Görevlendirilen Başbakan Maruf Bahit, halkın farklı kesimleriyle diyaloğa öncelik vereceğini vaat ettiyse de İslamcılar, yeni başbakanla işbirliğini reddetti. Şaibeler sebebiyle son parlamento seçimlerini boykot eden muhalif İslamcı hareket, Bahit’in yeni geçiş dönemini idare etmek için doğru adres olmadığını belirtti.
Bu muhalif tutum, yeni hükümetin görevinin oldukça zor olacağı ve protestoların süreceği anlamına geliyor. Ürdün kralı, yeni hükümetin görevinin gerçekçi siyasi reform sürecini başlatmak olduğunu belirttiyse de bu reformun kimliğini ve nasıl olacağını belirlemedi. Ayrıca bu eğilim, önceki bakanlık atamalarındaki söylemlerin çoğunun omurgasını oluşturuyordu ve hiçbir Ürdün hükümeti bu eğilimi hayata geçiremedi. Hatta bazıları, vatandaşlar arasında ayrımcı politikalar uygulamak, gerekçe sunmaksızın binlercesini vatandaşlıktan çıkarmak suretiyle tam tersini yaptı.
Ülkenin yapısıyla çelişiyor
Devletin üst düzey bir yetkilisi, Filistin asıllı yüzlerce Ürdünlü işadamının ülkeye dönmekten ve vatandaşlıktan çıkarılmaktan korktuğunu açıkladı. Ülkenin sorunu çok, ancak en belirgini, güvenlik organlarının vatandaşın günlük hayatı üzerindeki hegemonyası. Bu durum, ülkenin bireysel girişimleri teşvik eden yatırım ve ekonomik özgürlük fırsatlarını kolaylaştıran açılımlı yapısıyla çelişiyor.
Ortadoğu bölgesi halihazırda başlığı intifadalar ve halkçı devrimler olan, bütün baskı şekillerini, özgürlüklerin kısıtlanmasını ve seçimlere şaibe karıştırılmasını reddeden, kapsamlı bir değişim döneminin eşiğinde. Halkın tüm taleplerini karşılamayan reformların akıbetiyse, mutlak ret olacaktır.
(Londra’da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, Başyazı, 2 Şubat 2011)