Pepe Escobar* / TİMETURK
Tek başına olmak nasılmış, tam bir bilinmezlik içinde, tıpkı yuvarlanan bir kaya misali? Çöl kumlarında say’ ederken, tarihin sonunun sonu şimdi diye rüzgârlara ürümek nasılmış?
Batılı ideolojik sınıflar, bir mezarda mumyalanmış yatıyor. Batılı parlamenter demokrasi ile İslam arasında çatallanma ya da medeniyetlerin “çatışması” diye bir şey yok.
Felsefenin Elvis’i Slovak Slovoj Zizek, birkaç hafta önce el-Cezire’ye Arap ulusların gerçek trajedisinin güçlü, laik bir solun kayboluşu olduğunu anlattı. Bunda şaşılacak bir şey yok ki. ODKA (Orta Doğu/Kuzey Afrika) bölgesindeki Birleşik Devletler destekli diktatörler, yenilikçi münevverlerinin en parlaklarını ve en iyilerini ya öldürdü ya da sürdü.
Hatta şimdilerde ODKA’da sosyal adalet adına iktidarsız/yozlaşmış/adaletsiz hükümetlerle mücadele fikrinin Avrupa’ya ve ABD’ye (zaten oldu; “Kahire’den Wisconsin’e”) sirayetinin rüyasını görebilir, Uluslararası Para Fonu (IMF)’in tezgâhladığı “yapısal ayarlamalar” ve sertlikten muzdarip işçi hareketlerine yeni bir gün doğduğunu hayal edebilirsiniz. 2011 sınıfı, dünyanın yeni enternasyonalist işçileri birleşin.
Arap dünyasına uygulanan neo-liberalizmin aynı zamanda berbat gelir dağılımının neden olduğu muazzam kolektif öfkeyi siyasi harekete yönlendirebilen İslamcı grupları doğurmasına hayret etmemek mümkün mü?
Arapların, belki, özgür olabileceklerini, fakat özgür olmak istediklerini gerçekten bilmediklerini ve kendi başlarına bunu beceremeyeceklerini, yani asıl için Pentagon’un “şok ve dehşet”ine ihtiyaç duyacağının çerçiliğini yapan aptal neo-conlara kahkahalarla gülmemek elde mi?
Bu arada türlü Zionist ve Zio-con’ların elinde, onlarca-yıllık, süregelen tüm Filistin trajedisini bütün olarak tartışmadan 1979 Camp David anlaşmalarını korumaya istekli Mısır’da en azından ılımlı İslam-tınılı hükümetin çıkması için dua etmekten başka bir şey kalmadı. Daha çok beklerler.
Tunus ve Mısır devrimlerinin, ABD-destekli İran Şah’ının ideoloji olarak İslam’la hal edildiği Tahran’ın devrim tekelini madara eden laik ve milliyetçi çerçeveden çıktığına nasıl sevinmemeli?
Şimdi, bir oldu, iki, üç, ne için savaşıyoruz? Sadece yaşlanan, mukim Avrupa-Amerikan-salahiyetli tiran seçimine değil aynı zamanda ABD Hazinesi/IMF/Dünya Bankası-tezgâhı “gerçeklik” yapısına karşı bir, iki üç, bir milyon devrim için mücadele.
Tüm Arapların görmesi ve öğrenmesi için Arap milliyetçiliği, Arap milliyetçi dayanışması, Arap milliyetçisi el-Cezire, süper el-Cezire olan internet, hepsi açık. Batı’nın B planı yok ya da Bahreyn, Yemen ya da Libya için Barack Obama/Hillary Clinton-tarzı “düzenli geçiş”in ipucu ortalarda görünmüyor.
Devrim henüz daha başlamadı bile
Bahreyn’deki Sünni hanedan Arap Sheakspearimsi oyununu sürdürmeye devam ediyor. WikiLeaks’in 2009 tarihli gizli belgesine göre, Kral Hamad, oğlu veliaht prens Salman’a nüfuzlu Başbakan Halife bin Sal El-Halife’den “gücü kademeli olarak devredecek”miş. Başbakan, kralın amcası ve veliahdın da büyük amcası. Bu arada Şeyh Halife bin Abdullah el-Halife’nin yönettiği Bahreyn Ulusal Güvenlik Servisi, ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA)’den emir almaya devam ediyor.
“Güçlü kabile ittifakı” Körfez İşbirliği Konseyi (KİK), tanklar, jetler, paralı askerler ve ne gerekiyorsa zincirin zayıf halkası Bahreyn’deki rejim değişikliğini önlemek için kullanacak. Nihayetinde KİK, (Bahreyn, Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri) dünya petrol rezervlerinin yüzde 45’ine sahipler ve “demokrasi” adına talanlarından vazgeçmezler.
Hatta El-Kaide, Mübarek gibi can çekişirken ve Kuzey Afrika’da ne sosyolojik ne de ideolojik bir gram etkisi yokken, emperyalist sesler Libya’nın dev bir Somali’ye dönüştüğü uyarısıyla sürekli carlıyor. Sanki “Mısırlı Doktor”, Eymen el-Zevahiri kurtarılmış doğu Libya’da yarın hortlayacak ve yeni emir olarak işbaşvurusunda bulunacak. Asıl bu, gerçek medeniyetler çatışması olurdu.
*Asia Times yazarı. Brezilya'da yaşıyor ve Globalistan adlı bir kitabın yazarı.
Bu makale Oğuz Eser tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.