WikiLeaks, Yeni Medya; Yeni olan ne?
Alternatif Bilişim Derneği WikiLeaks ekseninde yeni medya ve rolünün tartışıldığı panel düzenledi. WikiLeaks ve sosyal medyanın etkisi Mısır, Tunus örnekleri ile masaya yatırıldı.
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-02-15 16:50:03
Alternatif Bilişim Derneği'nin kurucu üyelerinden Başkent Üniversitesi Öğretim üyesi Mutlu Binark, Alternatif Derneği'ni tanıttı. Derneğin faaliyetleri, amaçları ve bugüne kadar yapılan etkinlikler hakkında kısa bilgi verdi.
Twitter ve Facebook'ta devrim yapılmaz, Twitter ve Facebook'la devrim sokakta yapılır
Panelin ilk konuşmacısı Kadir Has Üniversitesi'nden İsmail Hakkı Polat'tı. Polat konuşmasına Kasım ayında WikiLeaks belgelerinin açıklanmasının ardından Arap coğrafyasında patlak veren isyanlarda sosyal medyanın daha da tartışılır hale geldiği söyleyerek başladı. Aralık ayından bu yana yeni medyanın gücünün daha fazla anlaşılmaya başlandığını belirtti.
“Yeni Medya sesleri çıkmayanların seslerinin çıkabildiği alternatif bir mecra olarak şekillendi” diyen Polat, “Yeni medya klasik mecraların bir dönüşüm projesi değil tam tersine kullanıcıların yarattığı bir kaostur aslında” vurgusunu yaptı.
Yeni Medyanın siyasal ve sosyal etkilerinin tartışılmaz olduğunu vurgulayan Polat, “Bunları konşurken 'sosyal medya devrimi' gibi başlıklarla tartışmamak, abartmamak gerek. Devrim Twitter'da Facebook'ta yapılmaz. Devrim, Twitter ve Facebook ile ama sokakta yapılır. Bunlar sadece araçtır” dedi. Yeni Medyanın manipülasyona açık bir alan olduğunun unutulmaması gerektiğini söyleyen Polat, “Wikileaks'in de doğru sorularla tartışılması gerek” dedi.
İlk kez İnternet'in fişi çekildi
Bilgi Üniversitesi'nden Özgür Uçkan Mısır'da bir ilkin yaşandığına dikkat çekti, “2011 ile birlikte Tunus, Mısır isyanı oldu ve Mısır İnternet'in fişini çekti. Ardından Suriye İnternet'in fişini çekti. İnternet'in kısa tarihinde ilk kez oldu. Bir ülkenin bunu yapması çok ilginç çünkü çok ciddi maddi kayıplar yaşanıyor. Ancak panik içindeki bir iktidarın korkuyla ülke ekonomisini dikkate almadığını gördük” vurgusunu yaptı. Mısır'ın tek başına İnternet'in fişini çekmediğini belirten Uçkan, “Fişi çekme konusunda Pentagonun da çalıştığı bir Amerikan firmasının bu konuda yardım ettiğini öğrendik” dedi. Engellenmenin dünya kamuoyunun tepkisinden kaçarak, rahat rahat katliam yapmak ve protestocuların birbiri ile iletişim kurmasını engellemek amacıyla yapıldığını belirtti.
Bilgi ve iktidar tartışmalarına değinen Özgür Uçkan, “İktidar doğası gereği bilgiyi denetlemek ve yönetmek ister. Bilginin paylaşımı, iktidarın paylaşımıdır. Özgürlüklerinizi korumak için iktidar hakkında bilgi sahibi olmanız gerekir” dedi. İnternetin burada egemenlerin oyununu bozan bir rol oynadığına dikkat çeken Uçkan, “İnternetin fişini çekmedikçe İnternet küreseldir, gayri merkezidir, açıktır, etkileşimlidir, kullanıcı bazlıdır. Bilgi zaten iktidardan kaçar. Bilgi İnternet ağı üzerinde iktadardan daha hızlı kaçıyor.” dedi.
İktidarlar bilgiyi korkutarak yönetmek için kullanıyor
İktidarların halkı yönetmek için 11 Eylül saldırısı sonrasında olduğu gibi korku konseptleri yarattığını, buna dayanarak Terör yasaları çıkarttığını belirten Uçkan, “İktidarlar tüm terörlerini halkın güvenliği için yaptıklarını öne sürer. Ancak devletin doğal sorumluluğu vatandaşını korumaktır. Bunun için benim özgürlüklerimden feragat etmeme gerek yok. Siz her türlü hakkınızdan vazgeçerken devletler kendi duvarlarını kalınlaştırır. Devletlerin güvenliği bireylerin güvenliğinin önüne geçer” dedi. Öğrenmek isteyenlerin önüne ise hep “Ulusal güvenlik” reddinin öne sürüldüğüne dikkat çekti.
WikiLeaks'in bundan 5 yıl önce bu belgeleri açıklayamayacağını, bunun politik konjenktürle de bağlantılı olduğunu söyleyen Uçkan, “Wikileaksʼin organizasyon ve karar alma modeli tamamen gayrimerkezi bir ağa bağlı ve göçebe bir karaktere sahip. Mekânı aynı anda her yer olabilir. Gayri merkezi, yersiz, yurtsuz muhalefet bölgeleri yaratan bir bilgi gerillasıdır” dedi. Wikileaks'in organizasyon yapısının haber kaynaklarının anonimlik hakkının koruması konusunda ciddi bir mesafe kat ettiğini de vurguladı.
İktidar odakları hakkında ne kadar çok şey bilirsek o kadar özgürüz
Koray Löker ise temel durduğu noktanın Wikileakse şüpheyle bakmak olduğunu belirtti. Wikileaks'in göçebe ve anonim olmasının önemli bir avantaj olduğunu belirten Löker, Assange'in pozisyonunu eleştirdi. Assange'in 'Amerika'nın politik konumunun doğru olduğunu fakat kötü yönetildiğini savunduğunu' idda etti. WikiLeaks örneğinde büyük gazetelerle bir araya gelip belgelerin birlikte seçilerek yayınlanmış olmasının soru işaretleri yaratan önemli bir nokta olduğunu belirten Löker, “Aynı medya yöneticileri bugüne kadar çok sayıda belgeyi halktan sakladı. Bu noktada seçimlerine ne kadar güvenilebilir” sorusunu ortaya attı.
Löker konuşmasının devamında, “Hükümetler, iktidar kuran her türlü odak hakkında ne kadar çok şey biliyorsak biz de o kadar özgürüz bu doğru, bu yolda attığımız her adımın da böyle bir amacı olmalı. Araç amaç tutarllığı önemli ve ben WikiLeaks'in bunu yapamadığı kanaatindeyim. Bu da sadece bir kanaat bir yandan doğru şeyler yapıyor, yeni yöntemler deniyorlar. Göndericinin kimliğini gizleme konusunda ciddi bir katkıda bulundular. Bir noktanın bir başka noktayla bağlantı kurarken kendisini gizleme teknolojisini daha da geliştirdiler. Bunu kullanma biçimlerine bir takım itirazlar da niye gelmesin?” dedi.
Önemli bir noktanın sızan onlarca bilgiye rağmen halkın harekete geçmemesi olduğunu belirten Löker, “Pfizer'ın insanların üzerinde ilaçlarını denediği, ABD'nin İncirlik üssünde nükleer silah başlıklarının bulunduğu bir kez daha belgelendi ama hareket yok” dedi.
Sokağı örgütleme işinin WikiLeaks'in görevi olmadığı noktasında hemfikir olduğunu belirten Löker, Assange'ın kişisel durumunun, hakkındaki tecavüz iddilarının belgelerin önüne geçmesinin ise kabul edilemez olduğunu belirtti.
Assange'ı Bin Ladin kadar tehlikeli kılan ne?
Alternatif Bilişim Derneği hukuk danışmanı Ayşe kaymak ise “Wikileaks'i okumak ABD'ye göre suç ama bana göre elbette değil. Belgelerin sızmasının ardından WikiLeaks'in yasaklanması istendi ve tartışmalar başladı” dedi. Bu yasaklama sürecinin yeni olmadığını, 11 Eylül sonrası yaratılan terör konseptinin ABD üzerinden tüm dünyaya yayıldığını belirten Kaymak, “Biz de aynısını yaşadık. Ulusal terör yasaları bu konseptle değiştirildi. WikiLeaks olayında da bu tekrarlandı.” şeklinde konuştu. Devletlerin güvenlik algısının anafikrinin "Ya bizdensin ya terörist" olduğunu söyledi.
“Yeni bir düzen kurma iddiası olmayan Wikileaks'i ve Assange'ı Usame bin Ladin kadar tehlikeli kılan ne?” sorusunu soran Kaymak, “Açıkladığı belgelerle adına 'Ulusal Güvenlik' denilen, yönetenlerin çıkarlarını tehdit etmesidir” yanıtını verdi.
WikiLeaks'in devlet sırrı ve kamu yararı kavramlarını yeniden tartıştırmasının önemli olduğunun altını çizen Kaymak, “Ülkemizde de hala bir çok şey devlet sırrı denilerek saklanıyor” dedi.
Belgeleri ordu bilgisayarlarından sızdıran asker Bradley Manning'in çok kötü koşullar altında 8 aya yakın zamandır mahkeme önüne çıkarılmayı beklediğini hatırtalan Kaymak, “AHİM kararları hiç kimse suç sayılan bir emri veremez ve işleyemez der. Suç niteliğini taşıyan bir eylem devlet sırrı olamaz, bu kapsamdan çıkarılmalıdır der. Belgelerde yayınlananlar savaş suçlarıdır ancak ABD Manning'i casusluktan yargılayabilmektedir” şeklinde konuştu.
Basın ve düşünce özgürlüğü politik duruma göre değişiyor
Basın ve düşünce özgürlüğünün politik duruma göre değiştiğine dikkat çeken Ayşe Kaymak, “Yasalarda basın ve düşünce ögürlüğünün tanımlanmış olması birşey ifade etmiyor” dedi. Söz konusu İnternet olunca da hukukun yetmediğini vurguladı. Sansürü ve denetimi arttıran yeni uluslararası yasaların hazırlandığına dikkat çeken Kaymak, “Temel hak ve özgürlüklere daha fazla sahip çıkmamız gereken bir dönemdeyiz” dedi.
Medyanın değişimi ve WikiLeaks
Barış Engin ise geleneksel ve yeni medya arasındaki farklara dikkat çekti. “Dünya son zamanlarda çok değişime uğradı. Medya da bunun bir parçası” diyen Engin, “Yeni gelişen medya, insanların, şirketlerin ve grupların iletişim sistemlerini değiştirdiği gibi; aktivist gruplarında iletişim biçimlerini değiştirdi. Bu durum “dijital aktivizm” ve “yurttaş gazeteciliği” olgularını ortaya çıkardı” dedi. Sosyal ağların, dijital aktivizmin ayrıcalıklı mecraları olabilmeyi başardığını söyleyen Engin, sosyal ağların dünyanın dört bir yanındaki ortak eğilimli insanların bir araya gelebilmesinin, birlikte eylemler örgütleyebilmesinin önünü açtığını vurguladı. Yeni Medya “Bu hareketlerin; kendi üretimlerini, eylemlerini ve haberlerini yayınlayacakları bir yayın mecrası oluşturdu” dedi. Engin sözlerini “WikiLeaks belge edinme konusunda, gazetecilik yeteneklerinin yanı sıra başka yeteneklerin de gerektiğini gösterdi” diyerek sonlandırdı.
Belgeler: Egemenler için Pandora'nın kutusu
Panelin ikinci bölümünde dinleyiciler katkılarını sundu.
Yeni Harman ve Bianet yazarlarından Başar Başaran, WikiLeaks konusundaki kuşkularını aktardı. “Bir askere bu kadar belgenin teslim edilmesi tuhaf, daha önce görmediğimiz bir durum. Assange tipinin yaratılmasında bir mitos havası yaratıldı. Bu çekinceyi ortaya koymak isterim” dedi. Taraf gazetesine sızan belgeler ile WikiLeaks arasında paralellikler gördüğünü belirtti. Başaran insanların WikiLeaks'i çok önemsemesinin altında yatan nedeni ise gerçeklere susamışlık olarak tarifledi. “Bunların yarattığı özgürlük alanlarını test etmek gerek, manipülasyonları tartışmak gerek” dedi,
Tartışmalarda İran, Tunus, Mısır'da da halkın sosyal medya araçları ile kendi sızıntılarını yaptığı, WikiLeaks'de de yayımlanan belgelerin egemenler tarafından sızdırılmış olsa dahi bunun egemenler için bir Pandoranın kutusu olduğu vurgulandı. Pandora'nın kutusundan sızanların insanların bilincinde soru işaretleri oluşturduğu, bu belgelerle açığa çıkanların dönüştürücülüğü çeşitli örneklerle hatırlatıldı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara