TRT Haber´de dün gece Kozmik Oda programının konuğu olan Savunma Ekonomisi Uzmanı Emekli Binbaşı Yakup Evirgen Rıdvan Memi´nin sorularını yanıtladı. Emekli Binbaşı Evirgen, programda çok tartışılacak açıklamalar yaptı.
İşte o açıklamalar :
´28 Şubat´ın bir nedeni de Çevik Bir´in İsrail´den 150 milyar dolarlık satın alım planıdır´
"28 Şubat döneminin kudretli generalinin, Çevik Bir´in yaptığı bir savunma malzeme alım planı var 20 yıla sari olarak. İşte Kara, Hava, Deniz kuvvetlerinin ihtiyaçları için tüm malzemeler için ayrılmış olan projeleri alt alta koyup 150 milyar dolarlık bir alım öngörülüyor yıllara sari olarak.
Kendisinden sonra gelen yönetimlerin bu planı aksatmamasını sağlayacak tedbirler almaya çalışmış olması da vardır. 28 Şubat´ın bir çok nedeninden birisi budur, 150 milyar dolar demek öyle akıllara ziyan bir rakamdır.Biz Türkiye olarak bundan sonra hangi düşmanla o zaman en büyük tehditle iç düşman olarak belirlendiğine göre hangi tehdide karşı bu 150 milyar dolarlık bir alımı ön görmüştür.
Rıdvan Memi: İsrail ile olan modernizasyon projeleri bu çerçevede midir?
Yakup Evirgen: Kesinlikle, zaten Türkiye´nin ekonomik imkanları buna el vermedi, uygulanamadı bu. Birde 2002´den sonra gelen yeni iktidar konuya daha milli bir yaklaşım sergilediği için konunun, bu planın akamete uğradığını söylemek mümkün. Bu açıdan da sevindirici tabi."
´28 Şubat´ın sır olmayan savunma sanayii arşivleri açıklanırsa bir çok soru yanıt bulur´
"28 Şubat sürecinden bugüne kadar savunma sanayiine ilişkinarşivlerin milli sır niteliği taşımayan gerçekten ülkenin güvenliğini tehdit etmeyip ama uygulamalarla ilgili arşivlerin açılması halinde pek çok sorunun cevabı aydınlığa kavuşacaktır. Ondan sonra da bugüne kadar yaşadığımız yanlışlıklar bu anlamda yaşanmayacaktır"
´M-60 Tanklarının İsrail´e yaptırılan modernizasyon harcaması ile tank üretilirdi!´
Kozmik Oda´da Savunma sanayii uzmanı Emekli Binbaşı Yakup Evirgen´in sektöre ilişkin dile getirdiği en çarpıcı örneklerden biri 28 Şubat sonrasında yapılan M-60 tankları modernizasyonu projesine ilişkindi:
"Örneğin tanklarımızın, F4 uçaklarımızın, helikopterlerimizin yurtdışında yaptırdığımız modernizasyonları var. Bir tanesini ben inceledim. Somut örnek istiyorsanız Türkiye´nin elindeki eski tankları, ismini de vererek söyleyeyim, M-60 tanklarını İsrail´e modernize ettirmek için birkaç defa yaptığı harcamayla Türkiye´de tank üretmesi işten bile değildi, bu kadar açık.
Bu modernizasyonların yani gövde aynı kalmak suretiyle üzerindeki savaş sistemlerini, motorunu vs. modifiye etmek veya geliştirmek, bir üst versiyonunu koymaktan öte bir şey değil çünkü.
´M-60 Tanklarının modernizasyonu bütünüyle Türkiye´de yapılabilirdi!´
´Tankların modernizasyonunun Türkiye´de yapılabilme imkanı var idi. Örneğin Türkiye´de MKE´nin Maksam işletmesinin tank modernizasyonu yapabilecek bir kabiliyeti vardı.
Yine tank topu ve namlu üretebildiği herkesin malumu. Aynı şekilde modernizasyonda motor imalatı da Türkiye´de vardı. MTU´yu GD lisansıyla Nurol üretiyordu. Transmisyon imalatında Alison transmisyonları... Arifiye´deki Kara Kuvvetlerinin en büyük ana bakım merkezi her türlü tırtıllı aracın paletini, vs. üretir.
Atış kontrol ve stabilizasyon sistemini ASELSAN zaten yapıyor. Bugün de yapıyor, o gün de yapıyordu. Dolayısıyla yangın söndürme gibi bazı küçük aksam ve sistemlerin sivil endüstrilerden karşılanması çok mümkün. Geriye de hiçbir şey kalmış değil. Dolayısıyla un, yağ, şeker, usta var ama helva yok.´
´Türk firması 1997´de yerli Heron üretti, TSK ihtiyacı varken almadı´
´Türkiye, insansız hava aracını yapmayı başarmıştı. Konyalı bir firma. 1997´de başlamıştı, 99 yılında da başarılı bir şekilde uçurmuştu. 2 yıllık bir çalışmanın sonunda..Yazılımı da yerliydi, her şeyi yerli.Şimdi bu ilginçtir, bu İHA´lar o gün ihtiyaç olmasına rağmen alınmadı.
Daha sonra işte Heron maceramız başladı.İşin birde tezat bir tarafı daha var. İsrail´in devlet düzeyinde savunma işbirliğine önem verildiği bu 28 Şubat sürecinde yapılan bu engellemeler ve İHA´lara en fazla ihtiyaç duyulduğu bir dönemde siparişsiz bırakılma sonucu bu firma kapandı.
Ondan sonrada bir klasik olan havacılık klasiğimiz diyelim bu Heronlar alındı. Ancak şu anda halen bundan sonra konuyla ilgili 2 tane firma dedim hatta bir üçüncüsü ile ilgili görüşmeler yapıldı, belli anlaşmalarda var bildiğim kadarıyla. Bunlar çalışmalarını sürdürüyorlar.´
´Savunma Sanayii Müsteşarlığı büyük projelerde bağımsız değil, manipüle ediliyor´
Savunma Sanayi Müsteşarlığı büyük savunma projelerini yönetirken tümüyle bağımsız hareket etmiyor. Daha açık söyleyeyim kurum dışı etkilerin olduğunu biliyoruz.
Bu etkiler kurumun kuruluş yasasına da aykırı olarak halen görevde ya da emekli askeri personel ile kurumun politikaları, genelkurmayın tedarik politikaları uyuşmadığı zaman kurumun manipüle edilmesi gibi bir netice...
Rıdvan Memi: Nasıl işliyor bu manipülasyon ?
Yakup Evirgen: Bu kuruma siz emekli ya da askeri personeli görevlendirirseniz, atanmasını sağlarsanız, sağlayan kişinin istediği şekilde kararların çıkmasını da temin edersiniz.
Dolayısıyla Savunma Sanayi İcra Kurulu´nun önüne alınması gereken kararları getirirsiniz. Savunma Sanayi Müsteşarlığı, her şeyiyle kendisine yeterli hale getirilerek daha bağımsız bir şekilde kanunla kendisine verilmiş olan görevleri yerine getirebilecek durumda olmalıdır, dış müdahalelere, özellikle de siyasi müdahalelere mümkün mertebe kapalı olmalıdır.
Türkiye´nin büyük oranda dışa dayalı, özgün teknoloji ve milli üretimi olmayan, acil ihtiyaç deyip yurtdışı tek kaynak alımlarına gittiği alımlar var. Bunları gönül rahatlığıyla, vicdan rahatlığıyla onaylamak mümkün değil.´
´Türkiye isterse savunma sanayii ihtiyaçlarını yüzde 80 ulusal kaynakla kaşılar´
´Türkiye bugün eğer isterse ve kalıcı, sürekli, istikrarlı politikalar izlemek suretiyle savunma sanayii ihtiyaçlarını milli bünyesi içerisinde asgari yüzde 70-80 oranlarında karşılayabilir. Bu oran zaten eşik bir orandır. Çok önemli bir orandır yani bir ülkenin dışa bağımlılığını, dışa bağımlı değil diyebilmek için doğru bir orandır.
Bunun altındaki oranlar o ülkenin sürdürülebilir savunmasını sağlamak için belli riskleri baştan kabul etmek anlamına gelir. Özetle bağımsız ve etkin bir güç olmanın olmazsa olmaz şartı güçlü bir ordu. Peki güçlü bir ordunun olmazsa olmaz şartı, ulusal kaynaklarla güçlü bir savunma sanayi, güçlü bir ekonomi.
Bu birbirleriyle de çok girift zaten birbirini güçlendiren şeyler. Savunma sanayii ekonomileri zıplatan, ayağa kaldıran ve o ekonomileri dışa açan lokomotif bir sektördür.´
´ASELSAN intiharları kesinlikle şüphelidir, yeniden incelenmelidir´
Kozmik Oda´da 2006-2007´de intihar olduğu açıklanan 4 ASELSAN mühendisinin ölümü de gündeme geldi, Rıdvan Memi´nin "Siz de bu ölümleri şüpheli buluyor musunuz?" sorusunda Emekli Binbaşı Evirgen şu yanıtı verdi:
´Kesinlikle ölümler şüpheli, kamuoyu bu konuda bir rahatlama içerisinde değil. Neden değil? Ben ölen mühendislerden bir tanesinin babasını tanıyorum.
Babasının konuyla ilgili savcılığa verdiği dilekçeyi de gördüm. Dilekçedeki konular oldukça ürpertici konular. Bunlar uçakların AEF sistemlerinin dost düşman ayırma sistemlerindeki yazılımlar konusunda belli başarılar elde etmişler hatta bunların millileştirilmesini yapabileceğini yine medyada yapılan yayınlarda öğrenmiş bulunuyoruz.
Dolayısıyla bugün yapılması gereken bu konu özel olarak takip edilip kamuoyunu rahatlatacak şekilde bunların ölümlerinin arkasındaki sırlar açıklanmalı ve bir kez daha incelenmeli.´
Sıcakgündem