Dolar

34,8957

Euro

36,7306

Altın

3.012,17

Bist

10.058,63

FENERBAHÇELİ YÖNETİCİLERİN BASIN TOPLANTISI (1) -ASBAŞKAN MOSTUROĞLU: -'SON Ü

Fenerbahçe Kulübü Asbaşkanı Şekip Mosturoğlu, tedbir kararı kaldırılan eski bayan basketbolcuları Diana Taurasi konusundaki haklılıklarını

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-02-18 16:08:00

FENERBAHÇELİ YÖNETİCİLERİN BASIN TOPLANTISI (1)  -ASBAŞKAN MOSTUROĞLU:  -'SON Ü
Fenerbahçe Kulübü Asbaşkanı Şekip Mosturoğlu, tedbir kararı kaldırılan eski bayan basketbolcuları Diana Taurasi konusundaki haklılıklarını Türk ve dünya kamuoyuna gösterdiklerini söyledi.
Asbaşkan Şekip Mosturoğlu ile basketbol şubesinden sorumlu yönetici Semih Özsoy, Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı Basın Toplantı Odası'nda, kulüp başkanı Aziz Yıldırım, asbaşkanlar Murat Özaydınlı ve Ali Koç ile yöneticiler Ünal Uzun ile Turhan Şahin'in de hazır bulunduğu basın toplantısında medya mensuplarının önüne çıktılar.
Taurasi konusunda açıklamalarda bulunan Mosturoğlu, son üç aylık zaman diliminde sporcuları Diana Taurasi ile ilgili yaşadıkları süreç sonunda hem sporcularının, hem de kulübün aklandığını ifade ederek, şunları söyledi:
'Bundan son derece mutluyuz. Taraflı tarafsız tüm spor kamuoyunun da kabul ettiği üzere sezon başında Avrupa Ligi şampiyonluğu hedefini koyduğumuz bayan basketbol takımımızı bu hedefe uygun olarak ulusal ligimizin ve dünyanın en önemli sporcularından oluşturduk. Bu yüksek hedef doğrultusunda dünyanın bayan basketbolunda tartışmasız en önemli sporcularından biri olan Diana Taurasi, taraftarlarımızın ifadesiyle Dee, takımımıza katılmıştır. Kaliteli ve güçlü oyuncu kadrosu ile Avrupa Ligi'nin en güçlü favorisi olarak gösterilen takımımız bu görüşü haklı çıkartmış ve bayan basketbolunda Avrupa'nın yenilmez bir takımı haline gelmiştir. Büyük emek ve maddi kaynaklar harcanarak yaratılan bu güçlü kadro, Dee'nin doping yaptığı gerekçesi ile tedbirli olarak disiplin kuruluna sevk edilmesi ve ardından bir başka sporcumuzun Penny Taylor'un bu olayın kendisinin üzerinde yaratmış olduğu güvensizliği gerekçe göstererek ülkemizi terk etmesinin ardından ciddi değişikliğe uğramıştır. Bununla birlikte bugün kadromuz mevcut sporcuları ile de başlangıçta koyduğumuz hedefe ulaşabilecek kapasitededir. Onlara ve teknik ekibimize güvenimiz ve inancımız tamdır. Bu kadar kısa sürede kadronun yeniden yapılandırılmasının zorluğu ve buna karşın bu yapılandırmanın başarısı da ortadır.'
Yaşanan süreçte Taurasi'nin konuya ilişkin kendilerine ve yetkili kurumlara sunduğu ifadelerinin doğru olduğuna tüm kalpleriyle inandıklarını kaydeden Şekip Mosturoğlu, 'Bu sürecin başında 'doping yapan hiçbir sporcu yaptığını kabul etmez, inkar eder' şeklindeki klişe açıklamaları defalarca konuya ilişkin yargısal süreci takip eden yetkililerin ağzından duyduk. Dün bu şekilde açıklama yapan insanların ağzından bugün 'çok talihsiz bir olay yaşandı' şeklinde yapılan açıklamaları gördükçe asıl talihsizliğin bu insanların yetkili mercilerde oturması olduğunu daha net bir şekilde görüyor ve anlıyoruz' ifadelerine yer verdi.

-'SPORCUMUZUN ARKASINDA GÜÇLÜ BİR DURUŞ SERGİLEDİK'-

Sarı-lacivertli kulübün yöneticisi, yaşanan süreçte sporcularının arkasında güçlü bir duruş sergilediklerini ifade etti.
Taurasi'ye güvenlerinin tam olması nedeniyle Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu'na verdikleri yazılı savunmada, ABD'li oyuncunun örnek bir sporcu olduğuna vurgu yaptıklarını kaydeden Mosturoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Kendisinin doping yapmadığına, hukuki süreç sonunda aklanacağına inancımızın tam olduğunu ifade ederek daha başlangıçta sporcumuzun arkasında güçlü bir duruş sergiledik. Doping konusundaki geçmiş tutumumuz ve konuya ilişkin hassasiyetimiz ortada iken sporcumuzun arkasında durma riskini aldık. Bu sebeple sporcumuzun sözleşmesini feshetmek gibi düşüncemiz hiçbir zaman olmadı. Sporcumuz da karşı karşıya kaldığı bu olaydan kulübümüzün maddi ve manevi anlamda bir zarar görmesini istemediğini her fırsatta dile getirdi. Gerek ulusal ligimizde, gerekse Avrupa Ligi'nde yabancı oyuncu sınırlamasının olması, doping konusunda yaşanacak hukuki sürecin uzunluğu gibi faktörler karşısında ortak bir çözüm bulmamız gerekiyordu. Sporcumuzun, menajerinin ve avukatının da görüşleri doğrultusunda mevcut 1 yıllık sözleşmesinin kalan bölümünün karşılıklı anlaşmak suretiyle sonlanmasına karar verdik. Bu konuda sağlanan ortak çözümde sporcumuzun kulübüne bağlılığı ve kulübün menfaatlerini ön planda tutan yaklaşımı ve buna karşın kulübün ise sporcusuna olan güveni ve samimi yaklaşımı önemli katkı sağlamıştır. Buradan sporcumuza kulübüne bu ana kadar göstermiş olduğu bağlılık ve sadakatinden dolayı teşekkürlerimizi bir kez daha sunmak istiyoruz. Penny Taylor ile ise sözleşmemizin halen sürmekte olduğunu ifade etmek isterim.'

-'DÜNYA SPOR TARİHİNİN EN MÜHİM SKANDALIDIR'-

Şekip Mosturoğlu, gerek Taurasi, gerekse doping yaptıkları iddia edilen diğer 3 sporcu ile alakalı olarak ortaya çıkan skandalın, dünya spor tarihinin bu alandaki en önemli ve mühim skandalı olduğunu savundu.
Bu skandalın uluslararası yansımaları tahminlerin ötesinde son derece büyük olacağını öne süren Mosturoğlu, şu ifadeleri kullandı:
'Bu büyük skandalın sorumlularının, sorumluluklarından basit özürler ile ya da kendilerini bu olaydan soyutlayarak kurtarabilmeleri mümkün değildir. İlk olarak Hacettepe Üniversitesi bünyesinde Türkiye Doping Merkezi ismi ile faaliyette bulunan merkezinin tepe yöneticileri bu işin asli sorumlularıdır. Bu konuya ilişkin yaptıkları açıklama dünya çapındaki bu büyük skandalın tabiri caiz ise, en hafifinden, pişkin bir şekilde, kabulüdür. Sporcumuzun doping yapmadığı yeni bir laboratuvar tetkiki ya da yeni bir kimyasal test sonucunda ortaya çıkmamıştır. Sporcumuzun doping yapmadığı Türkiye Doping Merkezi'nin bulguları üzerinde özel uzman tarafından yapılan inceleme sonucunda ortaya çıkmıştır. Özel uzman tarafından yapılan yeniden değerlendirmeyi Türkiye Doping Merkezi'nin daha sürecin başında yapamamış ya da görememiş olması açıkça bir yetersizliktir. Türkiye Doping Merkezi tarafından yapılan basın açıklamasında WADA dokümanı ile pozitif numune sonuçları arasında bir uyumsuzluk saptandığı yazılıdır. WADA dokümanı ilk testin yapıldığı anda da var olan, sonradan değişmeyen ve WADA tarafından bu süreç için Türkiye Doping Merkezi'ne ilk kez gönderilen bir doküman değildir. Kaldı ki uyumsuzluğu tespit eden de Türkiye Doping Merkezi değil sporcumuzun savunması için teknik danışmanlığına başvurulan özel uzmandır. Yani Türkiye Doping Merkezi baştan beri elinde olan WADA dokümanına rağmen uyumsuzluğu görememiş, ancak bu konuda savunma delilleri arasındaki özel uzmanın uyarısı ile uyumsuzluğu fark edebilmiştir. Bu durum merkezin yetersizliğinin en açık göstergesidir.'

-'TURGAY ATASÜ DE SORUMLUDUR'-

Basketbol Federasyonu Sağlık Kurulu Başkanı Turgay Atasü ve ekibinin de bu büyük skandalın diğer asli sorumluları olduğunu vurgulayan asbaşkan Mosturoğlu, şöyle konuştu:
'Doping konusunda konunun dünya çapında uzmanı olduğu iddiasındaki Turgay Atasü ve ekibi sporcumuza peşinen suçlu damgasını vurmuş, toplumda hak etmediği şekilde görünmesi için onu teşhir etmiştir. B numunesinin açılması sırasında Sayın Atasü'nün ekibinde bulunan Prof. Dr. Rüştü Güner'in kulübümüzün avukatına karşı yaklaşımı ve yapmış olduğu saygısızlık affedilir bir durum değildir. Her şeyden önemlisi Türkiye'de belki 20 yıldan uzun bir süreden beri bu makamda bulunan Turgay Atasü ve ekibi, savunma uzmanının kolaylıkla tespit ettiği halde pozitif numune sonuçları ile WADA dokümanı arasındaki uyumsuzluğu görememiş ve yetersiz kaldıkları için sporcumuz ve kulübümüzü lekelemişlerdir. İddia edildiği ya da gösterildiği gibi TBF Sağlık Kurulu'nun fonksiyonu yalnızca laboratuvar sonuçlarını Disiplin Kurulu'na aktarmaktan (yani postacılık faaliyeti yapmaktan) ibaret değildir. En az bu olayda bilgisine başvurulan özel uzmanın yeterliliğine sahip olduğunu her fırsatta iddia eden Turgay Atasü ve ekibinin gerekli seviyede bir yeterliliğe sahip olmadığı bu olay sonucunda ortaya çıkmıştır.'

-'BASKETBOL FEDERASYONU DA BAŞKA SORUMLU MAKAMDIR'-

Basketbol Federasyonu'nun da bu konuda bir başka sorumlu makam olduğunu anlatan Mosturoğlu, şöyle devam etti:
'Doping sürecini baştan sona takip eden ve süreç içinde yetersizliği somut bir şekilde ortaya çıkan sağlık kurulu, Basketbol Federasyonu'nun bir kuruludur. Türkiye Doping Merkezi ile çalışan da Basketbol Federasyonu'dur. Basketbol Federasyonu'nun bu merkezle çalışma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bunun en açık örneği Penny Taylor'dır. Eğer TBF Sağlık Kurulu sporcumuzun masumiyetine inanıp peşinen suçlu ilan etmesiydi A numunesinin ardından ısrarlı taleplerimizi geri çevirmeyip B numunesinin de Hacettepe dışında bir merkezde açılmasına imkan sağlayabilirdi. Eğer B numunesinin bir başka merkezde açılmasına imkan sağlanmış olsaydı daha sürecin başında sporcumuzun doping yapmadığı da ortaya çıkardı. Kısaca sporcunun geçen süre zarfında tedbirli olarak sportif faaliyetten alıkonmasına ve sözleşmesinin sonlandırılmasına sebep olan da Basketbol Federasyonu'dur' ifadelerine yer verdi.
Taurasi'nin durumunun medyaya yansıma şekline de değinen Şekip Mosturoğlu, 'Bu süreçte basının geneli konuya son derece sorumlu bir bakış açısı ile yaklaşmış ve fırsatçı bir tutum izlememiştir. Ancak sadece Fenerbahçe karşıtlığı ile bunu fırsat bilerek sporcunun kişilik haklarını ve kulübümüzün manevi değerlerine saldıran bazı basın mensupları ve yorum yapanlar da olmuştur. Bunlar da en az yukarıda sayılan kişi ve kurumlar kadar sorumludur. Fenerbahçe karşıtlığı ile bu kadar önemli bir konuda maddi gerçekleri tam anlamıyla bilmeden basın yolu ile saldıranlar da dünya çapındaki bu skandaldan dolayı ortaya çıkan sorumluluğa iştirak etmiştir. Bu olayda son derece keskin ve sert bir tavır takınan bu şahısların bundan sonraki süreçte nasıl bir tutum içinde olacaklarını merakla bekliyoruz' diye konuştu.

-'SPORCULARIN GERİ DÖNMESİ İÇİN HER TÜRLÜ GAYRETİ GÖSTERİYORUZ'-

Fenerbahçe Kulübü Asbaşkanı Mosturoğlu, kulübün maddi zararlarının tazmini ve sorumluların hem hukuki, hem cezai sorumlulukları ile alakalı olarak gereken her türlü hukuksal başvuruyu yapacaklarını, ülkedeki uygulamalardan dolayı ortaya çıkan güvensizlik ortamı içinde Türkiye'yi terk eden sporcuların takıma geri dönmeleri için ellerinden gelen her türlü fedakarlığı yapacaklarını ve her türlü gayreti tüm güçleriyle gösterdiklerini dile getirdi.
Bu yöndeki kulübün beklentilerini açıklayan Mosturoğlu, şunları söyledi:
'Türkiye Doping Merkezi'nin bu konuda sorumluluğu bulunan tüm yetkililerini hukuki sorumluluklarının gereğini yapmaya, ülkemizi utanç içine düşüren bu büyük skandaldan dolayı bu lekeyi temizlemek adına başta özür ve istifa olmak üzere gerekli mekanizmaları işletmeye davet ediyoruz. Basketbol Federasyonu Sağlık Kurulu Başkanı Prof. Dr. Turgay Atasü ve ekibini yetersizlikleri sebebiyle ortaya çıkan skandal başta olmak üzere sporcumuza ve kulübümüze peşinen suçlu damgası vurdukları, sporcumuzu ve kulübümüzü haksız yere töhmet altında bulundurdukları için istifaya davet ediyoruz. Yine B numunesinin açılması sırasında kulübümüzün avukatına dolayısıyla kulübümüze karşı (burada açıklamak istemediği şekilde) saygısız bir tutum içinde bulunan Prof. Dr. Rüştü Güner'i ayrıca ve ismen istifaya davet ediyoruz. Basketbol Federasyonu'nu bu büyük skandala sebebiyet veren kurul üyelerine sahip çıkma mecburiyeti hissetmeksizin görevden almaya, kulübümüzün ve sporcumuzun mağduriyetine sebebiyet veren tüm tasarrufları ortadan kaldırarak sporcumuzun hem ulusal ligimizde, hem de Avrupa Ligi'nde oynayabilmesi için gerekli işlemleri yapmaya, ayrıca kulübümüzden ve sporcumuzdan özür dilemeye davet ediyoruz.
Bu süreçte kulübümüze her konuda destek veren sporcumuz Diana Taurasi'ye, kendisinin (Howard Jacobs) hukuk ekibine, dosya üzerinde çalışan özel uzmanlara, kulübümüz adına süreçte yoğun bir çalışma gösteren ve aynı zamanda Orhan Şam'ın da avukatlığını üstlenen Avukat Sami Dinç ve ekibine, tek vücut olan ve yaşanan olumsuzluğa karşı direnen bayan basketbol takımı sporcularına ve teknik ekibimize, bizlere olan inançları ile her türlü desteğini veren ve daima arkamızda duran camiamıza ve büyük taraftarımıza şükranlarımızı sunuyoruz.'
Konuyla ilgili mağdur olan diğer sporculara değinen sarı-lacivertli yönetici, 'Kulübümüzün bu basın açıklamasının, sporcumuz ile benzer sıkıntıları yaşamış Gençlerbirliği profesyonel futbolcusu Orhan Şam, Karsspor profesyonel futbolcusu Ali Mesut ve Ceyhan Belediyesi Bayan Basketbol Takımı oyuncusu Monique Coker için de yapılmış olduğunu, onlara ve kulüplerine de sporcumuza olduğu gibi benzer bir şekilde destek ve önem verdiğimizi onların da bu süreçte uğramış oldukları maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesi gerektiğini belirtmek istiyoruz' ifadelerine yer verdi.
Karşı karşıya kalınan bu büyük skandalın sadece özelde Fenerbahçe Kulübü'ne ve sporcularına değil, aynı zamanda Türk basketboluna, Türk futboluna ve hatta Türk sporunun geneline zarar verdiğini vurgulayan Mosturoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
'Ortaya çıkan büyük zararın ve spor alanında uluslararası alanda oluşan güvensizliğin tek başına Fenerbahçe Kulübü tarafından giderilebilmesi mümkün değildir. Bu noktada böyle bir skandalın bir daha yaşanmaması, ülkemizin bu konuda yitirmiş olduğu itibarının yeniden tesis edilebilmesi için tüm Türk spor yönetiminin, kulüplerin, basının, spor kamuoyunun tamamının konu ile ilgili sorumluluk alması ve ortaya çıkan ağır tabloyu hafifletebilmek adına her türlü çabayı birlikte göstermesi gerekmektedir. Kulübümüz bu konuda her türlü katkıyı sağlamaya hazırdır.'
SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara