Libya trajedisine müdahale etmeli
Libya’da yaşananlara dair daha fazla bilgi geldikçe, meselenin vahim boyutları da açığa çıkıyor
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-02-23 07:41:57
Marc LYNCH / Foreign Policy
Libya’da yaşananlara dair daha fazla bilgi geldikçe, meselenin vahim boyutları da açığa çıkıyor. Diktatörlerin iktidarda kalmak için yapmayacakları şey olmadığını kim bilir kaç kez söyledik, fakat El Cezire’ye akan ve internette dolaşan görüntülerde sivillere reva görülen vahşi muamele hâlâ şoke edici geliyor. Libya’nın Mısır ve Tunus’a coğrafi yakınlığı bizi aldatmasın veya ABD’nin demokratik değişimi amaçlayan barışçı bir protesto harekâtına en iyi nasıl yardım edebileceğine dair tartışmaların peşine takılmayalım. Doğru karşılaştırma, Bosna, Kosova ve hatta Ruanda’dır; buralarda katliam televizyonda canlı canlı gerçekleşmiş ve dünya harekete geçmekte gecikmişti. ABD, NATO, BM ve Arap Birliği’nin zaten epey kan dökülen mevcut durumun daha da vahim hale gelmesini önlemek için harekete geçmesinin vakti.
Harekete geçmekten kastım, Libya rejimini muhalifleri katletmek için askeri kaynaklarını kullanmaktan caydırmaya yönelik güçlü ve doğrudan bir tepki vermek. NATO’nun Libya’yı halkına karşı daha fazla şiddet kullanmaktan kaçınması yönünde sert biçimde uyardığına dair haberleri gördük. Bu uyarıyı muteber kılmak, NATO’nun Libya üzerinde uçuşa yasak bölge uygulamasını devreye sokmasını ve böylece protestoculara karşı savaş uçaklarının kullanılmasını önlemeyi gerektirebilir. Ayrıca rejim ve ordunun, her ölümden şahsen sorumlu tutulacağına dair açık bir deklarasyon da gerekebilir. ABD, Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağırmalı ve belli yaptırımları devreye sokan kuvvetli bir karar için bastırmalı.
Şiddetin korkunç boyutu
Bu tür adımlar, hızla kötüleşen gidişatın tersine çevrilmesi için bir şans yaratabilir. Etkili bir uluslararası tepki, birçok Libyalının hayatını kurtarmakla kalmayıp, kendi ülkelerindeki protestolara karşı Libya’yı örnek alabilecek diğer Arap liderlere de bir uyarı mesajı gönderebilir.
Rejim iktidarı zorla koruma niyetindeyse, dış dünyanın Libya’da olup bitenleri kontrol altına alabileceği gibi bir yanılsama içinde değilim. Doğrudan askeri müdahale çağrısında da bulunmuyorum. Ve önerdiğim türde tepkiler verilse bile, her şeyin kötüye gidebileceğinin de farkındayım. Fakat şu an bu korkuların, durumun daha da kötüleşmesini önleme çabası dahilinde acilen yapılması gerekenler karşısında kıymeti harbiyesi yok.
Bu, ABD’nin müttefik rejimlere baskı uygulayarak, uzun vadeli reformlara zorlayıp orduyu şiddetten kaçınmaya ikna ederek yardımcı olabileceği barışçı bir protesto değil. Rejimden ardı arkası kesilmeyen üst düzey kopuşlar hızlı değişimin mümkün olduğunu; Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam’ın dünkü konuşması ve bugün yaşananlarsa şiddetin korkunç boyutunu gösteriyor.
Libya’da olup bitenlerden kaçış yok. El Cezire’nin Arapça yayını, son günlerde Libya’daki durumu bütün boyutlarıyla yansıtıyor ve protestocuların gerçekten tüyler ürpertici görüntülerini yayımlayarak durumun vahametini bariz bir biçimde aktarıyor. Ülke içinde ve dışındaki Libyalıların rejim hakkında söyledikleriniyse ağzım açık dinliyorum – önde gelen Libyalı diplomatlar, Kaddafi’ye ‘tiran’ diyor, büyük aşiretlerin liderleri devrilmesini istiyor, Yusuf el Karadavi de televizyona çıkıp birilerinin Kaddafi’yi vurması çağrısında bulunuyor, vs.
Katar’ın toplantı çağrısı
Haberlerin Libya, Yemen, Bahreyn, Mısır ve başka ülkeler arasında bölündüğü günlerin ardından, Arap dünyasının dikkati şu an Libya’ya odaklanmış durumda. Libyalılar ve diğer Araplar, sürekli olarak uluslararası toplumun sessizliğini kınıyor ve harekete geçilmesi çağrısında bulunuyor. Kaddafi’ninse pek az dostu var ve Katar, krizi ele almak üzere Arap Birliği’ni acil toplantıya çağırdı. Tarih bize Arap Birliği’nden çok fazla şey bekleyemeyeceğimizi gösterse de, uluslararası eyleme açık destek vermeleri, bunun emperyalist bir girişim olduğuna dair iddiaların üstesinden gelinmesinde önemli bir rol oynayabilir. Şimdilik bu kadar.
Tercüme: Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara