Mısır'daki halk ayaklanmasını başından beri izleyen tecrübeli Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, Mübarek'in iktidara kenetleneceğini açıkladığı dün geceyi değerlendirdi. "Tüm dünya ve Mısır'ın korkusunun gerçek olduğunu" belirten Fisk, halkın Mübarek'in gitmeyeceğini açıklaması karşısında öfke ve hınç içerisinde deliye döndüğünü yazdı.
Tecrübeli gazeteci, Mübarek'in ve dostlarının halen halkın öfkesinin 30 yıllık baskı diktatörlüğünün çürümüşlüğüne ve zalimliğine karşı olduğunu farketmediğini belirtiyor.
İşte Robert Fisk'in yazısının tümü...
Mübarek koltuğa yapışırken...
Tüm dünya ve Mısır'ın korkusu gerçek oldu, Hüsnü Mübarek– bezgin ve belirgin biçimde kafası karışmış bir biçimde Mısır devlet televizyonunda belirdi ve muhaliflerinin her bir talebini reddederek en azından beş ay daha iktidarda kalacağını duyurdu. Hali hazırda fiili bir darbe gerçekleştirmiş olan Mısır ordusu başkanın –hem dostları hem de düşmanları tarafından- her yerde yayınlanan ve 30 yıllık diktatörlüğünden övgüyle bahseden veda konuşması karşısında şaşkına döndü. Tahrir Meydanı'ndaki büyük kalabalık ise öfke ve hınç içerisinde neredeyse deliye döndü.
Mübarek inanılmaz bir biçimde "talihsiz, trajik olaylar" olarak adlandırdığı muhaliflerin ölümlerinin soruşturulması sözü ile kızgın halkın gönlünü almaya çalıştı. Çok açık biçimde kitlenin öfkesinin kendisinin 30 yıllık baskı diktatörlüğünün çürümüşlüğüne ve zalimliğine karşı olduğunun farkında değildi.
Yaşlı adam tarihin gücü ve milyonlarca Mısırlının öfkesi karşısında pes etmiş, kendi bakanları tarafından bir bakteri gibi atılmış, kendi ordusundan zar zor halkına hoşçakalın deme iznini koparmış gibi görünüyordu.
Ancak, Mübarek son konuşması diye düşünülen konuşmada açık biçimde iktidara yapışıp kaldığı mesajını verdi. Son ana kadar İstihbarat Bakanı Mübarek'in istifa etmeyeceğini dile getiriyordu. Son ana kadar her ne kadar ordunun bu akşam erken saatlerde yönetimi ele alma kararının ardından başkanlığın hükmü kalmamış olsa da Mübarek'in ayrılışının yüzeysel kalacağından korkanlar vardı.
Otuz yıllık diktatörlüğün, gizli polisin işkencelerinin ve hükümetin çürümüşlüğünün ardından ordunun Mübarek'e dair inanç yoksunluğunun ne kadar etkili olup olmadığını tarih sonradan yazacak. Mısır sokaklarındaki eylemlerin gücü ve büyüklüğü karşısında ordu bile ulusun güvenliğini garanti altına alabilecek durumda değil. Mübarek'in muhalifleri için bile bugün bir zafer ya da kutlama günü değil, sadece bir kan banyosu olasılığı.
Peki bu Mübarek için ya da askeri darbe için zafer mi? Mısır özgür olabilir mi? ordu generalleri bakımından Mübarek'in ayrılmasında ısrar dramatik olduğu kadar tehlikeli de. Devlet içinde devleti mi oynuyorlar, ulusun ya da halkın koruyucuları mı onlar ya da neredeyse insanlıktan çıkmış bir adamı desteklemeye devam mı edecekler? Orduyu Mübarek rejiminin çürümüşlüğüne bağlayan zincirler çok gerçekti. Onlar demokrasi için mi gelecekler yoksa yeni bir Mübarek rejimi kurmak için mi?
Mübarek'in konuşması devam ederken bile, Tahrir Meydanı'ndaki milyonlar öfkelerini, kızgınlıklarını ve inançsızlıklarını haykırıyorlardı. Elbette, Mübarek tarafından yönetilen tüm devlet güvenliği aygıtına karşı savaşan milyonlarca cesur Mısırlı zafer kazanmış olabilirdi. Ancak dün öğleden sonra gerçekleşen olayların da kanıtladığı gibi Mübarek'in hayatta kalmasına izin veren – otellerin, büyük marketlerin, bankaların ve gayrı menkullerin zenginliklerini çürümüş rejimle ortak biçimde kullanan- büyük generallerdi. Mısır Silahlı Kuvvetleri Yüksek Konseyi ve –Mübarek'in en yakın arkadaşlarından- Savunma Bakanı Mohamed Tantawi arasında gerçekleştirilen bir toplantıda milyonların demokrasi isteğinin karşılanması konusunda bir ortak fikre ulaşıldı ancak rejimin kendisinin ortadan kaldırılmasına dair hiçbir vurgu yapılmadı. Mübarek'in kendisinin ise, Genel Kurmay başkanı olarak, toplantıya katılmasına izin verilmedi.
Ancak bu bir Ortadoğu destanı, unutulmuş, bastırılmış, işkencelerden geçmiş, katledilmiş Arap halkının tarihin çarkını nasıl da salladığını gösteren anlardan biri. Geçen gece, diktatörlük hala galipti. Demokrasi hala kaybedendi.
Tüm gün boyunca halkın gücü büyüdükçe başkanın ve partisinin prestiji çöküşe geçti. Tahrir meydanı'ndaki inanılmaz kalabalık Kahire merkezinin tümüne yayılmaya başladı, meclisin çelik kapılarına doğru ilerlemeye ve o sözde Yunan parlamentosu şeklindeki binayı adil seçimler talebiyle kuşatmaya başladı. Bugün parlamentoya girmeyi planlıyorlar ve Mübarek'in sahte "demokrasi" sembolünü ele geçirmeye hazırlanıyorlar. Mısır tümüne yayılan grevler devam ederken, ordu hiyerarşisinin – ve açıktır ki Başkan yardımcı Ömer Süleyman ve Mübarek'in- arasında döndürülen tartışmalar devam ediyor. Dün ülke tarihin en büyük politik eylemi gerçekleşti –Enver Sedat ve otuz yıllık Mübarek yönetimini önceleyen ilk diktatör Cemal Abdül Nasır'ın cenazesine 6 milyon kişi katılmıştı- yedi milyon kişi Mısır sokaklarındaydı.
Tahrir Meydanı'ndaki milyonların Mübarek'in dün geceki konuşmasının yasal karmaşıklıklarını anlaması hayli zaman aldı. Ama bu konuşma tepeden bakan, kendi kendine hizmet etmeyi hedefleyen ve derinlemesine tehlikeli bir konuşmaydı. Mısır anayasası başkanlık yetkilerinin Mübarek'in şu ana kadar renk vermeyen arkadaşı, parlamento sözcüsü Fatih Srour'a geçmesini gerektiriyor. Ve –eğer yapılabilirse- seçimlerin 60 gün içinde yapılmasını da. Ama çoğu insan Süleyman'ın ülkeyi yönetmek için yeni sıkı yönetim yasaları çıkaracağını ve Mübarek'i iktidarın dışına iterek yeni ve yolsuzluklarla dolu seçim tarihi belirleyip yeni bir korkunç diktatörlük çağını başlatacağına inanıyor. Ancak gerçek şu ki Büyük Diktatör'ü koltuğundan etmek isteyen milyonlarca Mısırlı Mübarek'ten iğrendiği kadar ülkenin anayasasına, yargıçlarına, kurumlarına da saygı duyuyor. Ama başkanların yetkilerini ve görev sürelerini kısıtlayan yeni bir anayasa ve yeni yasalar istiyorlar. Başkanın ve geçici başkanın veya generallerin, tuğgenerallerin ve devlet güvenliği eşkıyalarının talepleri yerine "halkın taleplerini" yansıtan yeni ve erken seçimleri istiyorlar.
Dün gece Kahire'de on binlerce göstericinin güvenliğini sağlayan ordu yetkililerinden birisi, Mısır askerinin demokrasi gösterilerine karşı artan sempatisini yansıtır biçimde silahını bıraktı ve eylemcilerin arasına katıldı. Geçtiğimiz iki hafta içerisinde ordunun böyle birçok duyarlılığına şahit olduk. Ama kritik an 30 Ocak'ta Mübarek'in Mısır Ordusu Üçüncü Tugayına Tahrir Meydanındaki göstericilere F 16'lar göstericilerin üzerinde alçak uçuş gerçekleştirdikten sonra tanklarıyla saldırmaları emrini verdiğinde geldi.
Çoğu üst düzey tank komutanı ölümcül emirleri aldıkları kulaklıklarını cep telefonlarını kullanmak için çıkarırken görüldü. Şimdi ortaya çıkıyor ki o zaman bu komutanlar tavsiyeleri için kendi ailelerindeki ordu mensuplarını arıyorlardı. Hayatını Mısır ordusuna adayan babalar oğullarına kurallara uymamalarını, kendi halkını öldürmemelerini salık verdi.
Bu yüzden General Hasan El Revani dün gece kalabalık kitlelere "İstediğiniz her şey gerçekleşecek. Tüm talepleriniz karşılanacak" diyordu. İnsanlar buna karşı haykırdılar: "Ordu ve halk sonsuza kadar birlikte duracaklar. Halk ve ordu tek yürek"
Dün gece, Kahire mahkemeleri şu ana kadar ismi açıklanmayan –ama içlerinden birinin İçişleri Bakanı olduğu kesin olan-- 3 bakana Mısır dışına çıkış yasağı koydu.
Ama ne Başkan Yardımcısı Süleyman ne de ordu bugün gerçekleşmesi planlanan daha büyük gösteriler karşısında duramayacaklar. Bu bilgi de 83 yaşındaki Mübarek'e bizzat Süleyman'ın yanında duran Tantavi tarafında iletildi. Mısırlı üst düzey bir yetkiliye göre Tantavi ve –Kahire askeri bölgesi komutanı olduğu düşünülen- diğer bir general Pentagon'da bulunan Robert Gates'e gelişmeleri bildirmek üzere Washington'u aradı. Uyandırıcı bir an olsa gerekti. Günlerdir Beyaz Saray Kahire'deki kitle gösterilerini dehşetle izliyor. Mübarek'in gitmesinden ve Mısır'ın hayali bir İslamcı canavara dönüşeceğinden korkuyorlar. Heyhat! Son 12 saatte olanlar Batı için de bir zafer getirmedi. Ağırlıklı olarak Mübarek'i alaşağı edecek, demokrasi yanlısı hareketin taleplerine destek yerine, istikrar ve iktidarın "düzenli" geçişi için çağrılar, aslında Mübarek'in kalması için dileklerden ibaret.