DEVLET BAKANI ÇELİK, ADANA'DA: (2) -'NEREDE BİR KARDEŞ VE AKRABA TOPLULUĞU VAR
Devlet Bakanı Faruk Çelik, 'Nerede bir kardeş ve akraba topluluğu varsa oralara koşarak, yeni vizyon çerçevesinde gittik, gidiyoruz. Bund
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-02-26 13:26:00
Çelik, (TÜMSİAD) tarafından Adana'da düzenlenen '1. Ortadoğu Ekonomi Zirvesi'nin açılışında, Türkiye olarak yaşanan tüm gelişmelerden ders çıkararak, 'bir düşman çok, bin dost az' düşüncesiyle komşu ülkelerle bir araya geldiklerini söyledi.
'Modern dünyada hiçbir şey birbirinden bağımsız değildir' tezinden hareketle çalışmalar yaptıklarını belirten Çelik, şöyle konuştu:
'İç politika ve dış politikamızı birbirinden ayırmadan, bir bütünlük içinde ele aldık. Çünkü şunu net bir şekilde gördük; dış politika, bir ülkenin iç siyasetinin aynı zamanda aynasıdır. Nasıl iç politikada milletimizin iradesini esas alarak, iç politikaya yön vermeye çalıştıysak, dış politikamızda da aynı paradigmalardan hareket ettik. Bu süreci destekleme adına ise dış politika enstrümanlarımızı da bu süre içinde devreye koyduk. Bu doğrultuda, kalkınma yardımları çerçevesinde TİKA'yı, siyasi ve sosyal açıdan Yurt Dışı Türklerle Akraba Toplulukları Başkanlığını ve kültürel yardımlar çerçevesinde ise Yunus Emre Vakfı'nı kurduk. Amaç şuydu, yeni dış politika vizyonu ile öncelikle tarihi vizyonumuzu, büyük coğrafyadaki eserlerimizi ayağa kaldırmalı, gün yüzüne çıkarmalıydık. Bunu yaygın bir şekilde yapıyoruz.
Bir başka açıdan Sudanlı yavrularımız, çocuklarımız, yaşlılarımız, Lübnanlı kardeşlerimiz, Iraklı kardeşlerimiz, bizlerden sağlık yardımı talebinde bulunuyorlardı. Onlara el uzatmadan duramazdık. Seve seve, koşa koşa gittik oralarda hastaneler yaptık.
Dış politika dediğiniz zaman neleri kapsadığını anlatmak için söylüyorum. Sorumluluklarımızın gerek coğrafi olarak gerek manen mesuliyetimizin büyüklüğünü ifade etmek açısından bunları söylüyorum. Nerede bir kardeş ve akraba topluluğu varsa oralara koşarak yeni vizyon çerçevesinde gittik, gidiyoruz. Bundan sonra da aynı sevgi çerçevesinde gitmeye devam edeceğiz. Ülkemizin her geçen gün artan iç istikrar ve dış politikadaki bu kapsamlı anlayışı sayesinde komşu ülkelerimiz öncelikli olmak üzere tüm dünya ile siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkiler başta olmak üzere her alanda çok büyük ilerlemeler kat edilmiştir.'
-TÜRKİYE'NİN KALKINMA ÖYKÜSÜ -
Türkiye'nin kalkınma öyküsünün birçok ülke tarafından takdirle izlendiğini ifade eden Çelik, 'Çok değil, bundan 8-10 yıl önce kendi iç krizleriyle boğuşan Türkiye'de ne olmuştu da bir dünya ülkesi profili izlenmeye başlanmıştı. Bunu çok farklı şekillerde izah etmek mümkün' dedi.
Çelik, bu başarının öyküsünü ise şöyle anlattı:
'Ülkemizde demokrasi, hak ve özgürlükler çıtasını yükselme hedefiyle işe başladık. Bu konuda çok ciddi mesafeler aldığımızı hem vatandaşlarımız hem dünya kamu oyu gördü. Finansal yapımızı yerel ve küresel şoklara karşı dayanıklı hale getirdik. Pazar çeşitliliğini sağlayarak, tüm dünya ülkeleriyle karşılıklı dinamik bir ticari ağ oluşturduk. Özel sektörümüzün dünya ile rekabet edebilmesi için, onların önündeki engelleri kaldırmakla kalmadık, üretim üzerindeki ciddi anlamda yüklerinin hafifletilmesini sağladık. Ve her alanda yapısal reformlar gerçekleştirildi, yargıdan sosyal güvenliğe, sağlığa varıncaya kadar her alanda yapısal reformlar. Bunlar takdir edersiniz ki güven ortamı oluşturdu.
İşte Türkiye son 8 yıldaki bu yaklaşımı sayesinde dünyanın 16. büyük ekonomisi haline gelmiştir. Üstelik bu başarısını devletleri yerle bir eden, milyonlarca insanı işsiz bırakan küresel kriz ortamında Türkiye gerçekleştirmiştir. Ülkemiz krize rağmen, 2010 yılının ilk 3 çeyreğinde yüzde 8,9 yani yaklaşık yüzde 9 oranında büyümeyi gerçekleştirmiş ve tüm ekonomik verilerde kriz öncesi döneme dönmüştür. Oysa bugün durağan bir yapıya sahip birçok ülke ekonomisinin küresel krizin artçı sarsıntılarıyla boğuştuğunu görüyoruz. Yakınımızda, uzağımızda özellikle Avrupa coğrafyasında ekonomik anlamda yaşanan krizler ve devletlerin durumları ortada.'
-DOST VE KARDEŞ ÜLKELERLE TİCARET-
Türkiye'nin küresel krizi aşmasında dost ve kardeş ülkelerle yürüttüğü ticari ilişkilerin, birlikteliğin çok büyük bir payının olduğunu anlatan Çelik, şöyle devam etti:
'Komşumuz Irak ile ikili ticaret hacmimiz 1 milyar dolardan, bu dönem içinde 7,5 milyar dolara çıkmıştır. Lübnan ile ticaret hacmimiz 230 milyon dolardan 850 milyon dolara çıkmıştır. Suriye ile 775 milyon dolardan 2,5 milyar dolara çıkmıştır. Ürdün ile ticaret hacmimiz 135 milyon dolardan, 615 milyon dolara çıkmıştır. Bunlar önemli gelişmelerdir. Az öncede ifade ettiğim gibi potansiyellerimize baktığımız zaman yeterli olmadığının hepimiz farkındayız. Bu toplantıların önemi de anlam ifade etmektedir. Elde edilen sonuçlar takdirlerinize sunulacaktır. İnanıyorum ki herkes üzerine düşeni yerine getirecektir.
Birimizin sorunu hepimizin sorunu, bunu defalarca tekrar etmeyi de anlamlı bulmuyorum. Çözüm için ortak bir irade ve kararlılık şarttır. Yaşadığımız bunca acı deneyimden sonra bu bağları güçlendirmek için her bireye, sivil toplum kuruluşlarına, hükümetlere, bütün dost ve kardeş ülkelerin yetkililerine önemli sorumluluklar ve görevler düşmektedir. Biz Türkiye olarak halklarımızın her fırsatta kaynaşmasında ve sorunların minimize edilmesinden yanayız. İmkanlarımızı bir araya getirmeden, dayanışma olmadan, birlik beraberlik olmadan da sorunları çözmek mümkün değildir. Bunu bildiğimiz için birçok ülke ile ortak bakanlar kurulu toplantıları yapıyor, vizeleri kaldırıyoruz. Meselelerin çözümü ve halklarımızın kaynaşması için adımlar atıyoruz atıyoruz ve atmaya da devam edeceğiz.'
-BİLİMİN REHBERLİĞİ-
'Bilimin rehberliğinde büyük coğrafyadaki kardeşlerimizin bir araya gelmesi ve bilimin öncülüğünde yol alması önemlidir' diyen Çelik, şöyle devam etti:
'Yani nitelikli insan, nitelikli üniversite ile olabilir. Üniversitelerimizin sayısı Türkiye'de 160. Elimizdeki verilere göre, gelişmiş ülkelerde 300 bin kişiye bir üniversite tekabül etmektedir. Şu anda Türkiye'de 470 bin kişiye bir üniversite tekabül ediyor. O halde sayısal anlamda daha yapmamız gereken ver, ama üniversitelerin niteliği konusunda da yapmamız gerekenler var. Bunlar neden önemlidir, nitelikli üniversite, nitelikli eğitim, nitelikli personel, nitelikli insan konusu şunun için önemli; bu alanda yapılacak olan işbirliği ve birliktelikler teknolojiyi üreten ülke noktasına bizi getirmelidir. Teknolojiyi kullanan ülke olacaksanız ya da üreten ülke olacaksınız. Teknolojiyi üreten ülke olma hedefimiz varsa bu konuda eğitim konusunda daha çok adımlar olduğu bilinciyle hareket etmemiz gerek.'
Çelik, Türkiye'nin yaklaşık 34 milyar liranın milli eğitime ayırdığını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
'Dünle hiç mukayese edilmeyecek oranlarda bir rakamdır bu. Bunlar rastgele olan şeyler değil, bakış açıları değil. Türkiye 2023'e bakıyor. Cumhuriyet'in 100. yılına bakıyor. Türkiye 21. yüzyılı boydan boya değil, bütün olarak değerlendiriyor. Türkiye yalnız 780 bin metrekare olarak olaylara bakmıyor. Türkiye, Suriye, Irak, Mısır, Libya, Bosna, Karadağ'a da bakıyor. Bütün dost ve kardeş ülkelerin derdiyle ilgilenmek çerçevesinde projelerini ve vizyonunu geliştiriyor. İşte bundan dolayı Türkiye'nin tabii ki yükü ağırdır. Ama bir dayanışma anlayışı içinde eldeki imkanlar, birimizde olup diğerinde olmayan imkanlar eğer bütünleştirilirse, bir araya gelir ise bunun oluşturacağı sinerjinin nerelere varacağını öyle tahmin ediyorum ki hepimiz çok iyi görüyoruz. Kaybedilen zamanları çok konuşmak değil, kazanılacak geleceği, nasıl inşa ederiz bakış açısı çerçevesinde hepimizin bir noktaya endekslenmesi ve bu çerçevede başarıdan başarıya koşmasını, temenni ediyorum.'
SON VİDEO HABER
Haber Ara