Pakistan'la Türkiye'nin arasında Mısır
Güçlü ordulara sahip demokrasiler bakımından Mısır'la Türkiye, Pakistan ve Tayland gibi ülkeler arasında bazı paralellikler görülmekte
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-02-17 09:08:15
Vail Gonim, ABD medyası tarafından ‘Mısır devriminin yüzü’ olarak tayin edilmiş durumda. Muhammed El Baradey’den daha genç, Müslüman Kardeşler’den daha az korkutucu, İngilizcesi su gibi, bir Amerikalı’yla evli ve bir Google çalışanı olan Gonim, devrim romansını Batılı izleyiciye satmak açısından mükemmel bir figür. Göstericileri Tahrir Meydanı’na ilk yönelten Facebook sayfasının yöneticisi olarak, kısa bir yazı nedeniyle hapse atıldı ve tam da genç Mısırlıların rahatsızlıklarını açıkça dile getireceği bir zamanda çıktı.
Eskiden Facebook yoktu
Fakat ‘Facebook Devrimi’yle ilgili temkinli olmak gerek. Mısır’da sosyal medyanın rolüne dair yorumlar öyle boğucu hale geldi ki, Fransızların Bastille Hapishanesi’ni Twitter’ın yardımı olmadan bastığını ve Bolşeviklerin Kışlık Saray’ı birbirlerine Facebook’tan fotoğraf göndermeden ele geçirdiğini unutmak işten değil.
Mısır devriminin itici gücü, sadece internet değil, asırlardır devrimlerin kıvılcımını çakan o aynı güçlerin bir bölümüydü: Çürümüş bir otokrasiden ve gizli polisinden duyulan nefret, yükselen orta sınıfın rahatsızlıkları, yoksulların çaresizliği.
Bu gerçekten önemli, zira Facebook kitlesi (genç, eğitimli ve yabancı dil bilen, devrimin uluslararası yüzü olan göstericiler) Mısır’daki sosyal tabakalardan sadece biri.
Nüfusun yüzde 44’ünün okur yazar olmadığı veya yarı okur yazar olduğu ve yüzde 40’ının günde iki doların altında gelirle yaşadığı bir ülkeden söz ediyoruz. Düşük ücretler, artan gıda fiyatları ve gençler arasındaki yüksek işsizlik oranı, çok sayıda rahatsız ve tepkili insan olduğu anlamına geliyor, ki artık onların sesleri daha özgür bir siyasi ortamda duyulacak. Hükümet halihazırda büyük bir bütçe açığıyla karşı karşıya, bu nedenle de rahatsızlık duyan kesimleri para dağıtarak yatıştıracak kaynaklara sahip değil.
Devrik lider Hüsnü Mübarek ve rejiminin çabaları yüzünden, sivil toplum kurumları çok zayıf. Basın susturulmuş, yargı büyük ölçüde güdümlü durumda; doğru düzgün muhalif siyasi parti de yok. Mübarek sonrası dönemde kontrolü ele geçiren ordu, en güçlü devlet kuruluşu. İslam’a inancı demokrasiye inancından daha kuvvetli olan Müslüman Kardeşler, en örgütlü toplumsal güç. Ve Mısır, böyle bir arka plan üzerinden, siyasi partilerin oluşmasına izin vermek, parlamento ve başkanlık seçimleri düzenlemek zorunda.
1989’da Batı Avrupa’ya bakabilen Doğu Avrupalı devrimcilerden farklı olarak, Mısırlı demokratların örnek alabileceği hiçbir bölgesel model yok. Fakat dünyanın diğer kesimlerinde birçok demokrasiye geçiş dönemi oldu ve bu, Mısır’ın şu anda karşı karşıya olduğu zorlukları aşması için bir fikir verebilir.
Bir toplumun zenginliği, demokrasinin sürdürülebilirliğiyle çok yakından alakalıdır. Bir araştırma, kişi başına düşen yıllık gelirin 6.000 doların üzerinde olduğu ülkelerde demokrasinin nadiren başarısız olduğunu, 1.500 doların altında olduğu ülkelerdeyse nadiren ayakta kaldığını gösteriyor. Mısır’da kişi başına düşen yıllık gelir hâlâ 2800 dolar, ki bu rakam son on yılda (yolsuzluk ve dini hoşgörüsüzlükle yozlaşmış olsa da) demokratik bir sistemi sürdürmeyi başaran Endonezya’nınkiyle aşağı yukarı aynı seviyede.
Güçlü ordulara sahip demokrasiler mahiyetinde Türkiye, Pakistan ve Tayland da bazı paralellikler gösteriyor. Her üçü de yıllardır demokratik idarenin sürekli olarak askeri darbelerle kesildiği ülkeler. Türkiye ve Tayland, artık bu aşamayı geçmiş görünüyor. Daha yoksul olan Pakistan’sa hâlâ darbelere açık.
Mısır ordusu sözünü tutarsa
Fakat Kahire, Karaçi veya İstanbul sokaklarında hiç tanık olunmayan boyutta bir ‘halk gücü’ sergiledi, ki bu Mısır ordusunu gelecekte sivil bir hükümeti devirmek konusunda endişeye sevk edebilir. Ordu, Mısır’da temiz seçimler yapma sözünü tutarsa, ülkedeki sosyal ve siyasi güçlerin dağılımı daha açık hale gelecek. Son 30 yıldır Mısır nüfusu, neredeyse iki kat artarak 80 milyonun üzerine çıktı. Bu, son derece genç bir toplum, aynı zamanda giderek kentleşen bir ülke ve son yıllarda gözle görülür bir dindarlaşma yaşamakta.
Pew Araştırma Merkezi’nin yakın dönemde yaptığı bir kamuoyu yoklamasına göre, Mısır’da zina yapanların recmedilmesi fikrine destek verenler yüzde 80 oranında; bu tür rakamlar, köktendinci Mısır’ın seçimlerde Facebook Mısır’ına baskın çıkmasından endişe edenlerin korkularını daha da arttırmakta.
Eğitimli orta sınıf rahatsız
Pakistan, Tayland ve Türkiye deneyimleri şunu gösteriyor: Eğitimli orta sınıf, demokratik seçimlerin sonucunun daha yoksul ve az eğitimli vatandaşları güçlendirmesinden dolayı rahatsız. Son yıllarda Tayland’da bu durum, iç çatışma noktasına vardı; kırsal kesimlerdeki Kırmızı Gömlekliler, daha zengin olan kentli Sarı Gömlekliler’le çatışma halinde. Türkiye’de de laik seçkinlerin çoğu, iktidardaki ılımlı İslamcı AKP’ye derin kuşkuyla bakıyor. Ve birçok eğitimli Pakistanlı, işlemeyen ve şiddet yüklü siyasi sistemleri karşısında daimi bir umutsuzluk halinde.
Eğer Mısır şanslıysa, ülkenin geleceği daha ziyade Türkiye’ye benzeyebilir –Türkiye, güçlü bir İslamcı parti ve hızla gelişen ekonomiyle birlikte işleyen bir demokrasi. İşler kötü giderse, Mısır’ın geleceği Pakistan’a benzeyebilir– yani köktendinciler, laikler ve güçlü ordu arasında parçalanmış, yoksul ve işlemeyen bir demokrasi. Fakat Mısır, henüz Türkiye’nin zenginlik düzeyinde değil. Yine de Pakistan’dan çok daha zengin ve daha az kırsal. Kim bilir, belki de Mısır’ın geleceği bu iki ülkenin arasında bir yerdedir.
Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara