Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’e karşı güçlenen isyan ve Tahrir Meydanı’nda hükümet yanlılarının estirdiği şiddet rüzgârı, bir başka önemli gerçeğin altını çizer nitelikte: Mübarek yanlılarının silahlı çeteleri, sadece hükümet karşıtı göstericilere değil, gazetecilere, foto muhabirlerine ve televizyon ekiplerine de saldırıyor. Kathimerini’nin Kahire muhabiri Petros Papakonstantinu, bu saldırıları ilk elden tecrübe etme talihsizliğini yaşadı ve Mübarek destekçileri tarafından dövülüp bıçaklandı.
Haberlere göre, Tahrir Meydanı ve çevresinde gerek Mısırlı gerek yabancı gazetecilere benzer saldırılar düzenleniyor.
Basın ve sosyal medya, Kahire’nin büyük otellerinden birçoğunun gazetecileri olayları balkonlardan takip etmemeleri konusunda uyardığını bildiriyor. Güvenlik güçleriyse, Kahire Hilton Oteli’nin içinde bir haber ajansının ekipmanına el koyarak yayınını durdurmaya çalıştı.
Mısır’dan çıkacak ders
Medyaya yönelik bu saldırılar, ABD ve AB’nin tepkisine yol açtı, fakat hükümet yanlısı çetelerin geride tanık bırakmamanın zeminini hazırladığı belli. Ayrıca Vodafone ve Hilton gibi uluslararası şirketlerin sarsılan düzeninin güvenlik güçleriyle işbirliği yaptıkları da ortada.
Mısır’dan çıkarılacak birçok ders var. Bunlardan biri, enformasyon ve dayanışmanın özgürlük mücadelesinde birer silah haline gelebileceği. Bu dersi bize, Mısırlıların yanı sıra dünyanın dört bir yanında Twitter ve Facebook gibi sosyal medya sitelerinde yer alan binlerce destekçi verdi. Onlara bilgili, görevine bağlı ve fedakârca çalışan gazeteciler katıldı. Resimler, görüntüler, haberler, analizler, tanıklıklar – hepsi ışık hızında dolaşıyor, Mısırlılara cesaret veriyor, uzakta yaşayanları bilgilendiriyor.
Bu sürekli etkileşim, bilhassa internetle büyüyen nesiller arasında, yeni ortak bilinç biçimlerinin yükselişine katkıda bulunuyor. Gazetecilik bir kez daha diktatörler için tehdit, sıradan insanlar içinse ilgi çekici bir mecra haline geliyor.
(Yunan gazetesi Kathimerini, 6 Şubat 2011)