Ülkedeki karmaşadan kaçmaya çalışan ve aralarında çok sayıda Türkün de bulunduğu yabancıların tahliyesi sürerken, Trablus hava limanına tam bir kaos hakim.
Muhabirler, Kaddafi yandaşı silahlı kişilerin devriye gezdiği Trablus sokaklarının çoğunun boşaldığını bildiriyor.
Ülkenin batısında yer alan Misurata, Sabratha ve Zaviya kentlerinde de ayaklanmaların başladığı haberleri alındı.
Libya'nın doğusunda ise protestocuların kontrolü ele geçirdiği kent ve kasabalarda bayram havasında kutlamalar yapılıyor.
Çatışmalarda en az 300 kişinin öldüğü düşünülüyor.
Trablus'tan BBC'nin sorularını yanıtlayan Kaddafi muhalifi bir görgü tanığı, başkentin terkedilmiş bir yer havasına büründüğünü ve çok sayıda Trablus sakininin doğudan gelecek protestocuların ve saf değiştiren askerlerin yardımına umut bağladığını söyledi.
Libya hükümeti memurlara cep telefonu mesajı göndererek işlerinin başına geri dönmelerini istedi, ancak çok sayıda kişinin sokağa çıkmaya korktuğu bildiriliyor.
Boş sokaklar
BBC'nin Arapça bölümünün sorularını Trablus'tan yanıtlayan bir Libyalı, sokakta sadece polis ya da ordu birliklerini ve Afrikalı paralı askerleri gördüğünü söylerken, bir başka Trablus sakini ''Hükümet karşıtı protestocular ortadan kayboldu, sokaklar şimdi sessiz duruyor. Çok sayıda ölü var.'' diye konuştu.
Halihazırda Libya'dan gelen haberlerin bağımsız kaynaklarca doğrulanması çok güç.
Tunus sınırında bulunan BBC muhabiri Paul Danahar, sınırdan Trablus'a kadar uzanan batı bölgesinde henüz doğrulanmamış haberlere göre bir dizi kent ve kasabada hükümet karşıtı protestoların düzenlendiğinin bildirildiğini, fakat aradaki yolların Kaddafi'ye bağlı güçlerin kontrolü altında olduğunu söylüyor.
Libya'nın doğusuna ise çok daha farklı bir tablo hakim. Kaddafi'nin kontrolünden çıkan doğudaki ana kent Bingazi'de binlerce hükümet muhalifi, Kaddafi öncesi Libya bayrakları sallayarak sokaklarda kutlamalar düzenledi.
Ülkenin doğusunda yer alan Mısır sınırından Trablus'a 800 km uzaklıktaki Ajdabiya'ya kadar uzanan bölgede kontrolün protestocuların eline geçtiği bildiriliyor.
İstifalar
Siyasi planda Libya lideri Albay Muammer Kaddafi üzerinde ülke içinde ve dışında baskılar giderek artıyor. Libya'nın ikinci adamı olarak bilinen İçişleri Bakanı Abdül Fattah Yunus el-Abidi, muhalefet tarafına geçti.
Reuters ajansının bildirdiğine göre, Kaddafi'nin oğlu Saif el-İslam'ın üst düzey bir yardımcısı da istifa etti.
Birleşmiş Milletler Güvelik Konseyi de şiddetin derhal sona ermesi çağrısı yaparak sivillere karşı askeri güç kullanılmasını kınadı. Arap Birliği, Libya'nın üyeliğini askıya aldı.
Hem Libya'da hem de uluslararası alanda giderek dışlanmasına karşın, Muammer Kaddafi televizyondan yaptığı öfkeli konuşmada ''ölürüm de gitmem'' diyerek geri adım atmayacağını söyledi.
1969'da askeri darbeyle iktidara geçtiği günden beri Libya'yı yöneten Muammer Kaddafi, yaklaşık 75 dakika süren konuşmasında, protestocuları ''fareler ve hamamböcekleri'' diye niteleyerek, ayaklanmayı bastıracağı sözünü verdi.
KınamaAlmanya Başbakanı Angela Merkel, Kaddafi'nin konuşmasını ''çok, çok korkunç'' diye niteleyerek, ''Libya lideri kendi halkına karşı savaş ilan ediyor'' yorumunu yaptı.
İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini, Kaddafi'nin devrilmesi durumunda Libya'dan devasa boyutlarda bir göçün başlayacağını, yaklaşık 300 bin Libyalının ülkeden kaçmak için yola koyulabileceğini açıkladı.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ise Avrupa Birliği'nden Kaddafi hükümetine karşı ''hızlı biçimde somut yaptırımlar'' benimsemesini ve Libya'yla bağlarını askıya almasını talep etti.
Libya'daki faaliyetlerini askıya aldığını açıklayan petrol şirketleri arasına son olarak Fransa'nın Total şirketi de katıldı.
Libya lideri Kaddafi, sivil göstericilere karşı paralı asker kullanmakla ve protestoculara savaş uçaklarıyla saldırmakla suçlanıyor
BM Güvelik Konseyi'nden yapılan açıklamada, sivillere yönelik saldırıların sorumlularından hesap sorulması istendi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, olağanüstü bir oturumda toplanarak Libya'daki gelişmeleri ele almıştı.
Frankfurter Allgemeine Zeitung ise Suudi Arabistan'ın da sırada olabileceği yorumunda bulunuyor:
“Başta Verfellâ olmak üzere Libya'nın önde gelen aşiretleri Kaddafi ile bağlarını kopardılar. Uluslararası topluluk, Kaddafi’nin etrafındaki çemberi giderek daha da daraltmaya başladı. Kaddafi devrilirse Arap dünyasında bir domino etkisi yaşanması olasılığı artar. Suudi Kral Abdullah’ın ‘kullarına' maaş zamları, borç indirimleri ve diğer iyiliklerde bulunması boşuna değil. Bahreyn’deki göstericilerin El Halife rejimini sorgulamaya başlaması, Suudi krallığındaki petrol prenslerini derinden endişelendirmiş olsa gerek. Sonuçta çatışma potansiyeli Suudi Arabistan’da da var.”
Almanya'nın doğusundaki Chemnitz'te çıkan Freie Presse gazetesi ise Kaddafi sonrası ile ilgili soru işaretlerini irdeliyor yorumunda:
“Şüphesiz despot Kaddafi’nin gitmesi gerek. Ama yerine kim gelecek? Libya’da anayasa yok, üzerine parlamenter demokrasinin kurulabileceği bir siyasi sistem yok. Prensibin adı, aşiretler arasında dengeyi sağlayan Kaddafi. Şimdi İslamcı güçlerin yönetimi ele geçirmesi ya da daha da kötüsü ülkenin anarşiye sürüklenmesi tehlikesi büyük. Kaddafi olsun ya da olmasın bir iç savaş, şu an kimsenin arzulamayacağı bir felaket senaryosu. O zaman Avrupa’nın etrafındaki duvarlar daha da yükselecektir. Peki Batı ne yapmalı? BM birlikleri mi gönderilmeli? Yaptırımlar mı devreye sokulmalı? Libya halkı, yurtdışından her tür müdahale ve yabancıların nüfuzuna karşı büyük korku duyuyor.”
BBC ve DW