Dolar

34,9424

Euro

36,6354

Altın

2.975,32

Bist

10.125,46

Yazar İsmail Beşikçi'ye örgüt propagandasından 1 yıl 3 ay hapis

Çağımızda Hukuk ve Toplum adlı dergide yayımlanan bir yazıda terör örgütü propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılanan yazar İsmail Beşikçi'ye 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Yazısında suç olmadığı gerekçesiyle beraat talebinde bulunmayan Beşikçi, a

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-03-04 13:58:46

Yazar İsmail Beşikçi'ye örgüt propagandasından 1 yıl 3 ay hapis
Çağımızda Hukuk ve Toplum adlı dergide yayımlanan bir yazıda terör örgütü propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılanan yazar İsmail Beşikçi'ye 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Yazısında suç olmadığı gerekçesiyle beraat talebinde bulunmayan Beşikçi, adliye çıkışında yaptığı açıklamada, resmi ideolojinin özgür düşüncenin önündeki önemli bir engel olduğunu söyledi. Hapsi cezası kararına mahkeme başkanı şerh koydu. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz yargılanan Beşikçi ile Zeycan Balcı Şimşek katıldı. Aralarında Eşber Yağmurdereli'nin de bulunduğu 41 avukatın hazır bulunduğu duruşmaya yazar Ümit Fırat ile Muhsin Kızılkaya da geldi. Duruşmada savunmasını yapan Beşikçi, daha önceki savunmasını tekrar ettiğini söyledi. Sanık Zeycan Balcı Şimşek de 4 sayfalık savunma dilekçesi verdi. Avukat Eşber Yağmurdereli, "Dava konusu yazıda herhangi bir suç unsuru yoktur. Evrensel hukuk kaideleri de dikkate alınarak müvekkilim Beşikçi'nin beraatini talep ediyorum." dedi. Avukatlarından Süleyman Bilgiç de dava konusu yazının fikir ve düşünce açıklaması olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Savcılık mütalaasında belirtilen 'Q' harfinin kullanılması nedeniyle cezalandırılma isteminin yerinde olmadığını belirten Bilgiç, 'Q' harfinin gerek TRT Şeş, gerek de bu kanalın açılması nedeniyle düzenlenen törenlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kullanıldığını savundu. Duruşmada söz alan sanıkların diğer avukatları da dava konusu yazının düşünce özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek sanıkların beraatını talep etti. Son sözü sorulan sanık İsmail Beşikçi, çağdaşlığın ölçüsünün düşün özgürlüğü ve özgürce eleştiri yapabilmek olduğunu kaydetti. Beşikçi, "Bilimin birinci kuralı ve demokrasinin şartı da bunu gerektirir. Düşün özgürlüğünün olmadığı ülkelerde çeşitli yolsuzluklar ve hırsızlıklar görülmektedir. Kürt sorununun bu ülkenin birinci sorunu olduğu siyasiler tarafından da belirtilmektedir. Bu sorunun aşılabilmesi için yargıya ve üniversitelere görev düşmektedir." dedi. Türkiye'de 1960 ve 1980 arası yıllarda üniversitelerde veya üniversitelerin yayınladığı dergilerde millet, milliyetçilik ve Afrika gibi diğer dünya ülkelerindeki gelişmelerle ilgili pek çok yazı bulunabileceğini ve ancak bu yazılarda 'Kürt' adının geçmediğini anlatan Beşikçi, "Ben bu noktadan hareketle Ortadoğu'da 40 milyon nüfusu bulan ancak devleti olmayan Kürtlerle ilgili araştırma ve incelemelere başladım. Avrupa'da da 30 bin nüfusu olan pek çok topluluğun devlet olarak kabul edildiği ve Uluslararası kuruluşlarda da kabul edildiğini gördüm. Bu nedenle Kürtler konusunda inceleme yaptım. Dava konusu yazım da bunlardan bir tanesidir." diye konuştu. Yargıçların Anayasa, yasalar ve vicdanlarına göre karar verdiklerini, bu nedenle düşün ve eleştiri özgürlüğünün önünü açmaları gerektiğini kaydeden Beşikçi, "Dava konusu yazımda bir suç olmadığını, suç olmayan bir şeyden dolayı da beraat talep edilmesi gerekmediğini düşünüyorum." diye konuştu. Son sözü sorulan sanık Zeycan Balcı Şimşek de siyasal iktidarın talepleri doğrultusunda yazı yazması durumunda ihya olacağını belirterek, halkın ve ezilenlerin sorunlarını yazmayı tercih ettiği için bir suç işlemediğini düşündüğünü anlattı. Şimşek, beraatını istedi. Dosyayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanık İsmail Beşikçi tarafından yazılan ve sanık Zeycan Balcı Şimşek'in yazı işleri müdürü olduğu Çağımızda Hukuk ve Toplum adlı derginin Kış 2010 tarihli nüshasında, 5 ile 12. sayfalarında yayınlanan, 'Ulusların Kendi Geleceğini Tayin Hakkı ve Kürtler' başlıklı yazıda, yasa dışı, silahlı, bölücü terör örgütü PKK'nın propagandasının yapıldığının anlaşıldığı ifade etti. Sanıkların kastı ve toplumda doğuracağı tehlikeyi de dikkate alarak sanık İsmail Beşikçi'nin Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7/2. maddesi uyarınca 'basın ve yayın yoluyla terör örgütü propagandası' yapmak suçundan 1 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına karar verildi. Diğer sanık Şimşek'in de, aynı suçtan yayında sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle günü 20 TL'den olmak üzere toplam 16 bin 660 TL adli para cezasıyla cezalandırılması kararlaştırıldı. Oy çokluğuyla alınan karara mahkeme başkanı Şeref Akçay, muhalefet şerhi koydu. Başkan Akçay, sanıklardan İsmail Beşikçi'nin Türkiye'de ve dünyada tanınan bir bilim adamı ve diğer sanık Zeycan Balcı Şimşek'in de hukukçuluk sıfatının yanında bir derginin yazı işleri müdürü olduğunu belirtti. Dava konusu yazının yayınlandığı derginin huhukçulara, belli bir kesime hitap eden bir dergi olduğunu kaydeden Akçay, "Yazıda Türkiye'de ve diğer ülkelerdeki sosyal gelişmeler tarih süreci içerisinde irdelenmiş ve yazara göre çözümler belirtilmiştir. Yazının sadece bir yerinde, 'Bugün PKK gerillalarının üstlendiği Qandil birinci gün Türkiye, ikinci gün İran tarafından bombalanmaktadır' denmektedir. Yazı bir bütün olarak incelendiğinde yasa dışı silahlı, bölücü, terör örgütü PKK'nın yaptığı eylemlerden bahsedilmemekte ve bu örgütün övüldüğüne dair de herhangi bir şey yoktur." dedi. Anayasa'nın 25 ve 26. maddelerine göre, herkesin düşünce ve kanaat hürriyetine sahip olduğunu, ne sebeple olursa olsun kimsenin düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağını, kınanamayacağını ve suçlanamayacağını ifade eden Akçay, herkesin düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğunu aktardı. Akçay, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 9 ve 10. maddelerine göre de herkesin düşünce ve din özgürlüğü ile görüşlerini açıklama ve anlatma özgürlüğüne sahip olduğunu vurguladı. AİHM kararlarını örnek gösteren Akçay, AİHM maddelerine göre herkesin düşünce ve fikirlerini serbestçe açıklayabileceği, fakat bu fikirlerin şiddet ve terör gibi unsurları övmemesi, şiddete herhangi bir çağrı yapmaması ve yasa dışı silahlı terör örgütü propagandası içermemesi gerektiğini dile getirdi. Başkan Akçay, "Bu doğrultuda genel olarak bir fikre, düşünceye bakıldığında, bizim düşüncelerimize ve fikirlerimize tamamen aykırı olabilir. Toplumun çoğunluğunca da kabul edilmeyebilir. Ancak kişilerin yukarıda belirtilen maddeler doğrultusunda şiddet unsuru taşımayan düşüncelerinden dolayı cezalandırılmamaları gerekir. Ben de dava konusu yazının düşünce olarak içeriğini benimsememekle birlikte yazıda, yukarıda belirtildiği gibi yasa dışı, bölücü terör örgütünün yaptıklarının övülmediği ve şiddete çağrı yapmadığı, yasa dışı silahlı terör örgütünün propagandasını taşımadığı için herhangi bir suç oluşturmadığı, bu nedenle Anayasa'nın 25 ve 26. maddelerinin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9 ve 10. maddeleri ve AİHM kararları doğrultusunda herhangi bir suç unsurunun bulunmadığı, yazarın tamamen kendi düşüncelerini açıkladığı anlaşıldığından, ayrıca yazıda salt 'gerilla' kelimesinin ve 'Q' harifinin kullanılmasının atılı suç unsurlarını oluşturmayacağı görüşünde olduğum için sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum." dedi. Duruşmanın ardından adliye çıkışında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Beşikçi, düşünce özgürlüğünün Türkiye'nin siyasal hayatında çok önemli bir konu olduğunu ve resmi ideolojinin de özgür düşüncenin önünde önemli bir engel teşkil ettiğini belirtti. Beşikçi, "Bu engelin, yani resmi ideolojinin bilimin kavramlarıyla eleştirilmesi gerekir. Eleştirildiği zaman da bazen böyle cezalar söz konusu olabiliyor. Buna rağmen resmi ideolojinin bilimin kavramlarıyla eleştirilmesi gerekir' dedi. Resmi ideolojinin bugün en önemli sorununun Kürt sorunu olduğunu ve bu sorunda daha demokratik bir tutum benimsenmesi gerektiğini ifade eden Beşikçi, devletin ve hükümetin daha demokratik bir tutum benimsemesi gerektiğini, resmi ideoloji kurumuyla bilimin ve sanatın ilerlemesinin mümkün olmadığını kaydetti. Beşikçi, "Ceza bekliyor muydunuz?' sorusuna karşılık olarak, "Sürpriz değil" cevabını verdi. Duruşmayı izleyen yazar Ümit Fırat da yapılan bir çok yasal düzenlemeye rağmen mahkemelerin kolay kolay değişmediğini söyledi. Yıllardır yargılanıp ceza alan Beşikçi'nin bugün dimdik ayakta durduğunu belirten Fırat, "Bir değişim yaşanıyor, hissediliyor. Devlette kısmi bazı değişiklikler görüyoruz. Eskiden 7,5 yıl veriyorlardı şimdi bir sene 3 aya düştü." şeklinde konuştu.

Haber Ara