Dolar

34,8750

Euro

36,7040

Altın

3.037,15

Bist

10.132,32

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ARINÇ: (4) -'(TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AÇIKLAMASI)

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'terör örgütünün eylemsizlik döneminin sona erdiği açıklamasına' ilişkin, '1 Mart il

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-03-02 02:41:00

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ARINÇ: (4)  -'(TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AÇIKLAMASI)
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'terör örgütünün eylemsizlik döneminin sona erdiği açıklamasına' ilişkin, '1 Mart ile Haziran arasında 3 aylık bir süreç var. Bu süreç içerisinde eylem yaparak insanları terörden dolayı tekrar tedirgin etmek, siyaset olarak ya da bir yöntem olarak örgütün kullanabileceği bir işse devlet buna karşı bütün tedbirlerini mutlaka alacaktır' dedi.
Arınç, KanalTürk televizyonunda yayımlanan 'Merkez Siyaset' programında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
'Seçimlere az bir zaman kaldı, son yapılan anketlerde AK Parti'nin oy oranları ne çıkıyor' sorusuna Arınç, 'AK Parti 22 Temmuz'un biraz daha üzerinde, 48-48.5 civarında görünüyor. Şu an için çok umut verici, başarılı bir sonuç. Ben bu seçimlerin yeni bir başarıyla sonuçlanacağını umut ediyorum, düşünüyorum' yanıtını verdi. Arınç, anketlerde CHP'nin oylarının yüzde 26 civarında olduğunu söyledi.
'Peki MHP'nin oy oranı ne kadar' sorusuna da Arınç, 'Söyleyince Sayın Bahçeli çok üzülüyor. Yani baraj sorunu olduğunu sadece ben söylemişim gibi, 'Sayın Arınç bunu kabullenmiyor' diye üzüntüsünü ifade ediyor. Saygı duyduğum bir insan, onu tekrar üzmek istemem. Kendi anketlerine inanmaya devam etsinler' cevabını verdi.
'Bazı muhalefet çevreleri AK Parti'ye belli bir çıta koyuyor' denilmesi üzerine de Arınç, 'Bu çok garip bir şey. Yüzde 49.5'e razıyım. 'Yüzde 50 olursa istifa eder mi?' Böyle gülünç bir şey söyleyebilir mi bir partinin genel başkanı? Sen kendin ne olacaksın, partin ne olacak onun hedefini koy' karşılığını verdi.
Arınç, 'Aldığınız oy oranı muazzam. Ama toplumun bir kesimi bu kadar güçlü bir partinin demokratik başarı sağlamakla birlikte tamamen ezici bir güç halini alacağına dair izlenime kapılıyor. Önümüzdeki süreçte siz bu eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz? Mesela içki düzenlemesi çok tartışıldı' şeklinde yöneltilen soru üzerine de bu konuda yazılan çizilen endişelerin yapay olduğunu düşündüğünü söyledi.
Türkiye'de herkesin özel hayatını rahatlıkla yaşayabildiğini ifade eden Arınç, 'Bunlar birtakım fanteziler çerçevesinde Türkiye'de tartışmayı, hükümete olan güveni, hükümetin insan haklarına ya da özel hayata müdahale ettiğini göstermeye yönelik bir propaganda malzemesi olabilir. Ama bütün bu tartışmaların 12 Haziran'dan sonra biteceğine ben burada söz veriyorum. Kendiliğinden bitecek' dedi.
Hukukun dışına çıkılmadığı takdirde Türkiye'de her şeyin şikayet edilebileceği, her şeyin yazılıp çizilebileceği, siyasi açıdan ortaya konulabileceği bir ortamın olduğunu belirten Arınç, 'AK Parti'nin rejim, laiklik, alkol düşmanı olduğunu göstermeye kalkarsanız halk yaşadıklarından biliyor ki bu hem sanaldır hem yapaydır. Bırakalım yazsınlar çizsinler. Bütün bunlara halkın vereceği cevap seçim sandığında olacaktır. Gerçekten halk da bizim özgürlükleri kısıtladığımızı düşünüyorsa bunun gereğini yapacaktır' diye konuştu.
Arınç, böyle bir korkunun gerçek olduğunun büyük kesimler tarafından paylaşıldığını düşünmediğini, bunların AK Parti'yi yıpratmak için belli merkezlerden pompalandığını ifade etti.
Bazı yerlere giderek, gösteriler yaparak AK Parti'yi yıpratmanın mümkün olmayacağını söyleyen Arınç, anamuhalefet partisi ve diğer siyasi partilerin hem gerçek hem de meşru zeminde siyaset yapmaları gerektiğini dile getirdi. Arınç, muhalefetin 'mahalle mahalle, sokak sokak direnişe çağırıyoruz' sözünü eleştirerek, muhalefetin bunun altında kaldığını söyledi.
'İçki meselesinde AK Parti'nin tutumunu tekrar düşünmesi gerektiğini düşünüyorum. Belediye tesisleri İstanbul halkınınsa onları da içkili, içkisiz diye yarı yarıya bölüşmek doğru olur' denilmesi üzerine Arınç, anketlerin, 'alkole başlama yaşının giderek düştüğünü, alkolle başlayan bu sürecin çok da olumsuz bir şekilde devam ettiğini, uyuşturucuya başlama yaşının 10-15'lere kadar ilerlediğini' gösterdiğini belirtti.
Alkolün bütün dünyada belli kısıtlara tabi tutulduğunu, Türkiye'de de bunu Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun yaptığına işaret eden Arınç, 'Bu uygulamalarda belki eleştirilebilecek konular bulunabilir ama bunları yaygınlaştırmak, bunun üzerinden hükümetin özel hayata tamamen karıştığını ifade etmek bence doğru değil' diye konuştu.

-'DEVLET TEDBİRİNİ ALACAKTIR'-

'1 Mart teskeresinde Parlamentonun ortaya koyduğu iradeyi bugün nasıl değerlendiriyorsunuz? Eleştiriler hala geliyor. PKK, '1 Marttan itibaren aktif savunma' diye bir tanım getirdi, bu ne anlam ifade ediyor? KCK diye bir dava var. KCK ile ilgili devletin elinde bize paylaşabileceğiniz bilgiler varsa paylaşır mısınız' sorusu üzerine Arınç, 1 Mart teskeresi konusunda Meclisin kararına herkesin saygı duyması gerektiği yanıtını verdi.
1 Mart'ta alınan kararın çok hayırlı olduğunu, kararı savunduğunu belirten Arınç, 'Bunda Türkiye'nin çok büyük menfaati olduğuna inandığımı ifade etmek istiyorum. 'Keşke o teskere geçseydi, Türkiye şu açıdan daha güçlü konuma gelirdi' diyenler de olmasına rağmen' dedi. Arınç, ABD'nin Irak'a müdahalesinin bir senaryo olduğunu ve sonunda Irak'ın bugünkü konumuna geldiğini söyledi.
Terör örgütünün '1 Marttan itibaren eylemsizliğe son vermesi ve bundan sonrasında kendini savunma durumunda olacağına' ilişkin açıklamasının doğru mu, yanlış mı olduğunun güvenlik ve istihbarat birimlerince değerlendirileceğini ifade eden Arınç, şöyle konuştu:
'Biz şu anda bile terörle mücadele ediyoruz. Örgüt var, örgütün silahlı elemanları var ve bunlar eylem yapıyorlar ve Türkiye'de güvenlik güçleriyle de bu eylemlere karşı koyma mücadelesini sürdürüyor. Örgüt bazen kendine göre eylemsizlik kararı alıyor. Bunu belli sürelerde uzatıyor. Biz ona bağlı olarak şunu yapalım ya da bunu yapmayalım noktasında değiliz. Şüphesiz eylem olmamasını, kan dökülmemesini, Türkiye'de bir barış ve huzur sürecinin devam etmesini de arzu ederiz. İster demokratik açılım isterseniz milli birlik ve kardeşlik projesi diyelim, bunu kalıcı hale getirmek için sosyal, toplumsal, siyasi bazı çalışmalar yapmayı öngörüyor. Tabii 1 Mart ile Haziran arasında 3 aylık bir süreç var. Bu süreç içerisinde eylem yaparak insanları terörden dolayı tekrar tedirgin etmek, siyaset olarak ya da bir yöntem olarak örgütün kullanabileceği bir işse devlet buna karşı bütün tedbirlerini mutlaka alacaktır.'

-'KÜRTÇE SAVUNMAYA İZİN VERİLMELİ'-

KCK yargılamalarının sürdüğünü, sanıkların 'Kürtçe savunma ve sorgu' isteğine karşı Mahkeme başkanının izin vermemesi nedeniyle bugüne kadar gelindiğini ifade eden Arınç, kendisinin 25 yıl ceza avukatlığı yaptığını, 'ben Kürtçe biliyorum, Türkçe bilmiyorum' diyen insanlar için bütün mahkemelerin, savcıların Kürtçe tercüman bularak savunmaları aldığını, bunun bugüne kadar sorun olmadığını söyledi.
KCK yargılanmalarındaki sorunun söz konusu kişilerin, poliste ve savcılıkta savunma ve ifadelerini Türkçe verip, mahkeme önünde 'ben Türkçe bilmiyorum, Kürtçe yapmak istiyorum' demelerinden kaynaklandığını ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
'Mahkemenin bakışı da bunlar Türkçe de biliyor, Kürtçe de biliyor. Orada Türkçe yaptığına göre burada mutlaka Türkçe yapması gerekir şeklinde bir kanaat var. Doğrudur, yanlıştır şeklinde söylemiyorum. Ben şu açıdan meseleye bakıyorum; savunma hakkı kutsaldır. Bizim hukukumuzda savunma hakkı kutsaldır, savunmayı kısıtlayacak her hareket bozma sebebidir. Yargıtaya temyiz edilen bir dava sonucunda Yargıtay esastan şunu her zaman verebilir 'savunma için gösterdiği deliller yeterince incelenmemiş ve savunma hakkı kısıtlanmıştır.' Ters düz eder gönderir. Bu şekilden bozma değildir, esastan bozmadır. Eğer burada bir sanık 'ben savunma hakkımı kullanıyorum ve bunu Kürtçe yapmak istiyorum' diyorsa bence mahkeme başkanının buna izin vermesi gerekir. Altında üstünde başka bir şey aramaya da gerek yok. Çünkü savunmaya müteallik hiçbir şey gözardı edilemez.'
Ceza hukukunda son noktaya kadar delil getirmenin mümkün olduğunu anlatan Arınç, 'Savunma noktasında bir kısıtlama söz konusu. Savunma hakkı açısından kişilerin bildiği dilde savunma yapmasına izin vermek lazım. Bunu siyasi açıdan söylemiyorum. Bildiğim kadarıyla üzerinde cübbe taşımış, savunma yapmış bir insan olarak söylüyorum. Çünkü sanık ceza alacaktır veya beraat edecektir sonunda. Ceza alacaksa savunma hakkı kısıtlandığı açısından temyize gittiği takdirde burası olmasa bile belki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu yargılamanın adil olmadığı kanaatine varabilir' diye konuştu.
Arınç, KCK'nın önemli bir yapılanma olduğunu iddianameden anladığını söyledi.

Haber Ara