Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

"21. YÜZYIL AVRUPASI: IRKÇI VE AYRIMCI UYGULAMALARIN ENGELLENMESİ" SEM

Fransa'da yaşayan Türkler tarafından kurulan sivil toplum kuruluşu COJEP International tarafından düzenlenen "21. Yüzyıl Avrupası-Avr

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-02-18 16:43:00

"21. YÜZYIL AVRUPASI: IRKÇI VE AYRIMCI UYGULAMALARIN ENGELLENMESİ" SEM
Fransa'da yaşayan Türkler tarafından kurulan sivil toplum kuruluşu COJEP International tarafından düzenlenen "21. Yüzyıl Avrupası-Avrupa'nın karşılaştığı sorunlar ve fırsatlar/Irkçı ve Ayrımcı Uygulamaların Engellenmesi ve Toplumsal Bütünlüğün Yaygınlaştırılması" başlıklı sempozyumda Avrupa'da yükselen ırkçı ve ayrımcı uygulamalar ele alındı.
Aktif Metropolitan Otel'de yapılan sempozyumun açılışında konuşan COJEP Türkiye Koordinatörü Ali Güneş, farklı dil, din ve kültürlerden oluşan Avrupa'nın ortak bir Avrupa kimliği yaratma çabası içinde olduğunu ancak ülkeler arasındaki rekabet nedeniyle Avrupa'da 2000'li yılların başından itibaren ırkçı ve ayrımcı tutumların ortaya çıktığını söyledi.
Batının İslam'ı kendi kültürleri için bir tehdit olarak gördüğünü ifade eden Güneş, yeni ırkçılığın ise kimlik ve din üzerine oturtulduğunu kaydetti.
COJEP International Genel Başkanı Ali Gedikoğlu da "Avrupa'da ırkçı ve ayrımcı uygulamaların son 10 yıl içinde hiç olmadığı kadar büyük bir artış gösterdiğini" belirterek, son 100 yılda demografik yapısı değişen ve artık Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler gibi birçok dine mensup insandan oluşan Avrupa'nın bu yeni Avrupa'yı kabullenmekte zorlandığını belirtti.
"Müslümanlar olarak bu yeni Avrupa'yı Avrupalılara anlatmak zorundayız" diye konuşan Gedikoğlu, COJEP'in geliştirdiği "Yeni Avrupa Programı" ile Avrupa'daki farklı kültürel, siyasi talepleri izleyeceğini ifade etti.

-MISIR VE TUNUS'TA "TARİHİ" OLAYLAR YAŞANIYOR-

Sempozyum çerçevesinde 2002-2008 BM Irkçılıkla Mücadele Özel Raportörü Doudou Diene de "Kapsayıcı toplumun geliştirilmesiyle ilgili Batı demokrasilerinin yeni sorunları" konulu konferans verdi.
Konuşmasında Tunus ve Mısır'daki gelişmelere dikkati çeken Diene, bu olayların İslam'ın demokrasi ve insan hakları ile uyumlu olmadığı yönündeki iddialar ile Medeniyetler Çatışması tezini çürüttüğünü ifade etti.
İslamofobinin Avrupa'da ortaya çıkmasının nedenleri arasında cehaletin önde geldiğini ifade eden Diene, diğer yandan İslamofobi ile birlikte İslam hakkındaki yayınların arttığına ve yayınların ilgi çektiğine işaret etti.
Bununla birlikte Müslüman toplumların görünürlüğünün de arttığını, Müslümanların Avrupa'da ibadet yeri, cami inşalarında büyük artışlar olduğunu söyleyen Diene, ibadethane inşa etme hakkının tek başına insan hakkı olarak daha çok ilgi görmeye başladığını, politikacıların da bu değerlere saygı duymak zorunda kaldıklarını kaydetti.
Bütün dünyada bugün bir kimlik krizinin söz konusu olduğu görüşünü dile getiren Diene, geçmişte kimliklerin dine, ırka, cinsiyete dayalı olduğunu, bugün insanların sürekli yer değiştirdiği küresel dünyada bu ulusal kimliklere meydan okunduğunu söyledi.
"Avrupa'da eski kimlikler çatırdıyor, çok kültürlü kimliklere ihtiyaç oluyor" diye konuşan Diene, İslamofobinin siyasi olarak bir araç olarak kullanıldığını, "İslam kimliğimize ve güvenliğimize karşı bir tehdittir" söylemleriyle insanların İslam'a karşı korkutularak yeni ideolojiler yerleştirildiğini ifade etti.
Tunus ve Mısır'daki devrim ya da ayaklanma denilen gelişmeleri "tarihi olaylar" olarak nitelendiren Diene, İslam toplumlarının insan hakları ve kendi değerleri için mücadele ettiklerini, bu açıdan İslami değerler etrafında demokrasi ve insan haklarına saygıyı yaşatmış Türkiye'nin önemli bir ülke olduğunu ifade etti.
İslamofobiye karşı stratejik üç nokta olduğunu belirten Diene, şunları söyledi:
"Teolojik, dini tartışmalardan etik tartışmalara geçmek lazım. Adalet, insan hakları, kadın hakları gibi ortak değerler noktasına gelmeliyiz. Böylece ideolojik tartışmalar sona erecek, ortak değerlere odaklanılacaktır. İslamofobinin kalbindeki yabancı düşmanlığı ve cehalet ile savaşmak gerekir, yalnız teolojik değil etik olarak da. Çok kültürlülük ve etkileşimi teşvik etmek lazım.
Son olarak Müslüman toplumlar olarak ayrımcılığın mağdurları cephesinde savaşmamız lazım. Dünyanın diğer tarafında, diğer dinlerde olan kişiler de ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor. Onlar için de mücadele etmek gerekir. Mağdurların bütün mağdurlarla dayanışma yapması lazım."

Haber Ara