Dolar

34,8702

Euro

36,6643

Altın

3.009,21

Bist

10.058,63

Halk hareketlerini anlamak için ne gerekiyor?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Afrika'da meydana gelen halk hareketlerinin Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Devleti tarihinin bilinmeden değerlendirilemeyeceğini belirtti.

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-02-26 23:25:00

Halk hareketlerini anlamak için ne gerekiyor?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Afrika'da meydana gelen halk hareketlerinin Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Devleti tarihinin bilinmeden değerlendirilemeyeceğini belirterek, "Tarihimiz bize unutturulmak istendi." dedi.

Başbakan Erdoğan, Harbiye'deki TRT binasında Kafkas İslam Ordusu Belgeseli'nin gala gecesine katıldı.

Belgeseli son derece anlamlı bulduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi: "Şu anda yakın çevremizdeki birçok ülkede halk hareketleri yaşanıyor. Tunus'ta başlayan olaylar Mısır, Cezayir, Fas, Ürdün, Libya, Irak ve Bahreyn'e sıçramış durumda. Ne yazık ki Libya ve Irak'ta olayların kanlı şekilde devam ettiğine ve olayların kanlı bir şekilde bastırıldığına şahit oluyoruz. Bölgedeki olaylara ilişkin olarak tüm dünyada olduğu gibi medya ve aydınlar değerlendirme yapıyor. Olayların sebepleri ve istikametleri üzerinde analizler ortaya koyuyorlar. Burada naçizane şu eleştirimi ifade etmek durumundayım: Bütün bu bölgede yaşanan olayları Birinci Dünya Savaşı'nı bilmeden, öğrenmeden, anlamadan derinlemesine incelemeden analiz etmek asla ve asla mümkün değildir. Bizim yakın tarihimiz bölgenin yakın tarihi ile iç içe geçmiş. Ortak tarihimiz ise Birinci Dünya Savaşı'nda araya sınırların çizilmesiyle birbirinden ayrılmıştır. Türkiye'nin tarihini Fas, Cezayir, Mısır, Tunus, Filistin, Ürdün ve diğer bölge ülkelerinin tarihinden kopuk şekilde okuyamazsınız. Aynı şekilde bu ülkeleri analiz ederken, Türkiye tarihi ile kesiştikleri safhaları devre dışı bırakarak analiz de edemezsiniz. Bu ülkeler nasıl oluştu? Sınırlar nasıl çizildi? İdareler nasıl şekillendi ya da nasıl şekillendirildi? Bütün bunlar Birinci Dünya Savaşı'yla, Osmanlı Devleti'nin çöküşüyle son derece ilgili hadiselerdir. Bugün yaşanan olaylarda, Türkiye'nin şu anda model olarak gösterilmesi kayda değerdir."

"AZERBAYCAN'LA YÜREĞİMİZ HEP ORTAK VURDU"


TRT'de gösterilmeye başlanan 'Kafkas İslam Ordusu' belgeselinin başta Azerbaycan olmak üzere Kafkasya ile kesişen tarihe ışık tuttuğunun altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti: "Bizim Azerbaycan ile ilişkimiz sadece bir gönül ilişkisi değil. Biz aynı dili konuşan iki kardeş halkız. Ama bu söylemi tarihimizin her aşamasında da somutlaştırmış iki ülkeyiz. Yani kardeşlik, hukuk neyi gerektiriyorsa, onu tarihin her safhasında yerine getirmiş ülkeleriz. Bizim Azerbaycan ile ilişkimiz, Azerbaycan'ın Sovyetler Birliği'nden koptuğu 1991 yılında başlamadı.

Biz tarih boyunca hep birlikte olduk. Azerbaycan'la yüreğimiz hep ortak vurdu. Bu belgeselle bir kez daha hatırlanacağı gibi Nuri Paşa komutasındaki 8 bini Anadolu Türk'ü, 7 bini Azeri olan Kafkas İslam Ordusu 1918 yılının Haziran ayında Gence'yi, 15 Eylül tarihinde ise Bakü'yü düşman işgalinden kurtardı. Ardından da Derbent ve Dağıstan'da işgale son verildi. Dönemin Azeri şairi Ahmet Cevat 'Selam Türk'ün bayrağına' diyerek, bu dayanışmayı selamlamıştır.

Anlattığım şu noktaya dikkat edin: Anadolu'nun tam ortasında Kayseri'de Kafkas İslam Ordusu'na katılacak askerler için bir merasim tertip edilir. Bakü'yü işgalden kurtarmak için gönüllü olan Kayserili Topallıoğlu Mustafa'ya annesi şöyle sesleniyor: 'Oğul eğer sana arkadan kurşun değerse, sütümü helal etmem. Arkadan değmesin kurşun. Önden değsin. Düşmana arkanı çevirme' der. Bu kardeşliğimizin boyutun gözler önüne koyuyor."

"KÖPEĞİ 'ARAP' DİYE ÇAĞIRAN İNSANLARI BİLİRİZ"

Belgeselin hemen hemen TRT'nin tüm kanallarında yayınlanacağını; ancak bu belgeselin TRT Okul'da da yayınlanmasını istediğini aktaran Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Bizim neslimiz, tarihin unutturulması yoluyla köksüz bırakılmak istendi. Buna hala gayret eden çevreler var, ama genç nesillerin, gelecek nesillerin, kendi öz tarihlerini, tarihimizin diğer halkların, diğer ülkelerin tarihleriyle kesişen noktalarını en iyi şekilde öğrenmelerini ben son derece önemsiyorum.

Bütün komşu ülkeler ile yaptığımız görüşmelerde, 'tarih kitaplarında yazılı olan birbirimizle alakalı kötü cümleleri çıkaralım' diyoruz. Suriye'de ve Mısır'da aleyhimizde tarih kitaplarında olumsuz bilgiler varken, bizim kitaplarımızda da aynı tür bilgiler mevcut. Çok net söylemek zorundayım, affedersiniz köpeği 'Arap' diye çağıran insanları biliriz. Bunlar yapılırdı. Aynı şekilde de bizler için zalim, katil olduğumuz anlatılıyordu. Bunları temizleme süreci başlatıldı. Birçok şey değişti değişecek. Buna kesinlikle inanıyorum. Yeter ki biz yere sağlam basalım." Başbakan Erdoğan, "Tek başına Kafkas İslam Ordusu belgeseli yeterli değil. Ayrıca, henüz Fatih Sultan Mehmet ile ilgili de belgesel yok. Ancak bununla ilgili çalışmalar var. Bunun müjdesini vereyim." diye konuştu.

"TARİHİMİZE İLGİSİZ BIRAKILDIK"

Atatürk'ün hayatı anlatılırken, sıkça geçen Selanik, Derne, Tobruk ve Trablus şehirlerinin atasözlerimize, deyimlerimize kadar girdiğini kaydeden Erdoğan, "Halep, Dinyat, Fizan, Gümülcine, Prizren ve Kırcaali şehirleri esasen ortak tarihin gündelik yaşama yansıyan izleridir. Bosna Hersek 1992 yılında bağımsızlığını ilan ettiğinde Saray Bosna'nın, Tramvik'in, Mostar'ın kapıları dünyaya açıldığında oradaki camileri, minareleri, köprüleri, imaretleri gören vatandaşımız şaşkınlık yaşamıştı. Çünkü, tarihimize ilgisiz bırakıldık. Tarihimizden kopuktuk. Daha da ileriye gidiyorum. Tarihimiz bize unutturulmak istendi." şeklinde konuştu.

"OSMANLI'YI BİLMEDEN..."

Başbakan Erdoğan, sözlerini şu ifadelerle devam etti: "Osmanlı'yı bilmeden, okumadan Kanal ve Hicaz muharebelerini anlamadan bugün Filistin meselesini anlamanın asla ve asla imkanı yoktur. Osmanlı'yı anlamadan Kosova'daki, Bosna'daki, Makedonya'daki, Karadağ'daki, Sırbistan'daki olayları okumanın anlamı yoktur. Türkiye tarihi okunmadan Ortadoğu'nun, Balkanların, Kafkasya'nın tarihi asla ve asla yazılamaz. Bugünkü olaylar da asla anlaşılamaz. Dünya'daki hiçbir uzmanın, araştırmacının, gazetecinin, bölgedeki olayları bizim kadar anlama ve değerlendirme imkânı yoktur."

"Arapça birçok ismin, Batı dilleri üzerinden telaffuz edildiğine üzülerek şahit oluyoruz." diyen Erdoğan, "Bu çok üzücü bir olaydır. Bildiğiniz Muhammed'i, Mohammed, şeklinde çeviriyorlar. Ne yazık ki bunu bizler de yapıyoruz. Bildiğimiz Mahmut ismini, Mahmot diye yazıp okuyanlar var. İşte şu son hadiselerde birçok televizyon kanalımız canlı yayın tercümelerini doğrudan Arapça'dan yapmak yerine İngilizce'den yapmak durumunda kaldı. Burada da TRT'yi tebrik ediyorum. Özellikle TRT Türk ve TRT Arapça'nın yerel dillerden çeviri yapmasından iftihar duyuyorum." dedi.

CİHAN

SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara