Bütün dünya günlerdir Libya halkının maruz kaldığı soykırımı ve ölümleri şaşkınlıkla izliyor. Savaş uçakları ve toplar, göstericileri bombalıyor. Libyalılar, yıllardır içinde yaşadıkları kâbustan uyanmak ve özgürlüğe kavuşmak için barışçı gösteriler yaptı. Maruz kaldıkları katliamların ortasındaysa, Devlet Başkanı Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam, rejimin bekası için son Libyalı kalana dek bütün halkı öldürmekle tehdit etti.
Rejim tereddüt etmeyecek
Rejimin halka yönelik nefretinin boyutunu anlamak için, Seyfülislam’ın kendisini halka konuşmakla görevlendiren hiçbir mevki veya resmi sıfata sahip olmadığını bilmemiz yeterli. Tek sıfatı, ‘liderin oğlu’ olmak. ‘Lider’ Kaddafi konuştuğu zaman, bazıları âdet olduğu üzere reformlar vaat ederek, halkın öfkesini dindirmeye çalışacağını düşündü. Fakat bütün dünya şoke oldu. Modern dünyanın bildiğimiz hafızası, Kaddafi’nin yaptığı gibi saldırgan, kanlı ve barbarca bir konuşma daha barındırmıyor.
Gitmesini isteyen halk ayaklanmasının ortasında Kaddafi, kendisini ‘Libya’nın, Arap halklarının ve dünyanın ödün vermeyeceği bir onur’ olarak sundu. Fakat bu ‘onur’, Libyalı protestocuları ‘sıçan’, ‘paralı asker’ ve ‘uyuşturucu bağımlıları’ olarak nitelemekte tereddüt etmedi. Kaddafi, halkına savaş açmaktan, soykırım tehdidinde bulunmaktan geri adım atmıyor. Libya halkı, bugün soykırımın eşiğinde duruyor. Protestoların sürmesiyle birlikte bu suçlu rejim, ayrım gözetmeden halkı toplu olarak öldürmekte ve Libya’yı içindekilerle birlikte yakmakta tereddüt etmeyecek. Haberler, rejimin petrol tesislerini yıkıp yakmaya ve şehirleri bombalamaya hazır savaş gemilerine dair planlardan bahsediyor.
Arap Birliği’ne bir öneri
Bugün Araplar ve bütün dünya, benzeri görülmemiş bir durumla yüzleşiyor. Hiç kimse, bu durumla nasıl başa çıkılacağını bilmiyor. Bütün halkı soykırımla tehdit eden bir rejimle karşı karşıyayız. Libya halkını nasıl koruyacağımızı bilmiyoruz. Bu durum karşısında yaşananları kınamak, göstericilere karşı güç kullanılmamasını istemek veya rejimden halkın sesini duymasını beklemek gibi tutumlar anlamsız.
Bu durumda ne yapılacak? Libya halkı, soykırımdan nasıl kurtarılacak? Bugün istenen, Arap ülkelerinin dizginleri eline alarak, Libya halkının nasıl kurtarılacağını düşünmesi. Arap Birliği, Libyalı göstericilere karşı işlenen suçları kınadı ve Libya’nın birliğin toplantıları ve kurumlarına katılımını askıya aldı. Bunlar olumlu tutumlar, ancak yeterli değil. Sadece bu tutumlar, Libyalıları soykırımdan korumaz ve bu çılgın rejimi caydırmaz.
Peki Arap ülkeleri ne yapabilir? Dediğimiz gibi, bizler benzeri görülmemiş tuhaf bir durumla karşı karşıyayız. Bu durum, benzeri görülmemiş icraatları da düşünmeyi gerektiriyor. Arap Birliği, yıllar önce Arap barışı ve güvenliği için bir konsey kurmuştu. Bu konseyin uygun gördüğü görevleri yerine getirmeye hazır Arap ülkelerinden güçler bulunuyor. Niçin Arap Birliği, Libya halkını da soykırımdan korumak ve iktidarın barışçı geçişini sağlamak için müdahaleye hazır olacak askeri bir güç oluşturmayı düşünmüyor? En azından yabancı askeri müdahalenin önünü kesmek üzere düşünülmesi gereken temel seçeneklerden biri bu olabilir.
Tercüme: Radikal