o havzanın parçası olmayı bilmeli'' dedi.
Bu dünyanın yerine nasıl bir oluşum ortaya çıkacağı konusunda da Medeniyet Dönüşümü diye İngilizce bir kitap kaleme aldığını belirten Davutoğlu, o kitabın henüz Türkçe'ye çevrilmediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
''O kitapta vurguladığım temel husus şuydu; yaşadığımız şey sadece ekonomik, siyasal, kültürel bir dönüşüm değildir. Yoğun bir medeniyet dönüşümü yaşıyoruz ve bu medeniyet dönüşümünün kültürel, ekonomik, siyasal unsurlarını doğru tespit edebilirsek geleceğin 21. yüzyılın dünyasına doğru cevaplar veririz.
Asya'nın 1700 yılında dünya ticaretindeki toplam payı yüzde 62-65 iken, 1920'de bu pay yüzde 18'e düştü. Aynı dönemde Avrupa'nın yüzde 10 olan payı yüzde 45-50'lere çıktı. 2000'li yıllara geldiğimizde denge yeniden kuruluyor. Dünya ekonomisinin yüzde 40-45'i şu anda Asya'da üretilir hale geldi ve yeni bir dünya dengesi ortaya çıktı. Geleneksel imparatorluklar, sömürge imparatorlukları ve çift kutuplu dünyadan sonra dördüncü bir dünya düzeninin eşiğindeyiz. 20 yıldır büyük bir dönüşümle bunun dinamizmini yaşıyoruz. Bu gerçeği doğru okuyan ülkeler geleceğe daha güçlü hazırlanacaklar.''
Şimdi bütün Akdeniz'de Güney Akdeniz'de, Kuzey Afrika'da, Ortadoğu'da büyük hareketlilikler olduğunu ifade eden Davutoğlu, ''Aynen 1990'lı yıllarda Doğu Avrupa'da olan hareketlilikleri burada görüyoruz. Çünkü daha iki kutuplu dünyanın dağılmasından sonra dengeler yerine oturmadı, istikrar kazanmadı. Ben bu yeni düzeni okuma ve kurma misyonunun, siyasiler kadar işadamları tarafından gerçekleştirilmesi halinde dünya barışının geleceğine inanıyorum. İşadamlarının, ticaret odalarının yapacağı girişimler, getireceği vizyonlar barış eksenli olmak durumunda... İşadamları barış ister, istikrar ister... İşadamlarının bu girişimi doğru okumaları durumunda biz geleceğe daha güvenle bakabiliriz'' dedi.
-''ULUSLARARASI SİSTEM KENDİNİ REFORME ETMEK DURUMUNDA...''-
Yeni dönemde insanoğlunun artık Avrupa ya da Asya merkezli olmaktan çok insan olarak öne çıkmasının söz konusu olduğunu, tek başına birey olarak artık çok daha etkin olunan bir dönemin yaşandığını söyleyen Davutoğlu, ''Önümüzde bir siyasi reform sürecine ihtiyaç var. Uluslararası sistem kendini reforme etmek durumunda. Başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere ikinci dünya savaşından sonra ortaya çıkan yapı artık dünyanın ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda. BM'deki 5 daimi üyenin oluşturduğu BM Güvenlik Konseyi yapılanması dünyadaki dinamik seyri tam olarak yansıtmıyor. Yeni bir BM anlayışına ihtiyacımız var, dünyadaki bütün dengeleri yansıtan, sadece ikinci dünya savaşı galiplerini değil, bütün dünyayı temsil eden bir BM misyonunu harekete geçirmek durumundayız'' diye konuştu.
Ahmet Davutoğlu, dünyadaki ekonomik dengelerin değiştiğini, çok daha adil ve üretim kapasitesi etkinliği yüksek ama adalet kavramını da beraber getiren bir ekonomi anlayışını yerleştirmek gerektiğini belirtti.
Davutoğlu, ''Eğer 1,2 trilyon dolarlık bir askeri harcama potansiyeli hala dünyada varsa, işadamlarımızın en çok korkacağı güvenlik problemi konusunda hala kaygılıyız demektir'' dedi.
Artık ekonominin sadece belli merkezlerden yönetilebilir halde olmadığına, IMF, Dünya Bankası gibi ekonomik örgütlerin kendilerini yeniden yapılandırmak durumunda olduklarına işaret eden Davutoğlu, artık hiç bir ülkenin, ne kadar güçlü ekonomiye sahip olursa olsun, ekonomik krizin etkilerinden uzak olmadığına dikkat çekti.
Davutoğlu, ''O zaman yeni bir ekonomik düzene ihtiyacımız var. G20 bu anlamda son dönemde yaptığı çalışmalarla öne çıkan bir yapı. Türkiye G20 üyesi bir ülke olarak bu yeni ekonomik düzenin öncülüğünü yapmak istiyor'' dedi.
Bu yeni ekonomik düzen oluşurken Asya Pasifik'in artan ekonomik gücünün göz önüne alınması gerektiğine dikkati çeken Davutoğlu, yeni ekonomik düzende Asya'dan Avrupa'ya, Afrika'ya uzanan kuşakta barışın temin edilmesi için aynen geçmiş dönemde düzen arayışları gibi şimdi de kalıcı düzenlere ihtiyaç bulunduğunu vurguladı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Avrupa'nın, Türkiye'nin önüne ''vize duvarı örmek istediğini'' belirterek, ''Böylesine hareketli bir dünyada, duvar örenler kaybeder. AB, Edirne'de bir vize duvarı örüyorsa, emin olunuz kaybedecek olan, güç kaybedecek olan, itibar kaybedecek olan, tarihin akışının gerisinde kalacak olan AB'dir, Türkiye değil'' dedi.
Davutoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) ev sahipliğinde düzenlenen Asya Pasifik Ticaret ve Sanayi Odaları Konfederasyonunun (CACCI) 25. İş Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen çalışma yemeğindeki konuşmasında, mayıs ayında İstanbul'da ''En Az Gelişmiş Ülkeler Zirvesi'' yapılacağına ve önümüzdeki 10 yılda Türkiye'nin en az gelişmiş ülkeler konusunda koordinatörlük görevi üstleneceğine değinirken, dünyaya şu mesajın verileceğini söyledi:
''Dünyada yükselen güçler var. Türkiye de bu yükselen güçlerden birisi, ekonomik bakımdan... Eskiden beri süregelen çok büyük ekonomik merkezler var AB gibi, ABD gibi. Ama eğer bu yükselen güçler ve yerleşik güçlü, ülkeler, en az gelişmiş ülkeleri ihmal ederlerse, dünyada barışı sağlamak mümkün olmaz. 49 en az gelişmiş ülkenin adalet arayışına ve ihtiyaçlarına cevap bulmak durumundayız.''
Siyasal ve ekonomik düzende Asya Pasifik'in dünyaya getireceği yeni boyutlar bulunduğunu belirten Davutoğlu, kültürel anlamda da Avrupa merkezli bir düşünce hareketliliği bulunmadığını, bütün dünyanın katıldığı dinamik bir kültürel yapı olduğunu anlattı.
Ahmet Davutoğlu, hiç kimsenin dışlanmadığı siyasal, ekonomik, kültürel bir yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyulduğunu ifade ederek, Türkiye'nin yeniden yapılanmanın ''en merkezinde'' yer alan bir ülke olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin AB'ye tam üye olmak istediğinin altını çizen Davutoğlu, ''Aynı zamanda Asya'da da büyük açılımlar gerçekleştireceğiz'' dedi. Davutoğlu, Türkiye'nin Çin ile ilişkilerinin geliştiğini, Hindistan, Pakistan, Afganistan ile tarihi bağlarının bulunduğunu kaydederek, ''Biz şunun bilincindeyiz, AB ve Doğu Asya arasındaki ekonomik, tarihi irtibatların tekrar kurulabilmesi için tek ve kaçınılmaz stratejik bağ, Türkiye üzerinden kurulabilir. Bir gün Avrupalı dostlarımızın da bunu anlayacağını düşünüyoruz'' diye konuştu.
Avrupa'nın Türkiye'nin önüne ''vize duvarı örmek istediğini'' belirten Davutoğlu, şu görüşleri dile getirdi:
''Böylesine hareketli bir dünyada, duvar örenler kaybeder. AB, Edirne'de bir vize duvarı örüyorsa, emin olunuz kaybedecek olan, güç kaybedecek olan, itibar kaybedecek olan, tarihin akışının gerisinde kalacak olan AB'dir, Türkiye değil. Türkiye kendi gücünü akıtacak kanalları, damarları bulur ve tarihe ağırlığını hissettirir. Bizim Asya'da da temellerimiz var, Afrika ile de irtibatlarımız var, Avrupa ile de köklü bağlarımız var. Ama biz kendi mecramızı buluruz. Bugün Batı'da bir hat çizin Almanya, Fransa, İtalya, doğuda da Çin, Hindistan, Kore, Japonya hattını çizin ve kuzeyde Rusya... Geri kalan bütün Afro-Avrasya'daki en büyük ekonomi, Türkiye ekonomisidir. Bugün Türk işadamları dünyanın her yerinde en güçlü yatırımlara, en büyük yatırımlara ortaklık yapıyorlar. Afrika'nın her köşesinde varlar, Latin Amerika'da varlar. Sadece Avrupa'da değil dünyanın her yerinde varlar. Bizim gücümüz onlardan geliyor.''
-''TARİH NEHRİNİN AKINTISINA KAPILAN BİR ÜLKE OLMAYACAĞIZ''-
Ahmet Davutoğlu, ''Biz, tarih nehrinin akıntısına kapılan bir ülke olmayacağız. Tarih nehrinin öncü ülkesi olacağız. O nehir akıyorsa, o nehri akıtan, o nehrin akışını yöneten ülkelerden biri olacağız'' diyerek, Türkiye'nin coğrafyasının, birikiminin, insan gücünün buna elverdiğini söyledi.
Sağlıklı dünya düzeni oluşumunda Türkiye'nin yapacağı katkıları tespit ettiklerini kaydeden Davutoğlu, hedeflerini, ''insanlık onurunun egemen olduğu, yaşanabilir çevre şartlarına sahip, herkesin eşit şekilde dünya nimetlerinden faydalanabildiği yeni bir dünya düzeni içerisinde Türkiye'nin onurlu bir ülke olarak yerini alması'' olarak açıkladı. Konuşmasının ardından Pakistanlı heyet, Davutoğlu'na keçeden yapılmış palto armağan etti.
AA