Can Dündar:
"41’inde evlendi; 42’sinde baba oldu, 70’inde Başbakan koltuğuna oturdu. Hep geç kaldığı ve dışlandığı halde, her devrilişinde inatla yerden kalkıp en baştan başlamayı bildi.
Sapması olmayan, kesintili bir yol çizgisi gibiydi hayatı:
Selamet... Fazilet... Saadet... Cennet? devamı için
Serdar Arseven:
“Biraz evvel avukat kardeşimiz İsmail Aydos’la konuşuyordum. Dedi ki; (Bütün işi Hocam yaptı, kaymağını başkaları yiyor!..)”
Şöyle bir baktı...
Gözlerini gözlerime dikti... Ve “Evlat” dedi...
“Kaymak burada yenmeeeez!.. Kaymak Cennet’te yenir!..” devamı için
Hasan Cemal:
Erbakan Hoca bir liderdi.
Siyasetin bir maraton koşusu olduğunu bilen, kendi doğru bildiğini sonuna kadar sabırla götürebilen, inatla savunabilen bir lider...
Milli Görüş’ü şiddetin dışında, demokrasi oyununun içinde tuttu. İslam ve demokrasi bakımından önemli bir olaydı bu... devamı için
İbrahim Kiras:
Necmettin Erbakan’ın Türk siyasetinde temsil ettiği görüşün hâkim zümrelerce yadırganması doğaldı. Ağır sanayi kuracağız diyordu. 40 bin tank imal edeceğiz... Türkiye mazlum milletlerin kurtuluşuna önderlik edecek... Faizsiz, sömürüsüz bir ekonomik düzen kuracağız... vs. vs. diyordu. Hem de Türkiye’nin bir sente muhtaç olduğu günlerde söylüyordu bunları.
Türkiye’nin “seçkin”leri de bu laflara gülüyordu. devamı için
Mehmet Şevket Eygi:
Büyük insanların övgüye ihtiyacı yoktur... Merhum Necmeddin bey, her fani gibi doğdu, yaşadı ve ezelde takdir edilmiş vakt-i merhunu gelince vefat etti. Önemli olan, kişinin ömrünün ölümüne nasıl bitiştiği meselesidir. Geride kalanlar üzülür ağlar ama imanla ölen said Müslüman bayram yaparak gider ahirete. devamı için
Cengiz Çandar:
O sırada bugünün ‘G-20’si, ‘G-7’ idi. Uluslararası düzene kendi üslubunca başkaldırmayı seçen Erbakan Hoca, Batı Dünyası’na “Bizim D-8’imiz sizin G-7’nizden büyüktür” demekten özel bir haz duymak istiyordu, besbelli.
Politikada hayaller gerçeklerin yerini alamaz elbette, ama hayaller olmadan hiçbir yeni gerçek de ortaya çıkamaz. devam için
Yusuf Ziya Cömert:
Hoca, olağanüstü kondüsyonuyla, uğradığı her haksızlığın, her zulmün ardından, 'Bismillahirrahmanirrahim' deyip yoluna devam etti. devamı için